Ayı kim?

  • 10.09.2011 00:00

Ayının yavruları acıktı.

Yemek aradı, bulamadı.

Ayının yavruları susadı.

Su aradı, bulamadı.

HES’lerle girip barajlarla çıkmışlardı doğal yaşam alanlarından.

Ne orman kalmıştı doğru dürüst, ne de dinamitlenmeyen nehir.

Günlerce aç, susuz kaldılar.

Sonunda ayı köye doğru gitti.

Bakkala girip “bir fırın ekmek, 100 damacana su” diyemeyeceği için de meyve bahçelerine ve suya doğru yöneldi.

Fakat fazla aşağı inmişti.

Ya da daha doğrusu, insan denen tür fazla yukarı çıkmıştı doğayı yok etmeye debelenirken.

Karşısına iki insan çıktı ayının.

Onları öldürdü ve kaçtı.

Adı bir anda “katil ayı” oldu.

Oysa düne kadar nesli tükenen, koruma altındaki boz ayıydı.

Mahkeme hemen kuruldu, “katil ayıya yakalama emri” çıkarıldı.

Tebligat, gazete ve televizyonlardan yapıldı ayıya.


“Aç kalınca köye indi”
deniyordu tebligatın yapıldığı o haberlerde.

Kimse, “demek ki aç kalmazsa...” diye düşünmedi.

İnsan türü “kana kan, intikam” istiyordu.

Fakat maalesef koruma altındaydı boz ayı.


Böyle günler için var olan Orman ve Su İşleri Bakanlığı ışık hızıyla devreye girdi.


Derhal korumayı kaldırdı, “vur emri” çıkardılar boz ayı hakkında
(Bakan Veysel Eroğlu da böylece tarihe geçti).

Bir anda tüfekli adamlar ve profesyonel avcılardan oluşan ekiplerle doldu köy.

Kamyonetlerin arkasına doluşup sürek avına çıktılar.

Amerikan filmlerindeki köle avına benzer sahneler izlemeye başladık her akşam televizyon haberlerinde.


İnsan denen tür gezegene karşı başlattığı savaşta, bir cephe de Erzurum’un İspir Vadisi’nde açmıştı.

Boz ayı görüldüğü yerde vurulacaktı.

Bir gün, iki gün, üç gün derken “katil ayı” bir türlü bulunamadı.

Bu kez sinirlendik, medyada “Katil ayı akıllı çıktı” haberleri görmeye başladık (neyse ki henüz “katil ayı akıllı olsun akıllı!” diye gözdağı veren yok).

Peki, görüldüğü yerde bileti kesilecek olan bu ayı neden köye, yani “fazla aşağıya” inmişti?

Dedim ya, gözünü para bürümüş olan insan türü “fazla yukarı çıktığı” için.

Bakın İspir’de yaşayanlar nasıl anlattılar bu durumu: “SOYAK tarafından inşa edilen Gülbağ HES’inin yapımı sırasında ayıların su yatakları dinamitlendi. Normalde bu bölgede ayıları yavrularıyla birlikte sürekli görürdük, insandan kaçarlardı. Çoruh ve tüm kolları HES ve baraj nedeniyle şantiye ve dinamit yatağına döndüğü için ayılara sığınacak yer kalmadı. Ayılarla aramızdaki düzeni HES ve barajlar bozdu.”

Bir de bilim adamlarından dinleyelim aynı gerçeği. Erzurum Atatürk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dekanı Profesör Mustafa Atasever anlatsın: “Vahşi hayvanların yaşam alanları giderek daralıyor. Bunda özellikle bölgede inşaatları süren HES’ler ile ayıların yediği yaban meyve ağaçlarının kesilip yakacak olarak kullanılmasının etkisi var. Aç kalan havyanlar yerleşim yerlerine inmek zorunda kaldı.”

Peki, iki insanı öldüren ayıyı bırakalım da ortalıkta dolansın mı, diyecek aklı evveller çıkacaktır.

Bakın kıymetli arkadaşlar.

Birincisi, “katil ayı”yı vurunca diğer ayılar “aman kimseye saldırmayalım bunların şakası yok” falan demeyecekler.

Yani Ceza Kanunlarından bildiğiniz “caydırıcılık” orman kanunlarında pek işlemiyor.

İkincisi, bilim adamları ne yapılması gerektiğini söylüyor: Ayıyı uyuşturarak yakalayıp, bir rehabilite merkezine koymak. Rehabilitasyon bitince de yeniden doğaya salmak.

Ha tabii bu arada bilim adamlarının, hiçbir memeli hayvanın doğrudan insanı hedef almadığını, ancak kendisine ya da yavrularına zarar verilirse saldırdığını söylediğini de bilgi olarak eklemem lazım (bak sen, bizim ayı sadece “akıllı” değil aynı zamanda “öç alma güdüsü” ile hareket etmeyecek kadar da gelişmiş).

Şimdi toparlamaya çalışalım.


Ayı
acıktı, yemeğini yok etmiştik yiyemedi.


Ayı
susadı, suyunu dinamitlemiştik içemedi.


Ayı
insan öldürdü, misilleme için vur emri çıkardık.

Bir kısmımız ayıyı yok etmenin peşinde, bir kısmımız HES’lerle, barajlarla doğal yaşam alanlarını yok etmenin.


Ayı
nın öç güdüsü yok, kendisine zarar verilmezse kimseye saldırmıyor; bizdeyse doğuştan doğayı yok etme içgüdüsü var.


Ayı
kaçmayı başardı, akıllı çıktı diye sinirlendik

Bizse ormanlarımızı, suyumuzu yok edenleri kaçıracak kadar bile akıllı çıkmadık ama bu halimiz hiçbirimizin umurunda değil.

Şimdi toparladığımızı bir soruyla dağıtalım.

Eeee, şeyyy... Çok affedersiniz ama... Ayı kim?


oraldem@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums