Bir tren yolculuğu

  • 25.11.2015 00:00

 Yıl 1978. Saat gecenin üç buçuğu. Kalabalık bir arkadaş grubuyla Batman Tren Garı’ndayız. Sabah, Diyarbakır’da düzenlenecek bir toplantıya katılacağız. Kurtalan’dan gelip Diyarbakır’a gidecek olan banliyö trenini bekliyoruz. Aslında trenin çok önce istasyonda olması gerekiyordu. Ancak her zaman olduğu gibi bu kez de rötar yapmıştı. Nihayet kara tren kendini gösteriyor.

Diğer yolcular gibi biz de trene biniyoruz. Kimi rahatsızlığı nedeniyle hastaneye gidecek, kimi ufak tefek işlerini görecek. Bazıları da akrabalarını ziyaret edecek. Ticaret yapmaya gidenler de var. Tren harekete geçiyor. Sağlı sollu binaları geçtikten sonra gecenin karanlığına dalıyoruz. Sinan Köyü’nde duruyoruz. Kadınlı erkekli yolcular kompartımanlara doluşuyorlar. Orta yaşlı bir baba, kucağında taşıdığı hasta kızına oturabileceği bir yer arıyor. Bir diğeri her iki elinde tuttuğu yumurta sepetlerini özenle yere bırakıyor. Bir başkası yanında getirdiği azığını sımsıkı tutuyor.

Tren çok geçmeden hareket ediyor. Sarsıntıdan içimiz dışımıza çıkıyor. Hep birlikte trenin hızlanmasını bekliyoruz. Boşuna bir bekleyiş. Son derece eski ve bakımsız olan trenin hızlanmaya mecali yok. Bu berbat trenin tek olumlu özelliği son derece ucuz olmasıdır. Bu nedenle bir hayli yoksul olan köylüler gibi biz de bu treni tercih ediyoruz. Eh, önünde sonunda Diyarbakır’a varacağız.

Tren, yanından geçtiği hemen her köyde durup, yolcularını alıp yoluna devam ediyor. Elbette hızlanmadan. Kalabalık giderek artıyor. Bu kalabalık insan grubu içinde en çok dikkati çekenler ellerindeki yoğurt bakraçları ve üzerlerindeki yerel kıyafetleri ile köylü kadınlar. Bismil’e ya da Diyarbakır’a yoğurt satmaya gidiyorlar. Zaten bu nedenle yöre insanları bu trene “Yoğurtçu Treni” adını koymuşlar. Bismil’e varıncaya kadar düzlükte yol alıyoruz. Soğuktan tir tir titriyoruz. Çünkü kaloriferler yanmıyor.

Bismil’deyiz. İçeriye satıcılar doluşuyor. Tren iyice yorulmuş. Sadece yorulmamış, bir de “susamış”. Lokomotif vagonlardan ayrılıp az ötedeki su sarnıcının altına girip “susuzluğunu gideriyor”. Sonra bir kenara çekilip dinleniyor. Sabah olmak üzere ama “Yoğurtçu Treni” bir türlü kalkmıyor. Bir kırk beş dakika daha burada bekliyoruz. Tren kalkıyor. Seviniyoruz. Biz de tren gibi yorgun düşüyoruz. Çareyi uyumakta buluyoruz.

Yolcuların bağırış çağırışlarıyla uyanıyoruz. Tren bir düzlükte durmuş, yol almıyor. Nedenini öğrenmek istiyoruz. Yolculardan biri merakımızı gideriyor. Lokomotif, Bismil’in 20 kilometre ilerisinde bir yerde arızalanmış. Yolcuların çoğunun ve tren personelinin bekleştiği ön tarafa doğru yöneliyoruz. Makinist, lokomotifin tekerlerinden birini tutan somunun düştüğünü söylüyor.

Bu somunun bir yedeği yok mu” diye soruyoruz. “Yok” diyor.

Diyarbakır’dan yardım istediniz mi?” “İstedik ama ellerinde şu anda yedek bir lokomotif yokmuş.

Ne zaman göndereceklermiş?

Belli olmaz.

Peki, ne yapacağız?

Yeni bir lokomotif gelinceye kadar beklemekten başka bir şey yapamayız.

İyi de kardeşim, toplantıya geç kalacağız.

Makinist bey, bu ‘somun’ dediğiniz şeyin büyüklüğü ne kadar?

Bir karış kadar.

Arkadaşlarla bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra “somunu” aramaya karar veriyoruz.

Yahu yapmayın, bu somun on beş kilometre ötede de düşmüş olabilir, boşuna yorulacaksınız” diye itiraz etti makinist. Ama makinisti dinlemeye hiç niyetimiz yoktu. “Olsun, hiç değilse sabah sporu yapmış oluruz.

Gidişin aksi yönüne koşmaya başladık. Ben bir süre sonra yorulup durdum. Öteki arkadaşlar ise koşmaya devam ettiler. Hem koşuyorlar ve hem de bu ıssız yerde bizi mahsur bırakan “somunu” arıyorlar. Bir süre sonra tamamen gözden kayboldular. Bu kez beklenen lokomotif gelir de tren hareket ederse epey uzaklaşmış olan “arkadaşlarımın durumu ne olacak” diye kaygılandım. Neyse ki gözden kaybolmuş arkadaşlarım, çok geçmeden geri döndüler. Birinin elinde o “meşhur” somun. Hep bir ağızdan “bulduk, bulduk” diye bağırıyorlar.

Ön tarafta tedirginlikle bekleyen yolcular, arkadaşlarımı çılgınca alkışladılar. Öyle ya, tren personelinin yapamadığını onlar yapmışlardı. Somun yerine takıldı ve tren yoluna devam etti.

enversezgin54@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums