- 7.02.2014 00:00
Bakan çocukları evlerinde içleri dolar dolu 6-7 para kasasıyla yakalanıyor. Halk BankasıGenel Müdürü’nin evinde gıcır gıcır 4,5 milyon dolar çıkıyor. Eski Şehircilik Bakanı, büyük müteahhitlere sizin emrinizle vicdanları sızlatan, inanılmaz rantlar sağlayan inşaat izinleri verdiğini söylüyor.
Sabah-atv’nin daha tam nasıl olduğu aydınlanmayan bir biçimde büyük devlet müteahhitlerinden sizin talimatınızla toplanan 100’er milyon dolarla satın alındığı, bu işlem içinZiraat Bankası kaynakları’nın kullanılmaya çalışıldığı, müteahhitlere bu iş karşılığı büyük kamu ihaleleri sözü verildiği muhalefetin TBMM’de açıkladığı polis tapeleriyle ortaya çıkıyor.
Anamuhalefet partisi lideri kamuoyunun bilgi alma hakkına uygulanan sansür ve karartma engelini aşmak için bu tapeleri Meclis’teki grup toplantısında bizzat açıklamak zorunda kalıyor. Bu hafta da bu tapeleri bizzat dinleteceği söyleniyor.
Oğlunuzun içinde olduğu TÜRGEV’e yatırılan 100 milyon dolar konusunda kimse ağzını açmıyor. Paranın Amerika tarafından terörün finansörü olarak görülen Yasin El Kadıtarafından yatırıldığı iddiaları havada uçuşuyor.
Özetle, memleketi padişah yetkisiyle yönettiğiniz, ne hukuk ne de etik kural tanımadığınız her geçen gün ortaya çıkıyor.
Medyaya kızıyoruz ama mahkeme kararlarının uygulanmadığı, valilerin parti komiseri rolüne soyunup mahkeme kararlarını uygulamaması için polis müdürlerine baskı yaptığı bir dönemden geçiyoruz.
Türkiye’de her şey akla gelirdi de mahkeme kararlarının uygulanmayacağını kimse hayal bile edemezdi.
Boyutlarına inanılmaz bir rant dağıtımıyla medyayı susturmuş, gerçekleri elinizden geldiğince gizlemeye başarmış bir lidersiniz. Paralel Yapı deyip duruyor, hakkınızda haber yapan herkesi düşman, vatan haini ilan edebiliyorsunuz.
Avrupa Birliği hedefi olan Türkiye’yi çok başarılı bir şekilde Şanghay 5’lisi standardına yakınlaştırıyorsunuz. Halkın çoğunluğunun yargıya inanmadığı, güvenmediği bir ortam yarattınız.
Kendi oğlunuza gösterdiğiniz ihtimamın binde birini Ali İsmail Korkmaz ve Gezi’de öldürülen diğer gençlere göstermediniz. Davalarını Türkiye’nin dört bir yanına dağıtıp adaletin yerini gelmesini engellemeye çalıştınız.
O da yetmedi son özgürlük kalesi internete el attınız. İnternete örneği sadece Çin’de Suudi Arabistan’da görülebilecek bir yasaklar silsilesi getirdiniz. Derdiniz özgürlüğün son kalesi olan bu ortamı 30 Mart’a kadar susturmak, Anayasa Mahkemesi sonradan bozsa da sıkıntı olmaz.
Size biat etmeyen herkes düşman, vatan haini ilan edildiğinden toplum bir benzeri 12 Eylül öncesinde gördüğümüz üzere kamplara bölündü.
12 Eylül öncesi de medya böyle bölünmüş ve toplumsal kamplaşmayı böyle körüklemişti. 35 yıl sonra ülkeyi yeniden o noktaya getirdiniz ve birbirinden nefret eden insan grupları oluşturdunuz.
Müslümanlığı önce Alevi-Sünni diye ikiye ayırmıştınız, şimdi Milli Görüş ve karşıtları diye ikiye ayırıyorsunuz. Camilerde bile gruplaşmalar yaratma başarısı gösterdiniz.
Türkiye hızla bir nefret toplumuna dönüşüyor ama siz sadece iktidarınızı sağlam tutma, sorumluları yargıdan kaçırma derdinde olduğunuz için aldırmıyorsunuz.
Tamam bu dünyada hesap vermeyebilirsiniz ama inancınıza göre bunun bir de öteki tarafı var. Günde 5 vakit namaz kılan biri olarak, günahın, haramın anlamını ve ödenecek bedelini bizden iyi biliyorsunuz.
Yastığa başınızı koyduğunuzda size öte dünya bu dünyadaki eylemlerinizin hesabını nasıl vereceğinizi düşünüyor musunuz hiç? Yoksa, öbür dünyada da bir yolunu bulacağınıza inanıyor musunuz?
Hukuku bir kenara atın günaha inanıyor musunuz ve günahlarınızın hesabını verebilecek misiniz!
Yorum Yap