- 10.12.2013 00:00
Bu ayın sonunda “Barış ve Çözüm Süreci” bir yılını dolduracak. Önce Başbakan Erdoğan’ın “Öcalan ile görüşülüyor ” biçimindeki açıklamasını duyduk. Daha donra Newroz kutlaması sırasında Öcalan’ın “Silahlar sussun siyaset konuşsun ” yönündeki mesajını dinledik. İçinde bulunduğumuz sürece böyle girdik.
Bu bir yıl çok rahat geçmedi. Sıkça sürecin tıkanıp tıkanmadığını konuştuk. Haklı olarak hükümetin yeterli adımları atmaması eleştirildi. Silahlı çatışmaların yeniden başlayacağı kaygısı yaşadık.
Buna rağmen “çatışmasızlık ortamında” bu bir yılı geçirmeyi başardık. Bu başlı başına önemlidir.
Geçen cumartesi günü BDP milletvekilleri, Abdullah Öcalan’la 13’üncü görüşmelerini yaptılar.
Öcalan bir kez daha “süreçle ilgili umudunu koruduğunu” ifade etmiş oldu. Gündemde “İmralı kapısının basın mensuplarına açılması” konusu var.
Türkiye yerel seçimlere işte “bu ortamda” hazırlanıyor.
Geçen on beş ün içinde Malatya, Diyarbakır ve Batman’a gittim. Nusaybin, Beşiri ve Midyat’ı ziyaret ettim.
Çay ocaklarına, kahvehanelere, parklara uğradım. Sivil toplum örgütlerinin yöneticileriyle görüştüm. Ayaküstü sohbet ettiğim de oldu.
Çok sayıda insanla konuşma fırsatı buldum, onları dinledim.
İnsanlar zor günler yaşadı. Büyük acılar çektiler. Ölümü ve yıkımı gördüler, yaşadılar.
Artık eski “kötü günlerin” geri gelmesini istemiyorlar. Bir gazeteci arkadaşım şunu söyledi: “Otuz yıl boyunca bu topraklarda adeta savaş muhabirliği yaptık. Artık Barış ve Çözüm Süreci’ne tanıklık etmek istiyoruz.”
Bölgede bir yıl öncesine göre farklı bir hava gözlemlemek mümkündür. Silahların susmasının yarattığı olumlu havadan söz ediyorum. Şu birkaç aylık sürecin insanların günlük hayatları üzerinde olumlu ve önemli bir etki bıraktığını görebiliyoruz. İnsanlar “çatışmasızlığın” nimetlerinden faydalanmak istiyorlar. Böyle bir ortamda pek çok şey daha görünür oluyor. Demokratik talepler her zamankinden daha net ve daha yüksek sesle dile getiriliyor.
Yıllar sonra ilk kez yerel seçimlere “silahların gölgesi” dışında bir ortamda giriliyor. İnsanlar seçim kampanyası boyunca taleplerini dile getirecekler.
Geçen kasım ayında “PKK Yürütme Komitesi” imzalı bir bildiri yayımlandı. Bu bildiride şu ifadelere yer verilmiş: “İçinde bulunduğumuz yerel seçim döneminin genelde Türkiye’de özel olarak Kürdistan’da PKK ile AKP arasında kıyasıya bir seçim mücadelesi içinde geçeceği açıktır.”
Aynı bildiride seçimlerin tamamlanmasına kadar rekabetin “seçim mücadelesi” biçiminde geçeceği de vurgulanmakta.
Buralarda “seçim mücadelesi” yıllardır BDP ile AK Parti arasında geçti. Bir kez daha aynı yarışmaya tanıklık edeceğiz.
Her yeni seçim süreci, halkın yasal zeminde hak arama bilincinin gelişmesine yardımcı oluyor. Önümüzdeki seçimlerin gerginlik ve çatışmadan uzak bir ortamda ve sadece “bir seçim yarışı” biçiminde geçmesi çözüm sürecine doğrudan etki edecektir.
“Savaş Çeteleri” işte bu nedenle Yüksekova’da olduğu gibi devreye giriyorlar. Cinayetler işleyip ortalığı bulandırmak istiyorlar. Esasen “Çözüm Süreci”nin halkın omuzları üzerinde yükselmesinden korkuyorlar.
Türkiye’yi o eski “Savaş Günleri”ne geri götürmek istiyorlar. Onlar bir kez daha kanlı oyunun peşindedirler.
Bu oyunu bozacak olan yine halkın kendisidir.
enversezgin54@gmail.com
http://www.taraf.com.tr/enver-sezgin/makale-cozum-sureci-ve-yerel-secimler.htm
Yorum Yap