Palyaço, demokrasi ve barış

  • 18.04.2013 00:00

 Tiyatronun kulisinde bir gün yangın çıkmış.

Palyaço haber vermek için sahneye koşmuş.

Herkes bunun bir şaka olduğunu sanıp alkışlamaya başlamış.

Palyaço uyarmaya devam ettikçe alkışlar daha da hızlanmış.

Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek...

Mühim filozof Kierkegaard’dan bir alıntıydı okuduğunuz.

Memlekette savaş sürerken, bu “neşeli yangın” hikâyesi sık sık aklıma gelirdi.

Milyonlarca insanın kimliği senelerce yok sayıldı ve bu nedenle gençler patır patır öldü.

Ama memleketin yangın yerine döndüğünü, alevlerin er ya da geç herkesi yakacağını söyleyenlere uzun yıllar kimse kulak asmadı.

Herkes, nasıl olsa bana bir şey olmaz diye düşünüp, uyaranlara palyaço muamelesi çekti.

Ve yangın giderek büyüdü.

Alevler, bana bir şey olmaz diyenlerin çocuklarını da yaktı.

O zaman insanlar bu yangının söndürülmesi gerektiğini düşünmeye başladı.

Ama birileri onlara hep, alevlerin su değil kurşun sıkılarak söndürülmesi gerektiğini anlattı durdu.

Sıkılan o kurşunlar bumerang gibi geri tepip, yeni canlar aldı.

30 sene böyle geçti.

16 yaşındaydım Şemdinli baskını olduğunda, 45 yaşına geldim.

16’sına kadar olan hayatım 80 öncesi yaşanan çatışmaları, sonrası malûm savaşın havasını teneffüs ederek geçti.

Şiddetin olmadığı, insanların birbirini öldürmediği bir hayat nasıl bir şey hiç bilemedim.


Ancak neticede bu toprakların insanları, alevlerin su yerine kurşun sıkılarak söndürülemeyeceğini anladı.


Onları yönetenlerden çok önce anladı hem de.


İnsanların bunu anladığını anlayan tek siyasetçi ise geç de olsa Erdoğan oldu.

Böylece şu fani dünyada ilk kez savaşsız, şiddetsiz bir hayatın eşiğine geldik.

Ama bu kez de “barış olursa bu AKP’ye yarar” virüsünden mustarip olanlar devreye girdi.

Onlar Erdoğan’ın başkanlık sistemini getirmek için Kürt meselesini çözmek istediğini söylüyor.

Bütünüyle yanılgı içindeler.

Erdoğan sadece memleket insanını doğru okudu.

Silahların susması halinde, titri her ne olursa olsun bu memlekete heykelinin dikileceğini anladı.

Başkanlık virüsünden mustarip aynı tayfa, AKP’nin hukuk devletinde dolayısıyla demokraside yol açacağı hasardan hareketle mütemadiyen aynı sloganı terennüm edip duruyor: Demokrasi olmadan barış olmaz!

Olur olur, bal gibi olur.


Barış en basit tarifiyle, insanların sorunlarını birbirlerini gırtlaklamadan çözdüğü hâldir.


Demokrasi eşittir barış gibi bir denklem yoktur.


Barışın tesis edilmesi de demokrasinin olduğu manasına gelmez.


Aslında bütün mesele bir “öncelik” meselesi.


30 senedir savaş ortamında yaşamış normal bir insan, “Öncelik hangisi olmalı, çocukların artık ölmemesi mi, yoksa demokrasi mi” diye sorulduğunda, “Çocuklar biraz daha ölebilir, tabii ki demokrasi” diye cevap verebilir mi?


Eyvallah, başkanlık sistemi içimize sinmiyor, AKP başkanlık sistemini getirirse demokrasi hasar görebilir...


Bu durumda yapılması gereken, “O zaman barıştan vazgeçelim” mi demektir?


Yoksa barışı sağlayıp, insanların birbirlerini öldürmedikleri bir duruma ulaştığımızda, demokrasi için mücadele vermek mi?

Gerçi başarmalarına hiç ihtimal görünmüyor ama olur da başarırlarsa, “demokrasi” gerekçesiyle barışın engellenip savaşın sürdüğü tek memleket burası olacak.

Sanırım memleketin sonu da, demokrasi olmadan barış olmaz sananların yükselen alkışları arasında gelecek.


oraldem@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums