- 17.12.2011 00:00
Sekiz senedir gönüllü olarak hapis yatan üniversite öğrencisi Melih Toygar’ın gençlere tavsiyesini duydunuz mu?
Şöyle demiş: “Vakitlice yatın çıkın, sonradan rahat edersiniz.”
Melih ve iki arkadaşı ileride yaşanması muhtemel herhangi bir mahkûmiyet durumunda alacakları cezaya saydırmak üzere özel izinle cezaevine girmişler.
Her gün kafalarında ha şimdi aldılar ha şimdi alacaklar gerilimiyle yaşamaktansa, cezayı peşin peşin yatıp ileride rahat etmeye karar vermişler!
Normal bir “hukuk devletinde”, yukarıdaki satırlardan sonra “şaka, şaka” diye yazmak insanların zekâsına hakaret olur.
Ancak bizim “tutuk devletinde” her gün “şaka gibi” dediğimiz öyle gerçeklerle karşılaşıyoruz ki...
Artık şaka gibi gerçeklerle, gerçek gibi şakaları ayırt etmek neredeyse imkânsız hale geldi.
Bu nedenle şakanın şaka olduğunu özel olarak izah etmek gerekiyor.
Evet, kıymetli okur, yukarıdaki girizgâh dönemin mana ve önemine binaen üretilmiş şahane birZaytung esprisidir.
Ve nasıl tutuklanma sebebi olarak saçlarını kazıtmak, poşu takmak, Felsefenin Temel İlkeleri kitabı, öğrenci evlerinden toplanan siyaset bilimi ders notları, Deniz Gezmişlerin afişleri, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı, alakasız telefon defterleri, 1970 model örgüt üyeliği, parasız eğitim istemek, hatta elektrik faturası... birer şaka gibi gerçek ise, üniversiteli Melih’in yaşadıkları da gerçek gibi şakanın nadide bir misalidir.
Gülelim biraz da ağlanacak halimize değdiniz bir vakitte, Melih ve arkadaşlarının hikâyesinin tamamınıZaytung.com’dan okuyun derim.
Ben son olarak Adalet Bakanlığı sözcüsünün bu mevzuya ilişkin yaptığı açıklamanın özetini vererek bitireyim: “Keşke tüm talebelerimiz böyle bilinçli olsa da, bizler de ülkemizin cezaevi kapasitesine göre daha planlı programlı bir yerleştirme yapma imkânı bulsak.”
Halkı örgüt üyeliğine özendirme
Maalesef bütün öğrenciler böyle bilinçli davranmıyor.
Olup olmadık zamanlarda suç işleyerek cezaevlerinde büyük bir kaosa neden oluyorlar.
Öyle ki içeride kaç öğrenci var, hangisi hangi cezaevinde, bunu bile takip etmek giderek güçleşiyor.
Son olarak Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), bir çalışma yapmış bu mevzuda.
Daha doğrusu yapmaya çalışmış...
Bulabildikleri kadarıyla halen cezaevinde yaklaşık 500 öğrenci var.
Bunların en az sekizi lise öğrencisi ve mayıs ayından bu yana çeşitli F tipi cezaevlerinde yatıyorlar.
Suçları da artık hepimizin unuttuğu YGS’deki şifre skandalını protesto etmeleri.
Tabii ki yasadışı örgüt üyesiler!
Ancak nasıl bir örgütse artık bu “üyelerinin” sesini hiç duyuramıyor.
Ne kimse 18 yaşından küçük bu çocukların içeride olduğunu biliyor, ne basında iki satır haber çıkıyor.
ÇHD’nin araştırmasında 500’e yakın tutuklu öğrenci var deniyor ama bunların yaklaşık yarısının hangi cezaevinde olduğuna onlar da ulaşamamış. (İyi de gerçekten nerede bu 200’den fazla öğrenci, kimse merak etmiyor mu?)
Bilinen, cezaevindeki öğrenci sayısı bakımından İstanbul ve Kocaeli’nin 87’şer öğrenciyle amansız bir yarış içinde oldukları.
Bu iki şehri İzmir 33, Ankara 21, Adana 18, Erzurum 14 öğrenci ile takip ediyor.
Tutuklu öğrenciler hangi suçlamalarla yargılanıyor diye baktım rapora ve hemen hepsinde karşıma o garabet “özel düzenleme” çıktı: “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler de örgüt üyesi gibi ceza alır.”
Biri bana izah etsin lütfen, burada nasıl bir hukuk mantığı var?
Örgüt üyesi olmayan biri örgüt adına suç işler mi?
Evet, belki işler ama herhalde bu nadiren gerçekleşecek, istisnai bir durumdur.
500 öğrencinin hepsi birden bu durumda olamaz.
Eğer böyledir deniyorsa, savcı ortada üyesi olunacak bir örgüt bulamadığı için böyle yapmış diye kuşkulanırım.
Ayrıca bu maddeyle ilgili başka bir maruzatım daha var.
Bu düzenleme bence “halkı örgüt üyeliğine özendirme” kapsamına rahatlıkla girer.
Bir, iki, üç... Sonunda adam bakar ki herkes bu şekilde içeriyi boyluyor.
Ve der ki, madem örgüt üyesi olmasam da örgüt üyesi gibi ceza alacağım bari örgüt üyesi olayım, en azından namım yürür...
Haksız mıyım?
Satırlarıma burada son verirken, tutuklanmanın da askerlik gibi vakitlice yapılması tavsiye edilen bir“vatan borcu” olmadığı günler dilerim...
oraldem@gmail.com
Yorum Yap