- 9.07.2014 00:00
Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında Çankaya’ya çıktığında tarafsız olmayacağını, devlet-millet kavgasında milletten yana olacağını söyledi. 4-5 yıl önce söylese kulağa hoş gelebilecek bir iddia bu. Ama bugün tarafının ne olduğunu biliyoruz.
Taraflı Cumhurbaşkanı, paralel yapı ile mücadele adı altında kendisine ve yakınlarına atfedilen yolsuzluk iddialarını karartmaya devam edecek mesela bunu biliyoruz.
Ayrıca, muhafazakâr kesimi koruma ve kollama kisvesi altında, Türkiye’yi Avrupa Birliği ve Batı’nın demokratik ilkelerinden uzaklaştırmaya devam edeceğini, Asyetik bir despotik toplum yaratma hedefine doğru ilerleme rüyasını sürdüreceğini de biliyoruz.
Taraflı cumhurbaşkanı olarak dün ‘‘Bazen kitap bombadan tehlikeli olabilir’’ demişken bugün ‘‘Yayınlanmamış kitap yüzünden insanları tutukladılar’’ diyebileceğini, bu konudaSüleyman Demirel’in ‘‘Dün dündür, bugün bugündür’’ mottosunu sahiplendiğini de biliyoruz.
Çankaya’ya çıktıktan sonra atayacağı yeni başbakan eliyle ekonomi yönetiminde köklü değişikliklere gideceğini, bunun sonucunda Türkiye’yi yeni risklerin beklediğini de biliyoruz.
Erdoğan, Türkiye’nin her kesimini birleştiren-barıştıran bir siyasi kimlik olabilecekken ötekileştirme politikasını tercih etti. 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmalarında ortaya çıkan ve kimi cici demokratların darbe diye nitelendirdiği yolsuzluk örneklerinden sonra bu siyasetine hız verdi.
‘‘Evdeki paraların sıfırlanmasından’’, devlet müteahhitleri eliyleSabah-atv grubunun satın alınmasına kadar her türlü karanlık ve kirli işlem iddialarını polis ve yargıda yaptığı temizlikle örtmeyi başardı.
Bugün tüm dünya Türkiye’de nasıl bir siyasetçiyle muhatap olduklarını biliyor. Türkiye’de kamu üzerinden iş yapmak isteyen şirketler, bir ortaklarının olacağı gerçeğini baştan kabul ediyor.
İşin çivisi çıkmış durumda.
Kendilerine muhafazakâr diyen parti grubu ve teşkilatların ağırlıklı bölümü, bütün partiyi ele geçiren ve arkasında güçlü bir halk desteği alan lider biatı baştan kabul etmiş durumda.
Türkiye’nin sivil toplum kuruluşları bastırılmış, medyası satın alınmış durumda. Kürt hareketi, Çankaya seçimi sonrası gerçekleşmesini beklediği özerk yönetim hedefi nedeniyle beklemede.
Parti içinde aykırı bir ses çıkmasını beklemek de bu tablo da gerçekçi değil. İstifa eden vekilleri Türk Hava Yolları uçağına aldırmayan bir zihniyetle mücadele etmek, bu yolda gerekirse fedakârlıkta bulunmak herkesin harcı değil elbette.
Yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını yitirdiği böyle bir tabloda, taziyeye gittiği cem evi bahçesinde öldürülen Uğur Kurt’un katili polis serbestçe ortalıkta dolaşıyor, görevini yapmaya devam edebiliyor. ‘‘Türkiye için kurşun atanın şerefli’’ sayıldığı bir dönemden ‘‘Erdoğan için kurşun atanların şerefli’’ kabul edildiği, kollandığı bir döneme geldik.
Ramazan’da laikçi gazetelerde görmeye alıştığımız ‘‘Sigara içerken saldırıya uğradı’’ haberlerinin yerini Erdoğan’ın medyasının ‘‘Ramazan’da bira içerken yakalandı’’ haberleri aldı.
Bütün okulları hızla imam hatibe çeviren, gençlerin yaşam biçimine müdahale eden, kendisi gibi inanmayan, düşünmeyen herkese ve her kesime düşmanlığı esas alan bir taraflılık örneği görmeye yeni dönemde de devam edeceğiz.
En azından önümüzdeki yılki seçimlere kadar Çankaya’nın emir eri konumunda bir başbakan ve kabine oluşturulduğuna, yolsuzluk iddiasıyla görevden alınan kimi bakanların koltuklarına dönebildiği bir Türkiye ile karşılaşacağız belki de.
Utanmanın, günah, haram düşüncesini ortadan kalktığı ama İslami söylemin öne çıktığı ve İslamcı yaşam biçiminin yaratıldığı bir Türkiye olacak önümüzde.
Seküler kesimin diken üstünde olduğu, Kürtlerin büyük bir olasılıkla aldatılmışlık duygusu yaşayacağı bu yeni Türkiye’de maalesef huzurun, refahın, barışın hâkim olacağını öngörmek mümkün değil.
Gerilimin, çatışmanın, kavganın, hatta ekonomik sıkıntıların hâkim olacağı yeni bir Türkiye bekliyor bizi. Ruhen hazır olmakta fayda var.
Yorum Yap