- 15.04.2015 00:00
AKP iktidara geldiğinde ezber bozacak işler yaptı. Avrupa Birliği ile müzakere süreci başlattı, reformların yolunu açtı, Kürt meselesinde önemli adımlar attı. Demokratlarla ittifak dönemiydi bu.
Sonra hızla kendi kabuğuna çekilip Siyasal İslamcı bir çizgiye döndü. Demokratikleşme sürecini aşmak bir yana, eskiye dönüş yoluna saptı, Kürt meselesini Ümmet mantığıyla çözebileceği hayaline kapıldı.
En büyük yanlışı barış müzakerelerini ucundan tutması, sandıkta avantaj sağlayacak bir hamle olarak görmesi ve hiç bir zaman içine sindirmemesiydi. AKP’nin müzakereden anladığı; 30 yıldır savaşan PKK’nın koşulsuz teslim olmasıydı.
PKK karakol, köy basarken bir ileri iki geri taktiği özellikle uluslararası kamuoyunda tepki çekmiyordu. Ancak Kobane’den sonra tablo değişti. AKP’nin bölgede ve uluslararası kamuoyundaki algısını tamamen değiştirdi. AKP’nin köken olarak sadece Sünniliğe önem verdiği ortaya çıktı.
HDP ve Abdullah Öcalan bu koşullarda bile barış masasını yıkmayarak önemli bir hamle yaptı. Erdoğan’ın tahrik edici açıklamalarını bile karşılıksız bıraktı.
ÖCALAN'IN ÇAĞRISI YETMEZSE...
Seçime beş kala barış görüşmelerinin HDP ve MHP’ye yaradığını, başkanlık sistemini imkansız kıldığını, AKP’nin tek başına iktidarı konusunda bile sıkıntı yaratacağını gören Erdoğan, söylemini ve siyasetini değiştirdi.
Ağrı’daki provokasyon bu açıdan okunduğunda amaç daha net anlaşılıyor. Saray’ın ve AKP’nin, efendi kalma mücadelesi bu.
Görünmeyen, görülmek istemeyen gerçek ise korkunç bir senaryo. Şöyle düşünelim, provokasyonlar, sandık hileleri sonucu HDP yüzde 9.8 ile baraj altında kaldı…
Ne olacak?
Böyle oluşacak bir parlamentonun Kürtler nezdinde bir meşruiyeti, itibarı olacak mı?
Büyük bir hayal kırıklığı yaşayan bölge halkı 6-8 Ekim benzeri bir ortam yaratır ve Öcalan’ın çağrısı bile olayları durdurmaya yetmezse ne olacak…
SONUÇLARI TÜM TÜRKİYE ÖDER
Bir halkı yıllarca barış umuduyla kandırıp hileyle, hurdayla parlamentoda temsil imkanını bile elinden aldığınız hissini yaratmanın sonuçlarını tüm Türkiye’ye ödetmeye hazır mısınız…
Giderek yalnızlaşan, güven duyduğu insan sayısı bir elin parmakları kadar olan, her gelişmede komplo, her hak arayışında darbe gören bir zihniyetin Türkiye’yi karanlık sulara sürükleme ihtimali çok yüksek maalesef.
Günümüz koşullarında, bölgedeki gelişmelere de bakarsak Kürtler’in dağdaki karakol baskınlarından çok kent protestolarına yöneleceğini tahmin edebiliriz. İç Güvenlik Yasası ile insanları vurdurabilir, öldürebilirsiniz.
Ama o bedenlerin üzerinde kalıcı bir iktidar oluşturamaz, Türkiye’nin bir cehenneme dönüşmesini engelleyemezsiniz.
Girdiğiniz yol yanlış ve tehlikeli. Türkiye’nin bu koşullarda üst değil ama ortak bir akıla ihtiyacı olduğu çok net görülüyor. Dilerim o ortak akılda buluşulur.
Yorum Yap