- 2.02.2015 00:00
Geçenlerde Hakan Albayrak Diriliş Postası’nda “Liberallerin öne çıkmasından mı rahatsızsınız? Bazı belediyelerin şımarmasına mı kızdınız? İlinize tayin edilen şu veya bu bürokratın zulmünden mi muzdaripsiniz? Milletvekili aday tercihlerinde yapılan bazı saçmalıklardan mı şikâyetçiniz? Muhtemelen haklısınız. “Öyleyse AK Parti’ye bu seçimde oy vermeyelim, ders verelim” diye düşünmekte haklı değilsiniz ama…” diye başlayarak devam eden bir yazı yazdı. Yazının tamamına Diriliş Postası’nın sitesinden ulaşabilirsiniz.
İşin açıkçası çok sevdiğim Hakan Ağabey’in bu yazısını okuyunca içimden hafiften de sitem edercesine “Yapma Be Hakan Ağabey” diyerek söylendim. Söylendim çünkü ahlakından ve dürüstlüğünden bir saniye olsun şüphe etmediğim Hakan Albayrak gibi zamanında fikriyatı uğruna büyük bedeller ödemiş bir insanın söylemiş olduğu o tek cümleye takıldım. O da “Liberallerin öne çıkmasından mı rahatsızsınız?” cümlesi.
Her ne kadar yukarıda anlam bütünlüğü bozulmasın diye bir paragrafı alıntılamış olsam da itirazım Hakan Ağabey’in etmiş olduğu bu ilk cümleye. Bu itirazlarımı yazıya dökmeden önce baştan belirtmek isterim ki Hakan Ağabey’in etmiş olduğu bu cümleyi üzerime almıyorum, çünkü ortada üzerime alabileceğim bir durum olmadığı gibi temelde Hakan Ağabey’in bir yanılgı içerisinde olduğunu düşündüğüm için Hz. İbrahim’in yangınına su taşıyan karınca misali gibi durduğum tarafı yazmaktan başka da bir gayem yok.
Kendimi liberal demokrat olarak tanımlayan biri olduğum ve oyumu açıkça AK Parti’ye vereceğimi yazdığım için üzerime alınacağım bir durum yok. Aksine Hakan Ağabey’in yazısında “liberaller” diye bahsettiği kişilerin kim olduğuyla ve bu“liberaller” diye bahsedilen kesimin nasıl “liberal” bir anlayışa sahip olduklarıyla daha çok ilgileniyorum. Sahi Hakan Ağabey halkın rahatsızlık duyduğunu ifade ettiğin bu “liberaller” kimlerden oluşuyor ve kimdir? Bu sorunun cevabını gerçekten çok merak ediyorum.
Çünkü bakıldığında artık fikir tartışmalarını bir kenara bırakarak belaltı bir şekilde Erdoğan’ın çocukluğuna inme hadsizliğini gösteren Ahmet İnsel ne kadar liberaldir, tartışılır. Ya da Taraf’taki köşesinden Erdoğan’ı Hitler’e benzeten Ahmet İnsel’in de dostu olan Murat Belge’nin de liberallikle bir alakası yok. Hatta ve hatta Cengiz Çandar’ın da, yazdığı son 10 yazının 9’unun başlığında Erdoğan’ı mutlaka geçiren Hasan Cemal’in de liberal olduğu söylenemez, Orhan Kemal Cengiz gibi liberal olduklarını iddia eden birkaç kişi de liberalliklerinden 17-25 Aralık Darbesi’ne destek vererek istifa ettiler zaten. Gezi Darbesi’nde polis tomalarının üstünden inmeyerek Taraf’a promosyon yazar olan zat-ı muhteremi ise bu koronun içine hiç katmıyorum.
Sevgili Hakan Ağabey, işin aslı kamuoyuna ve topluma baktığında geçmişinde solcu olup da AK Parti’nin iktidara gelmesiyle AK Parti’ye çıkarları uğruna kredi verip şimdiler de ise eski laik cumhuriyetçi mahallerine dönen organik aydın takımının liberalizmle bir alakaları yok, aynı şekilde liberal de değiller. Ve bunlar hiçbir zaman kendilerine “ben liberalim” dememiş olup demediği gibi de liberallikten prim sağlamışlardır. Kamuoyunda liberalizm az ve bir o kadar da çoğunlukla yanlış bilindiği için genelde seküler bir yaşam tarzına sahip olup muhafazakar bir partiyi destekleyenler liberal olarak sayılmıştır. Oysa ki ne liberalizmin bunla bir alakası vardır ne de liberalizm sekülerizmi temsil eden bir anlayışın temsilcisi konumundadır.
Eğer şayet böyle bir durum olsaydı kendimin de içinde bulunduğu Liberal Düşünce Topluluğu’nun Yönetim Kurulu Başkanı ve Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Değerli Hocam Prof. Dr. Atilla Yayla’yı hangi tarafa koyacağız? Yukarıda saymış olduğum isimlerle Atilla Yayla’yı yan yana getirebilir misin Hakan Ağabey? Bu bahsettiğim isimler Gezi Darbesi’ni klavye başından harıl harıl desteklerken Attila Hoca Gezi Darbesi’ne ilk gününden son gününe kadar karşı çıkan nadir isimlerden biriydi. Keza aynı şekilde laik mahallerine geri dönen geçmişin bu organik aydın takımı 17-25 Aralık Darbesi’ni dini bir Cemaat ile ortaklaşa koro oluşturarak “Erdoğan’ın yargılanması” gerektiğini ifade ederlerken Atilla Hoca 17-25 Aralık Darbesi’nde otonom yapıyı tespit ederek bu otonom yapının iktidarı cebir ve tehditle indirmeye çalıştığını ifade etmiş ve seçilenlerin ancak seçimle görevden alınabileceğini söylemişti.
Fikir dünyamın değişmesinde nadir insanlardan biri olan ve dünyaya farklı pencereden bakmamı sağlayan yegane insan Atilla Hoca’nın AK Parti’nin reform hareketlerini desteklemesi eleştirilerini ise karşıtlık üzerinden değil de özgürlükçü bir perspektiften yapmasının toplumu rahatsız ettiğini düşünmüyorum Hakan Ağabey. İşin doğrusu seni de rahatsız ettiğini düşünmüyorum, hiç değilse düşünmek istemiyorum.
Aynı şekilde LDT’nin içerisinde bulunan çok sevdiğim Prof. Dr. Bekir Berat Özipek’in de 17-25 Aralık Darbesi’nde paralel yapının karşısında yer alması ve AK Parti’nin Türkiye’de gerçekleştirmiş olduğu özgürleşme hareketlerini desteklemesini de unutmamak lazım. Hatta Hakan Ağabey okumadıysan Berat Hoca’nın “Muhafazakarlık” kitabını okumanı öneririm. Berat Hoca o kitabın da toplumun tavandan gelen ve ne olduğu pek de bilinmeyen devrimle değil de toplumun tabandan değişerek ve kendi geçmişinden gelen kültürel yapısının değişime uğramadan ileriye doğru gideceğini anlatır. Aynı AK Parti’nin 13 senede yapmış olduğu gibi. Şimdi toplum neden bundan rahatsız olsun be Hakan Ağabey? Senin de rahatsız olmayacağına eminim.
Gülay Göktürk’ün Akşam gazetesinde yazmış olduğu o harika yazılara ne dersin Hakan Ağabey? Gülay Göktürk de LDT’ye büyük katkıları dokunmuş ve her daim vicdan sınavını tam puanla geçmiş olan bir yazar değil midir? 28 Şubat’ın en zor zamanlarında Gülay Göktürk’ün yazmış olduğu o efsane yazısı “Gidemeyenlerin Ülkesi” unutulur mu? Ve o yazıyı en zor zamanda senin liberallerden rahatsızlık duyduğunu belirttiğin topluma yazan bu değerli insandan toplum rahatsız olur mu hiç? Evet olursa belki Kemalistler, ulusalcılar ve ırkçılar rahatsız olur. Onun dışında toplumun her daim ezilen ve mağdur olan kesimine hitap eden Gülay Göktürk’ten kimse rahatsız olmaz. Hele hele AK Parti’ye oy verenler hiç olmaz.
Bak Hakan Ağabey hiç okumadıysan eğer Milat’ın ve Yeni Söz’ün Köşe Yazarı olan LDT Eğitim Politikaları Merkezi Direktörü “ağabeyim” dediğim, “Andımız Kaldırılsın” ve “İnkılap Tarihi Dersleri Kaldırılsın” gibi birçok imza kampanyasının mimarı olan Ufuk Coşkun’un yazılarına da bir göz at. Yeni Türkiye’nin, medeniyetin, ilim ve irfanın resmini göreceksin o yazılarda. Hatta biraz da gün gelecek bahar mevsimin işgal edeceği, çiçeklerin açacağı ve o mutlu günleri kısa bir zamanda göreceğimiz Ortadoğu’yu Yeni Söz’de yazan İlahiyatçı Doç. Dr. Hasan Yücel Başdemir’den okumanı öneririm. Üstüne ahlak felsefesiyle ilgili harika makaleleri ve fikirleri bulunan Doç. Dr. Alim Yılmaz’da fena gitmez işin doğrusu. Bunlar da genç bir kardeşin olan benden haddimi aştığımı ve ahkâm kestiğimi düşünmezsen sana bir tavsiye olsun.
Bana gelince ise Hakan Ağabey hani hatırlar mısın Diriliş Postası’nın yeni çıktığı zamanlarda “Yapma Reis Allah Aşkına” diye bir yazı kaleme almıştın. O yazın da Erdoğan’ı eleştirmiştin. O yazına da pek katılamamıştım aslında. Neden diye soracak olursan Doğan Medyası’nın Allah’ın her günü hedefe aldığı ve artık terazinin kantarını kaçırarak Mursi’ye verilen idam kararının Erdoğan’a da verilebileceğini ima etmelerine, HDP’nin “Seni Başkan Yaptırmayacağız!” tehditlerine ve halkın seçtiği bir cumhurbaşkanının konuşmasından daha doğal bir şey olamayacağına karşı Erdoğan konuşmayıp da ne yapacaktı be Hakan Ağabey? Türkiye’ye özgürlüğü getiren, halka birey olma sıfatı kazandıran, Çözüm Süreci’ni siyasi riskini göze alarak başlatan Erdoğan konuşacaktı pek tabiî ki Hakan Ağabey. O gün belki sana dememiştim “Yapma Be Hakan Ağabey” diye ama kısmet bugüneymiş.
Laf lafı açmışken Hakan Ağabey üzülerek söylemek zorundayım ki yanlış bildiğin bir şey var. Geçmişte sosyalizmi savunmuş ama AK Parti’nin iktidara gelmesiyle AK Parti’ye bundan 3-4 sene önceye her ne kadar samimiyetsizce de olsa destek vermiş, referandumda Yetmez Ama Evet demiş ve kendilerine “liberalim” demeseler de liberalizm üzerinden prim sağlamış, Gezi ve 17-25 Aralık Darbeleri’ni desteklemiş bu Neo-Marksist’ler ne liberaldir ne de liberalizmle bir ilişkiye sahiptirler. Hadi diyelim sana göre öyle olsalar bile liberal olduklarını ifade eden ve dünya liberalizm literatürüne büyük katkı sağlamış olan Atilla Yayla ve Bekir Berat Özipek gibi değerli insanlarla bu kişileri aynı kefede mi değerlendireceksin Hakan Ağabey? İşin doğrusu değerlendirmeyeceğine eminim, en azından bu şekilde değerlendirmeyeceğine inanmak istiyorum.
Başka bir açıdan bakacak olursak da Hakan Ağabey yaşam tarzı seküler olup da AK Parti’yi destekleyen insanlar da liberal olmuş sayılmazlar. Her ne kadar liberal olmuş sayılmazlar ama AK Parti’nin kitlesel bir parti olduğunun en büyük kanıtı sayılabilirler. Zaten İslamcı ve muhafazakar dediğin AK Parti değil miydi Ermeni Vakıfları’na mallarını yüzyıllardan sonra iade eden, Dersim Katliamı için devlet adına özür dileyen, 1915 Acısı için taziye yayınlayan? Ve bu ülkede her fırsatta bahsetmiş olduğun o devrimi AK Parti bu tarz özgürlükçü ve vicdanlı uygulamalarıyla yapmamış mıydı? Yoksa ben mi yanılıyorum Hakan Ağabey?
Liberalizmi belki kendi kafanda kapitalizmle özdeşleştiriyorsun ve buna karşı çıkıyorsun da Hakan Ağabey genele baktığında 13 senedir ekonominin yükselen bir grafiğinin olması AK Parti’nin mevcut partiler içerisinde en az devletçi olmasında ve en fazla serbest piyasa ekonomisini desteklemesinde saklı. Bak görüyor musun AK Parti özel sektörü teşvik ederek ülkece inşaatta çağ atladık, üçüncü köprü ve üçüncü havalimanlarının temelini attık, enerji sektöründe de nükleer santrallerle birlikte dışa bağımlılığı azaltarak kendi enerjimizi üretecek duruma geleceğiz. Devletçi bir ekonomiye sahip olsaydık Hakan Ağabey inan bana Küba ve Bolivya’dan farkımız kalmaz, fakirleşmenin doruklarında yaşar hatta siyasal olarak da diktatörlüğün olduğu ve bu diktatörlüğü yöneten zümrenin zengin olduğu halkın ise yoksul olduğu bir ülkede yaşardık. Bunda da mı yanılıyorum Hakan Ağabey?
İşin açıkçası Hakan Ağabey toplumun liberal olduklarını ifade eden Atilla Yayla, Bekir Berat Özipek ve Gülay Göktürk gibi isimlerle bir alıp veremediği yok. Çünkü bu isimler her zaman toplumun tarafında yer aldılar, bunun için büyük baskılarla ve tehditlerle mücadele ettiler ama hiçbir zaman seçilmişlerin yanında yer almaktan da vazgeçmediler. Liberallik üzerinden prim yapanlar ve liberalizmle uzaktan yakından ilgisi olmayanlar ne toplumu sevdiler ne de toplum onları sevdi. Bu toplum yaşadığı her şeyi gören ve bilen bir toplumdur. Ve bu toplum kendisine yapılan hiçbir iyiliği de unutacak kadar vefasız değildir.
Şöyle bakıyorum da bir köşe yazısına uymayacak şekilde konu uzayıp gidiyor Hakan Ağabey. En iyisi sana kişisel davetim olsun gel biz buna benim de uzun zamandır uğrayamadığım Liberal Düşünce Topluluğu’nun Fındıklı’daki İstanbul Ofisi’nde devam edelim. Hem o çok sevdiğin gençler harika çay demliyorlar orada. Ben senin Diriliş Postası’na geldiğim de çayını içmiştim, gel sen de gençlerin o harika çayını içmiş ol. Tatlılar da benden olsun.
Ne dersin?
Yorum Yap