Akademi, feminizm ve burka

  • 26.07.2012 00:00

 “Arap Baharı” bütün dünyada mevcut Arap algısı üzerinde bir şok etkisi yaptı, buna akademik çalışmalar, şarkiyat araştırmaları dâhil. Demek ki tipik Arap, iyi bilindiği sanılan ezilmeye müstahak kişiden bir hayli farklıymış. Öyleyse iyi bildiğimizi sandığımız daha nice veri ve tanım pekâlâ bir yanılgı üzerinden fikir üretmemizi etkilemeye devam ediyor olabilir.


Zachary Lockman
www.dunyabulteni.net’ten Selim Karlıtekin’in kendisiyle yaptığı söyleşide, bu bağlamda ilginç tesbitlerde bulunuyor. Yenilerde Hangi Ortadoğu? isimli bir çalışması yayımlanan, alanında toplumsal tarihçiliğin öncüsü sayılan Lockman çalışmalarını halen New York Üniversitesi’nde sürdürüyor. Joel Beinin’le birlikte yazdığı Nil Nehrinde İşçiler isimli kitabını, elitlerin tarihinin ötesine geçme kaygısının bir ürünü olarak tarif ediyor Lockman.

Şaka yollu, “kolaylaştırılmış Edward Said” olarak nitelendirdiği yeni kitabında cevabını aradığı soru ise şu Lockman’in: “Neden bazı bilgi biçimleri vücut bulup yeniden üretiliyor ve de güçlü hâle geliyor da başkaları değil?”

Kitabın sorunsallaştırdığı gündemlerde ağırlığını koruyan bir kavram, “medeniyet”.

Bloklar hâlinde oluşturulmuş, indirgemeci bakış açısıyla medeniyet algısı giderek oksidentalizme evriliyor, Lockman’a göre. Tek bir blok hâlindeki Doğu, tek bir blok hâlindeki Batı’yı oluşturdu.“Medeniyetler Çatışması” ifadesinin mucidi Bernard Lewis’le birlikte kavram Bin Ladin figürü üzerinden keskin bir “biz-onlar” şeklinde bir ayrımla konuşulmaya başlandı.

Bu ayrımın keskinleştirdiği bir eğilim, ayrıntıların bağlamını önemsizleştiren, bireysel renklere kör olmayı getiren kitlesel görme biçimi.

Lockman, bu görme biçiminin dışına taşan Ortadoğu çalışmalarının ülkesinde sağcı siyasetçiler tarafından ciddi bir saldırıya uğradığını belirtiyor. Akademi çalışmalarına verilen maddi destek azalırken bunun yerini düşünce kuruluşları ve medya uzmanlarının alması, “yönlendirilebilir bilgi”akışının güçlenmesi anlamına geliyor.

Söyleşinin dikkat çekici bir bölümü, “feminist araştırmaları” üzerine. Feminist araştırmaların Müslüman kadına dönük perspektifinin dünden bugüne bir değişim geçirdiğinden söz edilebilir mi?

Bir zamanların Müslüman kadın, tesettür ve benzeri konularda hâkim klişeleri son derece kökleşmiş hâliyle, geri kalmış bir Ortadoğu çalışmaları anlamına geliyordu Lockman’e göre. 1980’lerde başlayan feminist yönelim hızla ivme kazanırken alanı dönüştürmeye başladı. Bu dönüştürmenin bir sonucu, toplumsal cinsiyetin tıpkı sınıf kavramında olduğu gibi merkezî bir kategoriye yükselmesi.

 İslam ve kadın arasındaki ilişki, feminist araştırmalarla çoğulcu bir açılım sunmaya başlamıştı. Ancak görünen o ki oryantalist metinlerden seçilen Müslüman kadım imgesinin tek gerçeklik olarak dolaşımda kalması konusunda yetersiz kalıyor, çoğulcu çalışmaların sunduğu analizler. Niye böyle oluyor? Çünkü aynı metinler pekâlâ siyasi manipülasyonlar için kullanılabilecek işaretlerle okunabiliyor. Bu seçmeci okuma biçimi nedeniyle de İran’da kadın, üniversitelerde yüzde 65’e ulaşan kız öğrenci oranına karşılıkTahran’da Lolita Okumak kitabının sunduğu atmosferin ötesinde bir gerçekliğe ulaşamıyor. (Tabii İran’daki başörtüsü mecburiyeti bu okuma biçimini kolaylaştırıyor. Ancak pek çok ülkede süren başörtüsüne kamusal yasağın tersi bir uyarıyı sağladığı da söylenemez.)

Afganistan’ın işgali sırasında feminist araştırmaların çeşitliliği sadece burkaya indirgenmişti. İranlı sosyolog Roksana Behramitaş, feminizmin Beyaz Batılı Kadın seçkinciliğinin vardığı nihai nokta olarak “oryantalist feminizm” kavramını öne sürüyordu bu indirgeme karşısında. ABD’nin Afganistan’a müdahalesi sözkonusu değilken, dünyanın ve ABD’nin gündeminde bir “Afgan kadın”problemi yoktu. Afganistan’ın işgalinden sonra Afgan kadınların konumunda pek bir değişme gerçekleşmediği hâlde, “sorun” anılmaya değmez bulunan bir seviyeye gönderildi.

 Behramitaş gibi Lockman de 11 Eylül’e doğru ABD işgali için dayanak teşkil eden türde feminist metinlerin çoktandır Batı’nın Müslüman kadına karşı güç kullanımının bir parçası hâline geldiğini dile getiriyor.

ABD işgalini meşrulaştırmada dolaşıma sokulmuş burkalı kadın imgelerinin rolü bu gün daha rahat konuşuluyor. Ama bir taraftan da akademik klişeler hâlâ baskısını sürdürüyor. New York Üniversitesi’nin Ahu Dhabi kampusunda okul yönetimi Arap Emirlikleri’ndeki kadınları özgürleştirme misyonu biçiyor kendine. Bunun klasik oryantalizmin çalışma tarzından ne farkı var?

Lockman üniversitelerde yanlış olduğu genellikle bilinse de, toplumsal planda benzeri Müslüman kadın imajların hâlâ yaygın olduğunun altını çiziyor. Üniversitelerin topluma sınırlı etkisinin yanı sıra Amerikan kültürüyle kamusal yaşamında çok güçlü olan entelektüel karşıtlığı, bunun sebebi.

İşte böylesine sorunlar üreten Avrupa-merkezci tarih görüşünün zayıflayıp yerine başka bir paradigmanın gelmesi için alınması gereken uzun yoldan söz ediyor Lockman. Önemli başlangıçlara rağmen birkaç nesil sürecek bir çaba istiyor bu değişim.


cihanaktas1@gmail.com


twitter.com/chn_aktas

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums