- 25.08.2011 00:00
Soru: Sevgili Sivilay Abla, geçen gün zaplarken takıldığım bir evlilik programında bir adam ile bir kadın aralarında perde varken evden, arabadan, emekli maaşından konuştu. Anlaşır gibi oldular. Sonra aralarındaki perde kalktı. Adam kadına bakıp “Bu kadının işi bitmiş be! Diş miş kalmamış” dedi. Kadın bunun üzerine hafiften nazlı bir omuz kırmayla “Dişleri de sen yaptıracaan” dedi. Bu programlar sizin de midenizi bulandırmıyor mu? (Bülent Karcı)
Cevap: Sevgili Bülent, normal koşullarda bu sözleri duyan kadının elindekini karşısındaki adama fırlatması ya da en azından oradan kalkıp gitmesi gerekirdi. İnsanlar o kadar çaresizler ki bu kabalıklar üzerine bile bir ilişki kurmaktan çekinmiyorlar. İnsanlar çok yalnızlar ve haklı olarak yalnız ölmekten çok korkuyorlar. Eskiden “Hatice Hala’nın”, “Maho Ağa’nın” çözdüğü meseleye bugün toplumun hiç bir doğal mekanizması ilgi göstermiyor. Evlilik programları adeta toplumsal sorumluluk gösteriyor. Tabii sunucular ve seyirci konuklar bu sorumluluğu kaldırmaktan çok uzak. Onlarda her türlü iyileştirme isteğine varım.
Buradan söz veriyorum. Bir televizyon düzgün bir izdivaç programı yapsın ilk aday benim. Dişlerimi de yeni yaptırdım üstelik.
Yoldaş Cuma namazı
Soru: Sevgili Sivilay Abla, bir sosyalist olarak Kuzey Afrika’da başlayan, Ortadoğu’da devam eden, Yunanistan’ı yakıp yıkan ve son olarak da Londra’dan Avrupa’ya giriş yapan toplumsal hareketlerin Marx’ın müjdelediği devrimin ayak sesleri olduğuna inanıyorum. Sizce bu kış komünizm gelebilir mi? (Evrim Uzunal)
Cevap: Sevgili Evrim, Marx işçi sınıfının devrim yapacağını söylemişti. Sovyet Devrimi’ni köylüler yaptığında sosyalistlerimiz çok heyecanlanmıştı. Ancak, Sovyetler Birliği ve Demir Perde’nin dağılması üzerine “Komünizm çöktü” diyenlere “Zaten devrimi işçi sınıfı yapmamıştı. Köylülerin yaptığı devrim bu kadar dayanır” diye savunmaya geçmişler, esas kitaba laf söyletmemişlerdi.
Bugünlerde seni heyecanlandıran gösterileri yapanların çoğu öğrenci ya da işsiz... Afrika’dakileri biraraya getiren yoldaş Lenin değil yoldaş Cuma namazı ve yoldaş cenaze namazı. Avrupa’da dükkânları yağmalayan göstericiler, fakirler arasında taksim edecekleri temel gıda maddelerine değil son model iPad ve LCD televizyonlara ilgi gösteriyor.
Bu kış komünizm gelmez. Gelirse ve bir gün yıkılırsa da “Bu devrimi proletarya sınıfı yapmamıştı, sayılmaz” diyenleri çok fena haşlarım.
Tele-Tubi çayırı anketleri
Soru: Sevgili Sivilay Abla, son günlerde bazı anketler yapıldı. “Kiminle komşu olmak istemezsin” türü sorulara verilen cevapların sonuçları yayımlandı. Eşcinsel komşu istemeyenler, Yahudi komşu istemeyenler, nikâhsız yaşayan bir çiftle aynı apartmanda yaşamak istemeyenler, çarşaflı kadınla aynı mahalleyi bile paylaşmak istemeyenlerin varlığı entelektüelleri ürküttü. Bu anketlerden yola çıkarsak bir iç savaş tehlikesi ile karşı karşıya mıyız? (Gazi Kaya)
Cevap: Sevgili Gazi, komşuluk meselesinde en büyük zulmü gören eşcinseller, Yahudiler değil öğrenci milletidir. Üniversitelerin açılacağı şu günlerde memleketimizin kimbilir kaç sokağında kaç öğrenci ev arıyor ve kaçının yüzüne “Bekâra ev yok” diye kapılar çarpılıyor.
Diğer taraftan; eşcinsel komşu istemeyen ya da toplam sayıları iki üç bin kalmış Yahudi cemaatinden bir vatandaşla aynı apartmana düşmekten endişe eden biri için bu “tehlike”nin ihtimali nedir? Aynı apartmanı boş verelim sokakta karşılaşıp konuşma ihtimali bu anketleri yapmaya değecek bir sayı mıdır?
Kırk bin mevcudu olan üniversiteyi kazanan bir öğrenci, öğrencilik hayatı boyunca kaç kişiyle arkadaşlık eder. Bir, iki, bilemedin beş. Yetmiş dört milyonluk Türkiye’de yetmiş beş yıl yaşamış ortalama bir vatandaş ömrü boyunca, hasta doktor gibi zaruri ilişkiler hariç, toplam kaç kişiyle ilişki kurar. İki binden fazla mıdır? İki bin olması için çok sosyal biri olması lazım. Yetmiş dört milyon içinde iki bin ile ilişki kurmaya yetecek bir ömrü olan bir kişinin hiç görmek istemeyeceği kişiler olması, komşuluk yapmak istemeyeceği insan tipleri olması, değil iç savaş, karın ağrısı bile yapmaz. Toplumun düzeni filan bozulmaz. Birlikte yaşama kültürü için herkesin birbirini sevmesi gerekmez. Zaten o kadar sevgi ancak Tele-Tubiler’in çayırlarında olur.
-
Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon
Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil
Hastalıkları Mütehassısı
Yorum Yap