Kafka ters döndü, sevabına düzeltin

  • 14.05.2012 00:00

 Nur topu gibi yeni bir Pınar Selek vakamız daha oldu.

Başta İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kıymetli yargıçları ve savcısı olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim.

10 senelik iktidarı boyunca adalet sistemini bir kıymık bile düzeltmeyerek “farklı” olan herkesin kanunlar önünde “eşit haksızlığa” uğramasını sağlayan hükümetimize şükranlarımı sunarım...

Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül tek somut delilin “poşu” takması olduğu davada 25 ay tutuklu kaldığı sırada Özgür Mumcu Radikal’deki yazısında şöyle demişti: “Ya bir delil bulun ya da bırakın çocuğu, poşiyi tutuklayın.”

Mumcu’ya feyk attı mahkeme.

Başka delil bulamayınca, hem Cihan’ı hem de poşuyu hapse attı...

Anlaşılan o ki onun suçu poşu takması değil, Kürt olması.

Poşuyu takan bir Türk olarak ben olursam stile bağlamış bir entel, kürsüdeki kravatlı olursa Kürtlerden oy isteyen siyasetçi, Cihan misali bir Kürt ise “terörist” olur bu topraklarda...

Yeni bir Pınar Selek vakamız oldu dedim girizgâhta.

Öyle, çünkü Cihan Kırmızıgül davası tıpkı Pınar Selek davası gibi ancak Türk yargısının tahayyül edebileceği ve her biri kısa sürede gerçek olmadığı ortaya çıkmış “deliller” ile kurgulanmış bir dosya.

Ve tıpkı Pınar Selek davası misali bir sabah uyanıp ne olduğunu bilmediği bir suçtan kendini mahkeme önünde bulan Joseph K’nın başına gelenleri aratmıyor.

Memleket sabahlarından bir sabah uyanıyor Cihan Kırmızıgül.

Henüz kocaman bir Türk adaleti böceğine dönüşeceğini bilmiyor tabii.

Akşamüstü Kâğıthane’deki bir arkadaşının evinden çıkıp otobüs durağına doğru yürüyor.

Aynı saatlerde o semtte molotoflu bir eylem yapıldığı için yanında duran ekip otosundaki polisler onu hemen yakalayıp su kanalına yatırıyorlar.

Sebep? Poşu takmış olması.

Başka bir sebep? Yok.

Muhtaç olunan delil ise daha sonra ortaya çıkan gizli tanığın ifadesiyle geliyor.

Gizli tanık, eylemcilerin yüzlerinin poşuyla kapalı olduğunu, sadece gözlerinin göründüğünü söylüyor.

Yani bu durumda gizli tanık eğer annesi değilse, Cihan’ı teşhis etmesi imkânsız görünüyor.

Fakat o “şıp” diye gözlerinden tanıyor.

Hâlbuki yüzde 99’u Müslüman ve kahverengi gözlü olan yurdumuzun, kahverengi gözlü bir vatandaşı Cihan Kırmızıgül.

Bu durumda ortada ayırt edici bir yara, iz veya göz rengi olmadığı için gizli tanığın ifadesi ancak basit şüphe oluştururken, sadece eylem yapılan semtte bulunması ve poşu takması de eklenip tutuklanmasına karar veriliyor.

Aradan geçen aylar içinde savcı tahliyesini talep ediyor mahkeme tahliye etmiyor.

Gizli tanık duruşmaya çıkıp Cihan’la yüzleştiriliyor, “Eylemde gördüğüm kişi bu değildi” diyor,mahkeme tahliye etmiyor.

Onu yakaladığı söylenen ekip otosundaki yedi polisin yakalama esnasında orada bulunmadıkları ama tutanakta imzaları olduğu ortaya çıkıyor, mahkeme tahliye etmiyor.

Tanık olarak dinlenen polisler, eylemde Cihan’ı gördüklerini hatırlamadıklarını söylüyorlar,mahkeme tahliye etmiyor.

Bu arada dava topluma mal oluyor, kamuoyu baskısı başlıyor ve bir türlü çıkmayan tahliye kararı sondan bir önceki sekizinci duruşmada çıkıyor.

O duruşmanın hikâyesini pazar günü Yeni Şafak’ta Kürşat Bumin yazdı, okuyoruz: “Bu duruşmada mahkeme heyetinin kompozisyonu farklılık arz ediyor, çünkü mahkeme heyeti başkanı Rüstem Eryılmaz’ın dışındaki üyeler HSYK’nın Ankara’da düzenlediği bir seminere katılmaktadırlarBaşkan Eryılmaz, mahkeme heyetindeki bu değişiklikten dolayı bu celse karar verilmeyeceğini açıklıyor (...)Duruşma böyle ilerlerken, savcı İsmail Işık’ın cep telefonu çalıyor. Işık bunun üzerine kısa süreliğine salondan çıkıp tekrar yerini alıyorTuhaf, alışılmadık – daha doğrusu ‘alışılmaması gereken’– bir durum buDuruşma sırasında savcının telefonu çalıyor ve savcı kısa süreliğine de olsa duruşma salonunu terk ediyorBu duruşmanın sonu mutlu son, çünkü mahkeme Kırmızıgül’ün tahliyesine karar veriyor.”

Bu über tuhaf duruşmada gelen tahliyeden sonra herkes beraat kararı beklentisine giriyor ama cuma günü mahkeme eski üyeleriyle birlikte toplanıp 11 küsur yıl hapis cezasına hükmediyor.

Elindeki tek delil olan poşuyu da ihmal etmiyor tabii.

Her şeyin asıl müsebbibi olan poşu müsadere altına alınıyor.

Ee tabii, poşunun kaçma şüphesi olabilir ya da tek delili (yani kendini) karartabilir neticede.

Bu kurgu karşısında ben diyorum ki, sevenleri gidip mezarını bir kontrol etsin...

Büyük ihtimalle ters dönmüş olan Franz Kafka’yı sevabına düzeltsin.


oraldem@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums