Sapasağlam bedenler

  • 13.08.2012 00:00

 Türkiye Olimpiyat Oyunlarında sporcuların performansına da yansıyan beden eğitimi etrafındaki meseleleri konuşuyor haftalardır. Sıradan insanın sporla ilgisini seyircilikten öteye götürmekten uzak bir spor anlayışı, sağlam kafayı sağlam vücutta arıyor olabilir mi? Tolstoy’un aydın çiftçi kahramanı Levin’e göre bedene (ve aynı zamanda ruha da) iyi gelen hareket, amaçlı, sonuçta iyi bir üretime dönük olarak gerçekleşen faaliyette aranmalıdır. Şehirler, mahalleler, evler, işte o amaçlı bedensel etkinliklere kapalı olduğu sürece, bir azınlık “tanrısal” bedenleriyle ekranda yarışırken, geniş kalabalıklar da katlanan yağ tabakaları ve birikmiş toksinleriyle spora seyirci kalmayı sürdürecek.

Bir taraftan okul sıralarında yarış atına dönüştürülen çocuklar için üzülürken, Olimpiyat Oyunlarında yarışan bedenleri oluşturan iradeye, azme hayran oluyoruz. Spor bu denli zorba bir disiplin, bedensel sağlık bu denli ruhu tırpanlayan bir amaç olarak yaşanmamalı.

Başka türlü bir ideal beden tanımı, podyum ve olimpiyat görüntülerinin tanımadığı ölçüde, kendi imkânlarıyla güzel ve güçlü bedenler niye mümkün olmasın? Sıradan bedenler, bir mekân ve formatla sınırlanmadan sağlam ve çevik olamaz mı?

***


Ayça Örer
 parklara yerleştirilen spor aletlerinden yararlanan mütedeyyin insanları anlatıyorduRadikal’de yayımlanan bir yazısında. Onlar spor yapmaya ihtiyaçları olsa bile, bu ihtiyaçları önündeki engellerle görünmezlikleri olağanlaşmış yığınlar. Haşemalarıyla plaja indiklerinde uzaylı muamelesi görüyorlar.

Spor etkinliklerine açık sporcu kişiliğinin resmî ifadesi, mütedeyyin kesimlerin gözardı edilmesini umursamayacak kadar formayı önceliyor. Mütedeyyin kadınlarla deniz arasındaki mesafenin aşılması konusunda ortaya konulan çabalar irtica ile suçlanmayı göze almalıydı. 2000’lere doğruEsenköy’deki kadınlar plajı etrafında koparılan medyatik yaygarayı hatırlıyorum Sonraları lüks oteller salt kadınlara açık havuzlarla varlıklı Müslümanları çekmeye çalıştı. Diğer kadınlar ne olacak, mesela Sultanbeyli’de, Esenler’de değil enginlere kulaç atmaya koyulmuş olmak, bir kez olsun deniz görmemiş kadınlar var. Bu alandaki sorunlar da çoğunlukla sağlık ve iyilik açısından değil, hayat tarzı tartışmaları bağlamında konuşuluyor.


O sağlıklı ve güçlü olmayı istiyor, güzelliği kozmetikle değil, sağlıkla birlikte arıyor, işte o hâliyle güzel ve sağlıklı görünmediğini öne sürenler kimler?

Yeni beden kültünün mabetleri, spor yarış alanları ve podyumlar. Podyumların değilse de spor yarış alanlarının bir sağlık iddiası var. Her iki alanda hiç de masum sayılmayacak gerekçelerle özendirilen bir “vücut yapma” hırsı aletlerle ilaçlarla genişleyerek beden ölçülerini, ideal görünüşünü belirleyen görsel bir otorite kaynağına dönüşüyor. Sektör bir gram bile “fazladan” yağı olan bedeni çirkin ve sağlıksız görmemiz için elinden geleni yapıyor.

Şişmanlık, kilo, spor yarışlarında zorlanan bedenlere özgü sorunlar, çoğu zaman kadın üzerinden konuşuluyor. Werner SombartAşk, Lüks ve Kapitalizm’de erkeğin kendini kilo rehavetine terk etmesini, aşktan vazgeçmesine bağlıyordu. Aynı şey kadınlar için niye geçerli değil? Bir psikologun “şişman intikam”dan söz ettiğini duymuştum.

***


Kemal Özer
Müslüman’ın Diyeti kitabı üzerine verdiği bir söyleşide Müslüman’ın şişman olmaya hakkı olmadığını söylüyordu. Müslüman trajik duruma düşmez, psikologa gitmez, sakinleştirici ilaçlar kullanmaz, demek gibi bir şey.

Özer’in demek istediğini anlıyor ve çabasını takdir de ediyorum. Ancak sağlıklı kalmak için verilen bir mücadelenin hayatın engellerine takılması da o kadar olağan ki...

Şişmanlığıyla savaşı hayatının merkezine koymuş, her türlü rejimi denediği hâlde kilo almaya devam eden kadınlar tanıyorum. Kilo almayı durdurmak için hayat tarzlarını değiştirmeleri gerekiyor. Bunu başarmak için gerekli hamleyi kişisel olarak gerçekleştirmeleri büyük bir irade, güç ister, sabahtan akşama kadar süren bir maraton koşusu bazen durup bir nefes almaya bile izin vermiyor. Tepeden tırnağa en az on hastalık sayarak kilo almaya devam eden kadın, içinde hasta yaşlısına bakmak, ev temizlemek, yemek yapmak, torunuyla ilgilenmek gibi görevlerin de bulunduğu bir akış içinde, mantı, börek, içliköfte, kadayıf gibi yüksek kalorili yemek ve tatlıların bulunduğu geleneksel beslenme tarzının dışına çıkacak bir hamleyi gerçekleştirmeye fırsat bulamamış. Hafif olması gereken bedenin yüklendiği fazladan her kilo, apayrı bir sebeple zorunlu kalınmış bir boşvermişliğin, gündelik hayatın düzeni aksamasın diye sağlık sorunlarıyla ilgilenmeyi ertelemekten başka yol bulamamış olmanın eseri; bu nedenle de teravihe giden “şişman ve tesettürlü” kadınlar kimi dindaş yazarlarımızda “badi badi” yürüyor oldukları izlenimini uyandırıyor. Sünnete uygun sürdürülen bir hayat görüntüsüne karşılık kadınların yürüyüşlerini aksatan ağırlıklar, erken yaşta bedenlerine musallat olan hastalıkların sebepleri, teravih yürüyüşü sırasında duydukları ferahlama üzerine ne kadar az düşünüyoruz...


cihanaktas1@gmail.com


twitter.com/chn_aktas

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)

  • fff
    fff
    14.12.2011 23:59

    fuck

  • Ad Soyad Giriniz...
    Ad Soyad Giriniz...
    14.12.2011 23:59

    Yorumunuzu Giriniz...

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums