Korkma! Niye korkasın ki!

  • 15.03.2012 00:00

İstiklal Marşı’nın kabul edilişinin yıl dönümü olan12 Mart’larda Mehmet Akif’i Anma programları düzenleniyor. Resmî gün ve haftalara duyarlılık konusunda öncü sayılmayacak gazetemizin rutini dışına çıkarak bugün köşemi günün anlam ve önemine uygun olarak bu konuya ayırdım.

Osmanlı en kötü günlerini yaşıyordu.

Artık herkes hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağının farkındaydı. Ancak ne kadarına tahammül edileceğiyle ilgili insanların farklı senaryoları vardı.

Mehmet Akif, dili, kalemi kuvvetli, Osmanlı’ya çok inanmış, gönül vermiş bir Arnavut’tu. Onun tahammül haddi Osmanlı’daki gayrımüslim toplulukların kopmasıyla sınırlıydı.

Bu duygusunu kelimelerine yüklüyor, etrafına saçıyor, Devlet-i Âliye topraklarındaki Müslümanların Osmanlı idealine daha sıkı sarılması için çabalıyordu.

Ancak olaylar Akif’in arzuladığı gibi gelişmedi. Gayrımüslimlerden sonra Müslümanlar da kopmaya başladı. En kötüsü de Müslüman milletler arasında ilk isyan eden O’nun ırkdaşları yani Arnavutlar oldu. Bu durum onun iki defa canını yaktı. Doğduğu topraklar, ruhunu doyurduğu topraklardan koptu. Osmanlı’nın başkentinde, Osmanlı’ya ihanet etmiş Arnavut kimliği ile Osmanlı’ya padişahlardan bile daha çok inanan Müslüman kimliğini birarada taşımak bir faninin kolay kolay kaldıramayacağı bir yüktü.

200 yıllık dünya tarihinde ruhu en ağır yaralı insanlar listesi yapılsa, rahat ilk beşe girebilecek bir insandı Mehmet Akif.

Bugün milli marş olarak okuduğumuz şiir, bu yaralı adamın ağıtı. Gözleriyle gördüğü bir yıkılışı, dirilişe çevirme haykırışı.

Peki, bir milli marş ne işe yarar? Bir ülkede yaşayan tüm insanlar biraraya gelsin, hep bir ağızdan söylensin, duygular coşsun, cesaret, özgüven tavan yapsın. Marşı dinleyen öğrenci dersine daha çok çalışsın. Terzi daha iyi diksin, taksi şoförü daha iyi sürsün, büyükelçi daha dik dursun, piyanist daha kreşendo çalsın, halterci daha ağırını kaldırsın, uzun atlamacı daha uzağa atlasın.

Peki, şimdiki marşımızın ruh haliyle bu mümkün mü?

Korkma! Hangi psikoloji kitabını açarsanız açın, korkma diyerek başlanacak bir konuşmanın insanları korkutacağını görürsünüz. Korkma demek, korkulacak bir şey var demektir. Okulda, maçta, askerde, milli bayramda, ders kitabında hatta bir zamanlar televizyonda “Korkma” terapisiyle büyütülen çocuklar, gençler nasıl korkmasın? Tek bir ocak kalmayacak kadar yokoluş ihtimaliyle yaşayan bir toplum nasıl mutlu-mesut gelecek hayalleri kursun?

Bayrağın şahs-ı manevisiyle dövüşen “Ne bu şiddet, bu celal. Kanımız sana olmaz helal” mısraları Olimpiyatlarda yüz metre startını alan koşucuyu bayrağı en yukarıya çektirmeye nasıl motive etsin.

Peki, toplam hikâyemiz gerçekten bu kadar acıklı mı?

Resmî tarih yazımını esas alalım. Orta Asya’dan itibaren iki bin yıl, Anadolu için bin yıllık bir Türk tarihi söz konusu. Bu zaman kuşağında başarılar ve yenilgiler ile iyi olaylar ve kötü olayları grafik haline getirelim. Akif’in yaşadığı dönem, grafiğin en dibi gördüğü zaman dilimlerinden birine denk geliyor. Hatta en yükseğe çıkmış ve oradan şiddetle yere çakılmış bir grafik söz konusu. Grafiğin ortalamasını aldığımızda ise hiç de fena olmayan, dosta gurur, düşmana yılgınlık verecek bir çizgi tutturduğumuzu görüyoruz. Peki, ortalama böyle iken, motive olmak, gaza gelmek, cesaretlenmek için neden en karamsar, en yenilmiş dönemin ruh halini insanların üzerine boca ediyoruz.

Aslında biz bu durumun farkındayız. O nedenle mutlu olduğumuzda “Dağ başını duman almış”, “10. Yıl Marşı”, “Güzel günler göreceğiz”, “Çırpınırdı Karadeniz” gibi “kendi dünya görüşü içinde pozitif” mesajları olan marşlar okuyoruz. Zorunlu olduğu durumlar dışında sadece bir şeyi protesto edenler İstiklal Marşı okuyor.

Korkmak nedir bilmeyeceğimiz, güzel günlerden söz edeceğimiz bir marş, en azından bir EŞ MARŞ olmasını diliyorum.

Allah bu millete bir istiklal marşı daha yazdırmayı nasip etsin.

-

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil

Hastalıkları Mütehassısı

sivilayabla@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • cafer aydoğan
    cafer aydoğan
    26.11.2012 08:31

    Hem sol ,hem yeşil parti başlığını görünce aklıma Güldal Mumcu ile Yeşilin konuşması geldi.Malum biri sol,diğeri yeşil...

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums