Medyanın savaş gazı: Şam Fatihi I. Erdoğan

  • 6.10.2012 00:00

 İnce sual sormuş Muharrem İnceKimin çocuğu gidecek savaşa?

Şöyle bir düşündüm de... Benimki gitmeyecek, benim çevremdekilerin de gitmeyecek, sizinkiler de, sizin çevrenizdekilerin çocukları da, İnce’ninkiler ve maaile Meclis’tekilerin çocukları da...

Galiba başka birileri daha var bu memlekette yaşayan.


Gerçek hayatta pek görmediğimiz, duymadığımız, şehit cenazesinden şehit cenazesine veya gecekondusu yıkılırken geçirdiği cinnet sayesinde birkaç dakikalık VTR’lerden tanıdığımız, ara sıra vicdan yapıp vah vahlandığımız, penceresiz şehit evinin camlarını kampanyayla taktırdığımız, kesilen elektriğini açtırdığımız birileri...

İşte yine onlar, onlarınkiler, ölünce cenazesi Teşvikiye’den kalkmayangillerin çocukları gidecek savaşa.


Sinan Çetin
’in Çanakkale Çocukları gidecek.

Tesadüf bu ya savaşa giden o çocuklara sinemada rastladım dün akşam. Fonda Çanakkale Savaşı, Kürt meselesi nedeniyle memlekette çeyrek küsur asırdır akan kan üzerine bir filmdi aslında.

Ama gösterime girmesi Suriye’den memlekete adeta “cemre” düşer misali “beklenen” bombalara denk geldi. Anneler ile evlatları üzerinden anlatıyor savaşı Sinan Çetin ve her daim ovır doz militarizmle doldurulan beyinlerimizi sarsıyor: “Biz savaştık çocuklar öldü. Hayatın amacı bizzat kendisidir. Hayatta uğruna ölünecek hiçbir şey yoktur. Evlatlarımızdan başka...”

İki özel gösterimin tam da zamanıdır diye düşündüm izlerken.


“Savaşa karar veren ama asla çocuğu ölmeyecek olanlar”
 şürekâsına “misliyle” karşılık vermek adına.

İlki, yüce Meclis’e...

İkincisi, tezkereyi Meclis’ten bile önce geçirip, “vur vur inlesin” neşriyatı yapan medyaya.

Bak şimdi kıymetli okur, bu toprakların çocuğu olarak medyanın savaş kokusu alınca verdiği“içgüdüsel” reflekslere, “Fırtına” adlı bataryanın namlusunun manşetten burnuma dayanmasına filan bünye alışık.

Biz, savaşa kimin çocuğu gidecek diye soracağız, onlar insan öldüren bir topla “Kusursuz Fırtına” diye övünecekler, tamam.

Ancak bunca şerbetli olmama rağmen, medya her defasında kendini aşıp beni şaşırtmayı başarıyor.

Hele sözkonusu olan şimdiki gibi Tayyip Erdoğan’ı savunmak olunca.

Aslında epey misal var ama yerimiz dar, en nadide olanlardan birini paylaşacağım müsaadenizle.

Bizim gibi savaşa karşı çıkanların, Türkiye’nin çoktan yitirdiği bölgesel güç olma hayalini terk edip derhal Suriye politikasını değiştirmesi gerektiğini söyleyenlerin aslı derdi neymiş biliyor musunuz?

Buyurun, okuyun: “Açık söyleyeyim mi? ‘Türkiye savaşa girerse’ diye değil, ‘Tayyip girer de kazanırsa’ diye korkuyorlar.”

Bitmedi, devam ediyor: “Asıl korktukları da nedir, bilir misiniz? Recep Tayyip Erdoğan bir de ‘Şam fatihi’ unvanını ele geçirirse, oyların yüzde seksenini süpürür, daha da kimse yanına yaklaşamaz artık!”

Sosyal medya geyiği kontenjanından değil, ciddi ciddi bir köşe yazısından bu “yüksek fikirler”.Engin Ardıç Sabah’ta yazmış, sonunda da “gülen surat” işareti filan göremedim yeminle.

Bunu okuyunca aklıma ilk gelen, Akçakale’ye bombanın düştüğü gece Ankara’da kriz toplantıları yapılıp, memleketin üstüne topyekûn “son dakika” yazısı asılmışken okuduğum bir twit oldu. Bir Fenerbahçe taraftarı şöyle diyordu ilgililere: “Savaş çıkartıp Alex krizinin üstünü örtemezsiniz!” Gayet ciddiydi ve onun da yazdıklarının sonunda “gülücük” işareti yoktu.

Hâlimizi en şahane yansıtan anti-esprinin bu olduğunu sanmıştım ama heyhat! Aramızdan bir “Şam Fatihi I. Erdoğan” çıkartacağımızı tahayyül edememiştim.

Tak tak tak diye tahta masama vurduktan sonra yazıyorum, neyse ki Erdoğan şimdilik böyle ara gazlara gelmeyeceği sinyalini veriyor. Her ne kadar Vatan hariç hiçbir gazete manşet yapmaya tenezzül etmese de “Asla savaş çıkarmak gibi bir derdimiz yok” deyip, “Savaşın neticeleri ortada”diye içini de doldurarak, savaşın başta ekonomiyi çökerterek memleketi de kendisini de bitireceği gerçeğinin farkında olduğunu gösteriyor.


Birileri barıştan söz ediyor medya görmüyor

Vicdani retçi Halil Savda’nın başlattığı “barış yürüyüşü” ona katılanlarla sürüyor. Roboski’den TBMM’ye doğru bir yürüyüş bu. Günlerdir şehirler geçiliyor (bazen Vali Celalettin Cerrah’ın Osmaniye’si gibi geçilemiyor), kilometrelerce yürünüyor ama medyaya bakarsanız böyle bir eylem yapılmıyor. Ne demişti Murat Belge“Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan militaristtir ve hepimiz militarizmle malulüz”. Barış yürüyüşünü destekliyorum ve militarizmden malul olmayan kalemleri destek vermeye çağırıyorum.


oraldem@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums