- 23.03.2015 00:00
Herkes iyi-kötü yaşadığı bölgenin mahalli tarihine ilgi duymuştur, bir şeyler okumuştur.
Peki, bu mahalli tarihlerin hangi saikllerle nasıl yazıldığını hiç değerlendirdiniz mi?
Bu yazımların nerdeyse hepsi Ernest Renan’ın “Bir ulus ancak geçmişi çarpıtılarak oluşturulabilir, geçmişi çarpıtmadan bir millet oluşturmak mümkün değildir” ifadesini düstur edinmiş olarak yazılmış metinlerdir.
Ernest Renan’ın ilkesi devletin eğitim politikaları ile makro düzeyde olurken mahalli tarih düzeyindeki mikro çarpıtılmalarda makro düzeydeki çarpıtmalara tuğla tuğla üstüne konarcasına önemli katkılar sağlar.
Bu çarpıtmalar için metin yazarlarının emir almış olmaları ya da görevlendirilmiş olmaları gerekmez çoğu zaman bizatihi yaparlar bu çarpıtmaları mahalli tarih yazımcıları.
Bizatihi oluşan görevleri resmi tarih yazımlarını ile resmi ideolojiye hizmet etmek resmi ideolojiye uymayan yerleri muğlaklaştırarak uyar hale getirmektir.
Resmi ideolojinin verdiği görevleri yerli yersiz metinlere sokuşturmakta mahalli yazımcı olmanın verdiği avantajlardan olsa gerek.
İkamet ettiğim yer olan Akçakoca’da bu yazımlardan müstesna değil elbette.
Akçakoca tarihi diye ortalıkta dolaşan resmi ve özel birçok web sitesinde yer alan birçok yanlışlıklarla dolu bir metini okumaya kalkışırsanız şöyle bir cümle ile karşılaşırsınız:
“Bizans Dönemi ve sonrası Emevi akınlarına sahne olan Anadolu topraklarının kaderi Akçakoca içinde kaçınılmaz sonu getirdi. Bölgenin önemli kentleri olan Karadeniz Ereğlisi ve Amasra yakılıp yıkıldı.”
Bu cümlede ne var diyebilirsiniz, hiçbir şeyi yok aslında, metinde ne önü var ne arkası öyle yalın bomboş bir cümle. Bu cümle araya girdikten sonra metin yine bildik ezber ve yanlışlıklarla devam ediyor.
Bizatihi gerçekleşen görev bilinci bu cümleyi oraya ilave etmiştir.
Mevzu Akçakoca tarihi olunca Emevilerin Akçakoca’yı yakıp yıkmadıklarını öğrenmemiz gerekirken Emevilerin Amasra’yı, Ereğli’yi ve Anadolu’yu yakıp yıktığını öğrenebiliyoruz sadece.
Muhtemelen metni yazanda Emevilerin Akçakoca’yı yakıp yıkmadıkları konusunda bir bilgiye ulaşmış değil,ancak resmi ideolojsinden beslenen bizatihi edindiği görevi, Emevilerin yakıp yıkan bir devlet/iktidar olduğunu araya sokuşturmaktır.
Emeviler’in İslam ve Arap olduğunu herkesin en azından bu metni okuyacak olanların bildiği var sayılarak araya sokuşturulmuş bir cümle, hedef İslam ve Arap olan Emevilerin yakıp yıkan istilacılar olduğunu hatırlatmak.
Metinde Akçakoca’ya hâkim olanların birçok defa değiştiği anlatılıyor ama ancak yakıp yıkanlar tanımı sadece Emeviler için kullanılmış ve de Emevilerin Akçakoca’ya hâkim olup olmadıklarını bile anlatılmazken.
Bu yaklaşıma/buluşa Ernest Renan mezarından kalkıp gelse şapka çıkarır “ helal osun ancak bu kadar olur” derdi, mutlaka.
Her mahalli tarih yazımında bir ulus yaratabilmek, onu yüceltebilmek, ulusçuluk etrafında bulaşabilmek adına mikro çarpıtmalara/ sokuşturmalara rastlamamak ise ülkemizde imkânsızdır.
Yorum Yap