Kuzu ve çocuk

  • 17.09.2012 00:00

 Kısıtlı kelime dağarcığıyla Ali Baba’nın Çiftliği’ndeki hayvanları çizgi film karakterleri olarak tanıdığını, hiç kuzu görmediğini anlatırken çocuk, içimden özür cümleleri yükseldi. Yarım yamalak cümlelerle konuşma eğiliminde, klavyeyi kalemden önce tanımış bir kuşağı eğitme yollarını doğru gördüğümüze emin miyiz? İlkokula başlayan çocuğu kuşak karakteri açısından görmeyi önemli bulmuyor sanki Milli Eğitim. Ne de olsa bazı okullarda hâlâ ardiyeler olmasa bile muavin odaları dersliğe dönüştürülüyor. Bu dönemin varoşlarının bir Mahmut Makal’ı olsa, okulların, dersliklerin kifayetsizliğini nasıl anlatırdı acaba...

Başka bir düzeyde ise daha nitelikli sayılan okul hedefi uğruna çocuklar ağaçlardan, kuşlardan, böceklerden, yabani otların taşın çakılın bilgisinden, gökkuşağının renklerinden uzaklaşıyor. Milli Eğitim’in temel sorunu hâlâ formayı tercih ediyor olması, kılık kıyafette olmadığı kadar derslikler ve okul binaları için... Ferah (yüksek tavanlı) ve toprağa uzanan sınıflarda gerçekleştirilmedikçe, okul başarısının rastlantılara bağlı kalacağını söylediğimde bir yerde, ne kadar hayalperest olduğumu düşüneceklerini de biliyordum. Sanki hâlâ “Bizim Köy” yılları uçurumları var önümüzde. İyi de; evet, var. Dijital teknolojiyle tanışan ya da yarım yamalak tanışmış veya henüz hiç tanışmamış çocuklar arasında uçurumlar açılıyor. Çocuğun biri bilgisayarı sadece oyun aracı olarak kullanıyor, diğeri mesleki eğitimin altyapısını edinmenin yollarına ulaşıyor dijital hamlelerle.

“Havada bir umutsuzluk hissi var” diye yazmıştı, yumuşaklığı bilgisayarlarda arayacak olan bir kültürel antropolog, Bernard James, 1973 yılında. Sınıflara bilgisayar doldurmak önemli, ama çözüm değil. Dijital soyutlamaya karşı topraklama yöntemini öne sürmüştüm bir yazımda. Beton alanını dengeleyen toprak oyun alanı, iç avlu, sözünü ettiğim.

Mekânlar tarafından da biçimlendiriliyoruz. Mimarlık öğrenimi görürken bahçeli sınıfları olan bir okul projesi hazırlamıştım. Hayat başka, eğitim başka şey söylüyor. İşte o okulu yapmanıza izin verecek bir piyasa, bir şartname bulamazsınız; kentleşme böyle bir daralmayla sürüyor. Yeni ders yılı başlarken bütün bu konuları okul mimarisi alanında hayli deneyimli olan Konyalı bir mimarla, Feyza Yarar’la konuştuk bir yandan. Minicik yavruları dördüncü kat merdivenlerinden teneffüs için apar topar inerken gözlerinizin önüne getirebiliyor musunuz? Cumhuriyet rejiminin imar inşa idealleri de didaktik olduğu ölçüde hantal. Bu nedenle de soğuk gri bir binanın arazi, yön, nüfus özellikleri hesaba katılmadan kuş uçmaz kervan geçmez araziye kondurulan bir benzeri, kendi kendine çürümeye terk edilebilir. Derslikler öğrencilere hücre olarak görünüyorsa, eğitici kadronun da sıklıkla gardiyan kisvesinde görünmesi şaşırtıcı olmasa gerek.

Ulusalcı ideolojinin mekânı farklı sesleri yutan karanlık ögeleri abartan görkemine öğrenci eğitilmeye uygun adımlarla gelmeliydi. Mekânın dikey görkemi, yatay (ve merkezkaç) eğilimler serdeden içeriğe izin vermezdi örneğin. Kimi kız çocuklarının da “Kardelen” şefkatine hakkı olmamalı; başörtüsü nedeniyle.


“Cahil” halkımızın camiye mi okula mı ihtiyacı olduğuna dair soru, sadece bağlam itibarıyla şaşkın değil, aynı zamanda okulu tanımlama itibarıyla da eksik, kusurlu. Yeni yetme camilerin projeleri özensiz, kaba saba ise, okul projeleri oldum olası sanki çok mu mükemmel...

Binlerce sayfayla anlatabileceğiniz eğitim-öğretim yaraları bazen bir öyküde bir solukta dile geliyor. Fen, matematik, keman, resim kursu; ders üstüne ders. Yılmaz Yılmaz’ın Sabahleyin Bir Tantana başlıklı ikinci öykü kitabında yer alan “‘Evde Yok’ Çocuklar” başlıklı inceliklerle örülü öyküyü okurken bunu düşündüm: Çocukların ne aile ne de komşuluk ilişkileri için zamanı var. Öyküde ellerinde çocuklarına ait kupalarla kabul gününe gelen kadınların okullu çocuklarının her biri ayrı bir kursta bulunuyor o sırada. Hep çocuklarından, onların başarılarından ve muhtemel başarılarından söz ediyor anneler övünerek, ama tek çocuk olsun ortalıkta yok. Kitaplarda geçen “büyümüş de küçülmüş çocuklar”, yaşının gerektirdiği sosyal aktivitelerden uzak yetişen problemli çocuklar, ebeveynin disiplin anlayışındaki kimi yanlışlıklar yüzünden çekinik ya da hırçın büyüyen çocuklar... (sf.43, OKur Kitaplığı; 2012)

Talebim son derece mütevazı görünse de her hâlde pahalıya mal olacağı için bir hayal olmakla kalacak:Dersliklerden kuzu seslerine bir yol açılsın. Çocuklar iç avlulu sınıflarda ders görsün, kentsel dönüşüm sürecekse de AVM projeleri merkeze alınarak değil, işte bu amaç gözetilerek sürsün...


Masuniyetten uzak vizyon


Müslümanların Masumiyeti
 filminin kışkırtıcı çirkinliğiyle şu dönemde “vizyona” girmesinin sebepleri üzerine düşünceler: Film, Arap devrimlerine, hareketlerine İslamcı reaksiyonerliği kisvesi giydirme amacına matuf görünüyor bana. Arap Dünyası’nda İslamileşmekte olan milliyetçi eğilimler galeyana gelerek vursun kırsın döksün. Bu arada haşin Müslüman siması öne çıkarken, ola ki mutedil Müslümanlar yeni İslamcı dalgadan kopabilir. Film-reaksiyon sarmalı, kendinize ait bir gündeminiz olmadığı takdirde sizi kolayca içine çekecek. Hele ki Arap hareketleriyle yeni bir tarih yazılırken daha fazla özgüvenli olmak gerekirdi.

cihanaktas1@gmail.com

twitter.com/chn_aktas

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums