Kaç tutuklu öğrenci var?

Rivayet muhtelif fakat cevabı bilen yok.

Sayılarının dolar kuru misali muntazaman yükselmesinden dolayı değil sadece.

Adalet Bakanlığı’na göre, onlar öğrenci oldukları için cezaevinde değiller.

Ya neden içerdeler?

Çünkü “örgüt üyesi”ler.

Hımmm... Hatırlıyorum da eskiden “bomba süsü verilmiş pankart” asma muhabbeti vardı...

Şimdi “öğrenci süsü verilmiş terörist”ten geçilmiyor ortalık.

Fakat ne yaman çelişkidir ki, bu öğrenci süsü verilmiş teröristler, bomba süsü verilmiş pankart açmıyorlar.

Üstelik “gizli örgüt” üyesiler ama illegaliteyi zırnık bilmiyorlar.

Gidip, bomba süsü verilmemiş pankartlarını dünya âlemin gözün önünde, Başbakan’ın katıldığı bir toplantıda ortalık polis ve kamera kaynarken yapıyorlar.

Ayrıca çok da naifler...

Sen kalk koca “gizli örgüt üyesi öğrenci süsü verilmiş terörist” ol...

Sonra da isteye isteye “parasız eğitim” iste... Üstelik bu sebepten 19 ay içeride yat, tahliye edilip çıkınca arazi olmayı akıl edemeyip okuluna git...

Olmaz ki canım...

Bu kadar beceriksiz bir örgüt sözkonusu olunca, kimse çıkıp nerede bu örgüt gidip ben de üye olacağım filan demez sonra...

Özel yetkilerimi üzerinde bir kullanırım...

Tahliye olunca arazi olmak yerine okullarına giden üniversite öğrencilerinden Ferhat ile Berna’nın 8,5’ar sene hapsine karar verdi Özel Yetkili Mahkeme, duymuşsunuzdur.

Duruşma esnasında gençlerin avukatı “Başbakan, ‘Bu mahkemeler canavara dönüştü’ dedi. Gerçekten de canavara dönüştü” deyince Özel Yetkili Mahkeme’nin bir hâkimi kızmış ve “Biz canavar mıyız”demiş.

Avukat da bunun üzerine, “Başbakan’ın bir tesbitini aktardım” deyip şık bir çalımla muhabbetten sıyrılmış.

Ucuz da sıyrılmış...

Ya şöyle deseydi aynı hâkim: “Özel yetkilerimizi sizin üzerinizde kullanmamızı istemezsiniz herhalde avukat bey?”

Dını nı nııın!

İnsan ürküyor di mi?

Valla bu muhabbetin aynısını geçen pazar gecesi duydum ve ben ürktüm. Behzat Ç.’nin savcısı Esra, kendisine yapılan bir tehditle ilgili yardım istemek için Özel Yetkili Savcı ile görüşmeye gitti.

Önce “Derdin varsa polise git kardeşim” şeklinde bir güzel terslendi, biraz diretince de Özel Yetkili meslektaşından ayarı yedi: “Özel yetkilerimi sizin üzerinizde kullanmamamı istemezsiniz değil mi savcı hanım?”

Ekranda Esra Hanım, ekran önünde de bizim ev ahalisi tırstık kaldık.

Yanımdakiler benden, gazetecisin her şeyi bilirsin kontenjanından izahat istedi.

Ben de gerilim atmosferine uygun bir ses tonu takınıp, “Süper güçleri olan canavar gibi bir şey” dedim.

Avukat beyin söylediklerini okumasam tırsar bunu anlatamazdım sanırım.

Ama madem Başbakan da “canavar” demiş bu mahkemeler için artık dökülebilirim diye düşündüm. Çünkü eğer hakkımda Özel Yetkili Mahkemelere “canavar” demekten dolayı soruşturma açılırsa artık cevabım hazır. Aynen avukat gibi “Ben sadece Başbakan’ın tesbitini aktarıyorum” deyip yırtarım.

Yani herhalde...

Olmadı iş uzarsa, belki Sayın Başbakan bana da sahip çıkıp, “Canavar diye ben dedim, gerekirse gelin beni alın” deyip kurtarır beni...

***

Bugün, sayıları bilinmeyen tutuklu öğrenciler için bir eylem var.

Tutuklu öğrencilere özgürlük mitingi,

Eylemi duyurmak için sosyal medyada bu fotoğraf dolaştı hafta içinde. Fotoğrafın yerli malı bir eylemden olmadığını, gençlerin tipinden çok gökyüzünü kaplayan dev ağaçlardan anlıyoruz. İstanbul’da bile Belgrad Ormanlarına giden orman yolu hariç böyle ağaç kalmadı çünkü. 68 eylemleri esnasında Paris’te çekilen bu fotoğraftaki ağaçlar ise hâlâ yerinde aynen duruyor, emin olabilirsiniz. Fakat olsun, bizim de koruduğumuz bazı “değerlerimiz” var. Misal o zamandan bu yana var olan bütün sorunlarımız aynen duruyor... İstemem ben öyle değer diyorsanız, Tutuklu Öğrencilere Özgürlük Mitingi’ne buyurun...

oraldem@gmail.com