Suriye, Uludere ve bir hayal...

  • 25.06.2012 00:00

 Normal bir haletiruhiye midir takdirlerinize bırakıyorum ama farkındaysanız muntazaman savaş konuşuyoruz.

Bir savaştan bir başka savaşa geçmeye bayılıyoruz.

Tıpkı Nâzım Hikmet’in kadınına seslendiği şiir misali “hoş geldin” diyoruz, ufukta savaş görününce hemen.

Gerçi şiirdekinin aksine, ayrılık uzun sürmemişti ama, olsun...

Biz yine de özledik, gözledik...

Biz bıraktığın gibiyiz, ustalaştık biraz daha savaş muhabbeti yapmakta...

Ve elbette dostu düşmandan ayırmakta...

Hoş geldin, yerin hazır ekranda...

Nitekim bu memlekette 48 saat önce de televizyonlarda savaş muhabbeti yapan stratejist amcalar vardı.

Bir kısmı “Kandil’e üf de” şeklinde görüş vaaz ediyor, diğerleri bu görüşe şerh düşerek destek atıyordu.

Son 48 saattir ekranda yine stratejist amcalar var.

Bu kez vesile Suriye.

Ve sürekli konuşan bu amcalar “aman ihtiyat” diyor, “teenni ile hareket etmeyi” tavsiye ediyor.

Ama bir yandan da masanın altında tuttuklarını hissettiğimiz savaş baltalarını azıcık ucundan göstermeyi ihmal etmeyip, incinen “ulusal onurumuzu” okşamayı ihmal etmiyorlar.

Ben ise iki gündür havada uçuşan “Ankara teyakkuzda” laflarının arasında memleket hükümetinin, muhalefetinin, medyasının ve insanlarının krizle ilgili tavrını izlerken Uludere’yi düşünüyorum (biliyorsunuz biz bir grup insan ruh hastasıyız, yatıyoruz kalkıyoruz Uludere diyoruz).

Suriye’nin uçağımızı düşürmesi ve iki pilotumuzun akıbetinin meçhul olmasından sonra başlayan o doğal “teyakkuz” hâlinin, çoğu çocuk 33 insanımızı öldürdüğümüz Uludere vakasından sonra da başladığını hayal ediyorum.

Neler mi hayal ediyorum?

Suriye krizinde şu âna kadar olan biten her neyse onun aynısının tıpkısını.

Uludere’de uçaklar insanları vurmuş.

Bunu haber alan Başbakan Erdoğan derhal bir Güvenlik Zirvesi topluyor.

Zirveye İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı, sivil- askerî güvenlik bürokrasisinden isimler katılıyor.

Televizyonlar vakayı duyup, doğrulatır doğrulatmaz “son dakika” kj’lerini ekranda doksana takıyorlar.

Her türlü iddia veriliyor, farklı görüşlerden uzman konuklar korkusuzca yorum yapmaya başlıyor.

Arama kurtarma çalışmalarına hemen başlanıyor.

Böylece ölenlerin aileleri çocuklarının cenazelerini katırla memlekete getirmek zorunda kalmıyor.

Güvenlik zirvesi sona eriyor ve yazılı bir açıklama yapılıyor.

Vakanın oluş biçimiyle ilgili ilk bilgiler açıklanıyor ve “gereken neyse yapılacak” denerek soruşturma hususundaki kararlılık vurgulanıyor.

Haber kanalları yayınlarını aralıksız sürdürüyor.


“Soğukkanlı tavrını koruyan Türkiye”
 vakanın nasıl meydana geldiğini netleştirmek için ertesi gün de harıl harıl çalışıyor.

Dışişleri Bakanlığı, ABD’den o geceyle ilgili Predator kayıtlarını istiyor.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile biraraya gelip olay gecesi yapılan Heron kayıtlarını izliyor.

İçişleri Bakanı Şahin bir açıklama yaparak Türkiye’nin büyük devlet olduğunu ve buna yakışır bir biçimde yapılacak soruşturma için yol haritasının hazır olduğunu söylüyor.

O esnada Cumhurbaşkanı Gül “Bu olayın üstünün örtülmesi mümkün değildir. Ne gerekiyorsa gereken her şey şüphesiz yapılacaktır” diyor.

Gazeteler ve televizyonlar en deneyimli muhabirlerini Uludere’ye gönderiyor.

Onların yansıttığı haber, izlenim ve canlı yayınlarla tüm memleket ilk günden itibaren yaşanan acıya ortak oluyor.

Başbakanlık bir açıklama yapıyor ve Başbakan’ın üç muhalefet partisinin liderleriyle ayrı ayrı görüşeceğini belirtiyor.

Ana muhalefet partisi mevzuun bir “Milli mesele” olduğunu belirterek, aydınlanması için hükümete destek veriyor.

Başbakan görüşmelerden sonra mevzu hakkında idari soruşturmanın derhal başlatıldığını, savcılığın soruşturma açacağını, Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulacağını, Genelkurmay’ın da vakayla ilgili ayrı bir soruşturma yürüteceğini belirtip ekliyor Benim Kürt kardeşlerimin incinen ulusal onurunu bir nebze de olsa onarmak için her şey en kısa sürede aydınlığa kavuşacak ve sorumlular hakkında gereken neyse yapılacaktır. Ancak şu aşamada söyleyebilirim ki ortada vahim bir hata vardır ve bu vahim hata 33 vatandaşımızın hayatına mal olmuştur. Bu nedenle ben Başbakan olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti adına açık bir şekilde özür diliyorum.”

Gördüğünüz üzere sadece ruh hastası değilim, aynı zamanda hayalperestim de...

Ama neyse ki yalnız değilim.


oraldem@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums