Haklılar, bu küresel bir operasyon!

  • 27.12.2013 00:00

 Yolsuzluk operasyonun ilk günleri Halk Bankası’nın sırları ortaya döküldü diye bağıranlar, ardından okları Amerika Birleşik Devletleri ve Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’ye çevirdiler.

Başbakan Erdoğan, uluslararası diplomaside ancak Saddam Hüseyin veya Muammer Kaddafi’nin yapacağı bir yönteme başvurdu ve ABD Büyükelçisi’ni miting meydanında hedef gösterdi, suçladı. Bir sonraki adım, Ahmedinejad gibi ABD’yi ‘‘Büyük Şeytan’’ ilan etmek herhalde.

Hükümete yakın medya soruşturma konusunda birbirinden tutarsız komplo teorileri ortaya atmaya devam ederken bir konudan şaşmadı, Amerika’yı bu operasyonun arkasında göstermek.

SABAH’ın dünkü manşeti bu açıdan ibretlikti. ‘‘Lobi kurduk, siz de katılın’’ başlıklı haber kara cehalet örneği olması ötesinde, verdiği mesajlar açısından dikkat çekiciydi. İddiaya göre, Amerika’nın Ankara’daki siyasi işler müsteşarı, Ankara Genç İşadamları Derneği’ni ziyaret etmiş ve hükümeti yıkmak için kurdukları lobiye onları da davet etmişti.

Haberde aynen şöyle denildi: ‘‘Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Abdullah Değer, İstanbul merkezli operasyon çerçevesinde gelişen olaylara çok uzun zaman önce elçilikler üzerinden başlandığını belirterek, ‘Bizi de elçiliklerden ziyaret edenler oldu. ‘AK Parti hükümetine karşı lobi oluşturduklarını ve katılıp katılmayacağımızı’ sordular. Biz net bir şekilde katılmayacağımızı dile getirdik’ ifadelerini kullandı.’’

İktidar, niye böyle bir yola başvuruyor?

Bunu anlamak için Ergenekon ve Balyoz davası süreçlerine dönmek lazım. Bu davaların Amerika merkezli bir süreç olduğunu anlamak için o günün koşullarına dönmek lazım. Milli Güvenlik Kurulu eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, bir toplantıda açıkça ‘‘Niye sürekli Batı’ya bakıyoruz? Rusya, İran, Çin ve Hindistan’la işbirliği olanaklarına bakmıyoruz?’’diye sormuştu.

Bununla kalınmamış, aktif görevde bulunan generaller görüştükleri Batılılara ‘‘NATO’dan çıksak ne olur?’’ sorusunu yöneltmeye başlamıştı. Asker, sürecin Avrupa Birliği üyeliğine doğru gittiğini görüyor ve gücünü yok edecek bu durumu engelleyip Baas tarzı sistemi sürdürmenin yollarını arıyordu. Washington’da alarm zillerinin çalınmasına neden olan ve Silahlı Kuvvetler’in ‘‘Ulusalcı’’ kanadının tasfiyesiye sonuçlanan dava süreci böyle başladı. Amerikan sistemi o süreçte hem Cemaat’in hem de iktidarın gücünü kullandı. AKP o sürecin ortağıydı, o nedenle nasıl işlediğini iyi biliyordu.

Ardarda gelen davalar, sızan belgelerle Silahlı Kuvvetler’de yapılan ve yapılmak istenen tüm operasyonlar böylece ortaya döküldü. Şimdi ‘‘Milli ordumuza kumpas’’tan bahsedenler, bu kumpasın parçasıydı.

Ancak askeri vesayetin sona ermesi Türkiye’de daha demokratik bir sisteme yol açmadı. Avrupa Birliği’ne mesafe koyan, Rusya ile flört eden, Şanghay 5’lisini gündeme getiren bir yönetim Washington’da rahatsızlık yarattı.

Washington merkezli küresel sistemin demokratik, şeffaf, İslam alemine rol model olacak bir Türkiye’ye ihtiyacı vardı ama iktidara gelirken ve iktidarının ilk döneminde bu role uygun davranan Erdoğan mızıkçılık yapmıştı.

Askeri vesayetin sona ermesini keyfi bir yönetim anlayışına vize olarak gören Erdoğan, bölge politikalarında Amerika’ya sorun çıkarmakla kalmamış, Türkiye’yi tehlikeli sulara sürüklemeye başlamıştı.

Eskiden darbelerle gerçekleştirilen tasfiyelerin bugünün dünyasında yeri yok. Zaten öyle darbe yapacak bir Silahlı Kuvvetler de yok çok şükür. Darbe, önce Türkiye’yi, sonra da bölgeyi daha büyük bir ateşin içine atabilir üstelik.

AKP’nin zayıf karnı yolsuzluktu. Bu yolsuzluklar uzun zamandır takip ediliyor ve göz yumuluyordu. Erdoğan’ın yarattığı rahatsızlık sonucu bu dosyalar devreye sokuldu. AKP, Silahlı Kuvvetler’in tasfiye sürecinde bu plan ve işlemin bir parçasıydı. O yüzden 4 bakanla başlayan dalganın daha da tırmanacağını biliyor.

Emniyet teşkilatını alt üst etmekle yetinmeyip Adli Kolluk Yönetmenliği’ni gece yarısı baskını ile değiştirmesi o yüzden. Devamının geleceğinden emin olduğu davaların önünü kesmek istiyor.

Tasfiye olan ulusalcı generallerle aynı oyunu oynuyor ve Türkiye’yi gerekirse Batı dünyasından koparabileceği sinyali veriyor. 650 milyar dış borcu olan bir ülkeyi gerçekten kendisinin yönettiğine inanmanın getirdiği bir yanlışlık bu.

Amerika’nın Türkiye’de aradığı lider muhafazakar ama yüzü Batı’ya dönük, Turgut Özal benzeri bir liderdir. 28 Şubat sürecinde Amerikalı yetkililer bunu ifade etmişti. Erdoğan, Putin ve Berlusconi ile ilişkilerinin etkisiyle de olsa gerek, bu role uygun olmadığını gösterdi. Artık Cüneyt Zapsu’nun Washington’a gidip ‘‘Bu adamı deliğe süpürmeyin! Kullanın’’ demesi de yetmez.

Berlusconi’nin başına gelenlerden ders almayanlar, kendi çıkarları için Türkiye’yi büyük bir belaya sürükleyebilirler ama bu kavgayı kazanamazlar.

http://t24.com.tr/yazi/haklilar-bu-kuresel-bir-operasyon/8135

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums