Geçen bir Charlie Chaplin filmi izledim. Sevgilisine çiçek götürüyordu ki önce ayakkabı ayağından çıktı, dengesi bozulunca şapkasını düşürdü, şapkayı eğilip alırken kafasını çarptı, çarpmanın tesiriyle sendeledi, düşmemek için hamle yaparken oradan geçen bir kadının üzerine yıkıldı, neye uğradığını anlamayan kadın çığlık attı, karısının çığlığıyla deliye dönen koca bizimkine bir tokat atacaktı ki eğildi tokat arkadan geçen başka bir adamın yüzüne geldi, sonra o arkadan geçen adam da kavgaya dâhil oldu. Derken kavgayı ayırmaya çalışanlar koştu. Neyse ki Charlie kavga yumağının içinden çıktı. Üstüne başına çekidüzen verip, şapkasının tozunun silkeleyip başına koydu, çiçeği de alıp yoluna devam etti.

Uludere konusunda Başbakan’ın da ayağa kalkıp silkelenmesini bekliyoruz.

Çatıdaki anten ve kanunlar

CMK 250’de değişiklik, darbe planları yapanların internete düşen ses kayıtlarını yayımlayanlara beş yıla kadar hapis cezası ve hatta kürtaj.. AK Parti’nin gündemindeki yeni kanunlar. AK Parti her şeyi iyi yaptıysa bile kanun yapışlarında bir tuhaflık var. Otuz yaş üstünün iyi bileceği çatıdaki televizyon antenini ayarlar gibi bir yöntem tutturmuşlar.

“Baba biraz sağa”

“Oldu mu leyn?”

“Yok yok çok çevirdin az ortaya doğru”

“Şimdi nasıııııl?”

“Bey! Daha da karıncalandı şimdi. En iyisi eski haline getir”

“Hay a.q. böyle antenin. Kaçtı Dallas”.

Dallas saatini çatıda geçirmemek için biraz özen. (Bu didaktik, nasihat veren halimden tiksindim. Iyy.)

Kürtaj

Cenneti salt huriyle açıklayan bir ırkın ahfadıyız. Kürtaj meselesinin bu kadar çok adamın ağzında olmasını makul karşılamalıyız. Seviyoruz bu mevzuları.

Öte yandan devletin bir şeyi yasaklayıp önünü aldığı günler çok geride kaldı cancağızım. Artık yeni şeyler söylemek lazım.

Şöyle ki: Zamanında aynı devlet YouTube’u yasaklamıştı da o devletin başı “Ben giriyorum siz de girin” demişti. Aynı devlet başörtülü kızların okumasını yasaklamıştı hani de insanlar güçlerini birleştirip o kızları Avrupa’ya okumaya göndermişti.

Kürtaj yasağı gelirse ne olacak? Kadın STK’ları fon oluşturacak. Doğudakiler Gürcistan’a batıdakiler Yunanistan’a kürtaja gidecek. Senin hastanene gelip ikna olma potansiyeli olanları da kaçıracaksın. Bu arada ilk bağış benden ama ben şahsen kürtaja karşıyım.

Her tepeye cami

Boğaz’ın en yüksek noktası Çamlıca’ya yapılacak on beş bin kişilik cami yanında Süleymaniye ve Sultanahmet mescit gibi kalacak. Bu hâli şehir plancılar, tarihçiler affetse de Kanuni Sultan Süleyman’ın ruhu affetmez. Ayrıca kıblenin yönü manzaraya ters.

Höt-zötün kaynağı

Başbakan uzun bir süredir hepimizi azarlıyor, bağırıyor.

Hâlbuki yeni Türkiye denen şeyde artık bebekler kundaklanmıyor. Değil İstanbul, Anadolu’nun bir kasabasında bile ilkokul öğretmeni çocuğu azarlasa ailesi dava açıyor. Babalık kurslarında pedagoji eğitimleri veriliyor. Bizzat hepimizin gözü önünde kızı Sümeyye ile ne kadar medeni bir baba-kız ilişkisi yaşıyor. Şimdi Türkiye’ye bu özgüveni kazandıran adam nasıl höt-zöt baba hâline geldi.

Başbakan büyük bir lider. Büyük lider doğulur ama büyük kalmak için iki yol vardır. Tasfiye ve vefa. Atatürk çok büyük bir liderdi. Büyüklüğünü seri adam tasfiye ederek sürdürüyordu. Erdoğan diğer model. Zor bir zamanda kapısından geçip “Selamünaleyküm” diyene karşı bile vefalı. Bu nedenle neredeyse bir enkaz ordusuyla yürüyor. Bunu çok iyi bilen enkaz arkadaşları, son zamanlarda Başbakan’a selam vermiş ne kadar liberal, solcu, kendilerinden olmayan Müslüman varsa hepsiyle kavga çıkartıp vefa kotasından düşürmeye çalışıyor. “Hepsi bizim olsun” diye. Tamam, hepsi sizin, gürültü yapmayın.

-

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil

Hastalıkları Mütehassısı

sivilayabla@gmail.com