HESABINI VEREMEZSİNİZ!

  • 17.02.2014 00:00

 Bir caminin girişinde yaşlıca bir adam karşıma dikiliverdi. Tanımıştı ve bir şey söylemek istiyordu. Dedi ki: “Nerdeyse yirmi yıldır bu insanlara oy veriyorum; ama hayallerim yıkıldı...” Teskin etmek istedim, fırsat vermedi, “Âlim bir insana bu kadar ağır hakaret etmeye kimin hakkı var kardeşim!” dedi.

Cümleler boğazına düğümleniverdi. Teselli etmek istedim; lakin beni dinleyecek durumda değildi. Cami kapısında rastladığım bu kişi ile birkaç gün önce misafir ettiğim bir yakınımın hissiyatı aynıydı. 85 yaşındaki büyüğüm, “Her namazdan sonra Başbakan’a dua ederdim; şimdi yaptığı hakaretler vicdanımı sızlatıyor...” demişti. Benzer bir hadiseyi geçenlerde katıldığım bir törende yaşadım. Hiç ummadığım bir kalabalığın içinde gözleri ışıl ışıl bir işadamı yanıma yaklaştı ve “Bu nasıl bir aymazlıktır ki, milyonlarca insana ilham kaynağı olmuş bir âlime sürekli hakaret ediliyor?” dedi. Doğru söylüyordu. Bir insana kızabilirsin; ama “âlim müsveddesi”, “sahte peygamber” gibi düzeysiz laflar sarf edemezsin.

Hakarette sınır tanımayanlar, hafta içinde seviyeyi biraz daha düşürerek Fethullah Gülen Hocaefendi için “örgütün lideri” bile diyebildi. Yazıklar olsun! Hani daha düne kadar “ellerinden öptüğünü”, “dua ve emirlerini beklediğini” söylüyordun? Hani Hocaefendi’nin yaptığı evrensel hizmete alkış tutuyor, halkın huzuruna çıkıp “sıla hasreti bitsin” diyordun…

Aklını ve inancını partizanlığa büsbütün kurban etmemiş her bir fert, bugün fütursuzca edilen laflar, bir ucundan emaresi gösterilerek yapılan tehdit ve şantajlar nedeniyle kan ağlıyor. Kan ağlıyor; çünkü bu kadar ağır laf konuşmak o lafın sahibine de, çevresine de yakışmıyor. Biri yanlış konuşsa bile, ehl-i insaf birinin çıkıp “Bu kadar da değil artık!” demesi gerekmez mi?

Anlaşılan o ki hakaretin ötesinde sinsi bir maksat gözetiliyor: Daha önce karanlık merkezler tarafından defalarca denenen “terör örgütü” ya da “çete” suçlaması için zemin oluşturuluyor. Bir ülkenin Başbakan’ı her gün birkaç kez bir kitleyi hedef gösterirse, o kişiler hakkında suç uydurulmaması düşünülebilir mi? Şu an yargıya resmen baskı yapılıyor. Devletin bütün imkânları seferber edilerek ve dünya tarihinin en kara medya yapısı inşa edilerek suç bulunmaya çalışılıyor. Ortada somut bir suç olmadığı aşikâr; ama belli ki İstihbarat’tan Emniyet’e, medyadan yargıya kadar herkese buyruklar yağdırılıyor ve “suç bulun!” talimatı veriliyor. Hal böyle olunca herkes bilmeli ki, bu saatten sonra açılacak hiçbir dava hukukî bir anlam ifade etmez; olsa olsa zulüm tarihine geçecek bir süreç olur ve vicdanlara çarpıp zalimlere döner.

Gel de kahrolma! Bu ülkenin bir bölgesinde bölücü paralel örgüt kimlik kontrolü yapıyor, vergi topluyor, ceza kesiyor; bu ülkenin Başbakan’ı bu konuda tek bir kelam etmiyor. Onun tek bir gündemi var: Camia. Hizmet Hareketi’ne günde on kez tehdit savuran Başbakan, fiilî ‘paralel örgüt’ün silahlarını ve militanlarını görmüyor, tek bir cümleyle bile KCK’yı ağzına almıyor. Hangi vicdan bu çarpık durumu kabul edebilir? PKK lideri Abdullah Öcalan’ın posterleri billboardlara asılıyor. Ne Başbakan’da bir tık var, ne AK Parti yetkililerinde. 30 bin insanın ölümünden sorumlu tutularak mahkeme edilmiş, hakkında (idam cezası kalktığı için) ömür boyu hapis cezası verilmiş bir adamın posterlerinden rahatsız olmuyorsun; ama 8 yıl yargılanmış, hakkında beraat kararı verilmiş, beraat kararı en üst yargı organlarınca onanmış Fethullah Gülen Hocaefendi’ye en ağır ithamlarda bulunuyorsun. Allah aşkına hangi vicdan bu zulme razı olur?

AK Parti oy kaybeder mi bilemem; ama çok net söyleyebilrim ki bu parti vicdanını kaybediyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums