Saddam'ı Hatırlamak... -2-

  • 26.06.2014 00:00

 İran devrimi sonrasında kurulan Humeyni rejimi bölge için ne kadar büyük bir şanssızlıksa, Saddam için bir o kadar büyük bir şanstı.

İran devrimi sonrasında Batı kamuoyu için “makbul şeytan” hatta “gerekli şeytan” statüsünü elde etti. O dönem görevde olan bir Amerikalı yetkilinin ifadesi, Amerika'nın politikasını özetliyordu: “Tabii ki bu kadar manyak olan biri ile çalışmak istemezdik, ama elimizde ne varsa onunla çalışmak zorundayız.”

Saddam'ın milyonlarca kişinin hayatından sorumlu olan ve kimyasal ve biyolojik silahlar da içeren, askerî gücünü, 2004 yılında kendisini deviren Irak müdahalesinin fikir ve icraat babalarından olan Donald Rumsfeld'e borçlu olması Orta Doğu'nun en tuhaf ve trajik ironilerinden biridir.

Amerika 1979 yılında beklenmedik bir şekilde bölgedeki en sadık müttefiki İran'ı, öfkeli devrimcilere kaybetti. Petrol zengini ve Orta Doğu'nun en etkin ülkelerinden biri İran'ın kaybı Amerika için zor soruları da beraberinde getiriyordu.

20. yy'ın en uzun süren konvansiyonel savaşının (1980-1988) kazananı olmayacaktı ve geride bir milyondan fazla ölü bırakacaktı...

İlginçtir, ilk zamanlarında İran devrimini alkışlamıştı Saddam. Şah hem devrimcilerin hem de Saddam'ın ortak düşmanıydı. Lakin iki ülke sınırındaki ufak düzeyde çatışmalar Humeyni'yi kızdırmış ve Irak halkını Saddam rejimini devirerek "İslami devrim" yapma çağrısı yapmaya itmişti. Arap dünyasının lideri olmak ve bu payeyi Mısır'ın elinden almak isteyen Saddam “fırsatı” görmüştü. İran'ın petrol rezervlerine konmak hayali Saddam için önemli bir motivasyondu. Batı kamuoyunun ve Körfez'in desteği ile, devrim sonrası sendeleyen İran'ı savaş alanında hızla yenebileceğini düşündü. Hali hazırda Sovyet ve Fransız silahları ile güçlendirmiş olduğu ordusuna daha sonra Amerikan yardımı da eklenecekti.

Sınır çatışmaları, karşılıklı provokasyon ve suikast girişimleri ile hazırlanan savaş, 22 Eylül 1980'de Irak hava kuvvetlerinin saldırısı ile başladı.

8-9 yıl süren savaş Saddam için kendi ülkesinde tehdit gördüğü unsurları tasfiye etmek için muazzam bir imkân sağlıyordu. İlk olarak hedefinde Kürtler vardı.

Kimseler Irak’ın içinde olup bitene bakmıyorken, Saddam 1986 yılında kuzeni Ali Hasan el-Macid’e bir misyon verdi. Misyonun amacı savaş sonrası Saddam’ın huzurunu bozma ihtimali olan grupların savaş bitmeden pasifize edilmesiydi. Misyonun amacı soykırımdı. Daha sonra “Kimyasal Ali” lakabı ile anılacak olan el-Macid’in önderliğindeki misyonun ismi -günahın üzerine günah eklemek için olsa gerek- Kur’an’dan seçildi. Bedir Savaşından sonra inmiş olan "Enfal" suresinin ismi, bu korkunç operasyon için uygun görüldü. Kürtler'in yanı sıra operasyon Türkmen, Süryani, Yezidi, Yahudi, Mandeanlar'ı da hedef aldı. 1986 yılında başlayan ve üç sene devam eden sistematik imha operasyonu dâhilinde, şehirler bombalandı, kara harekâtları uygulandı köyler boşaltıldı, yerleşim birimleri yıkıldı, idam mangaları kuruldu ve kimyasal silahlar cömertçe kullanıldı. Bilanço ise trajik kelimesinin bile kifayetsiz kalacağı kadar ağır oldu: 182 bin kişinin öldüğü, 17 bin kişinin “kaybolduğu” 4.500 Kürt köyünün boşaltıldığı ve bir milyon Kürt'ün yer değiştirmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

Dünya kamuoyu tüm bunlara sessiz kaldı.

İran-Irak savaşı sona erince, geride dibine kadar borç içinde ve dişine kadar silahlı bir Saddam kaldı. Komşusu ufak Kuveyt'i gözüne kestirdi Saddam. Bu sefer yaptığı hamle cezasız kalmayacaktı.

Saddam'ın Kuveyt'i işgal etmesine karşı İran'a saldırırken onu destekleyen unsurlar tam tersi bir tavır takındı. ABD'nin öncülüğünde Batı ve Arap devletlerini de içeren bir koalisyonun yürüttüğü birinci Körfez Savaşının sonucu Saddam mağluptu.

Keşke mağlup olan sadece o olsaydı.

Körfez Savaşı'nın sona ermesinden iki hafta önce (Şubat, 1991), Baba George Bush Voice of America üzerinden Iraklılara seslendi: “Bu kan banyosunu durdurmanın bir başka yolu daha var. O da Irak ordusunun ve Iraklıların meseleleri kendi ellerine alması ve Saddam Hüseyin'i çekilmeye zorlamasıdır.”

Saddam Hüseyin'in Kuveyt'ten çekilmesini kafi gören ve müdahale ile devirmeyen Amerika, bu işi Iraklıların yapması gerektiğini açık açık söylemişti. Yıllar süren ve bedeli ölüm ve yokluk olan İran-Irak savaşından yorgun, ceberut ve hoyrat diktatörlerinden bıkkın Iraklılar mesajı aldı. Vakit, sokaklara dökülme vaktiydi, Saddam'ın koltuğu sallantıda, uluslararası kamuoyu arkalarındaydı.

1991 yılının Mart ve Nisan aylarında, Güney ve Kuzey Irak sokakları doluydu. Irak nüfusunun neredeyse %80'ini oluşturan Şiiler ve Kürtler, Saddam'ı bu sefer devireceklerine inanıyordu. Sokaklarda farklı etnik ve mezheplerden insanların ideolojileri de aynı değildi ama Irak'la ilgili temel sorunun ne olduğunu biliyorlardı. İran yanlısı "Şii İslamcılar"dan, Sünnilere, Saddam karşıtı Arap milliyetçilerinden, Irak Komünist Partisine, küskün Baasçılardan, Kürtlere, Irak ayaktaydı.

İki hafta içinde, birçok il muhaliflerin eline geçti. Ordu içinde bölünmeler yaşandı. Basra Meydanında asılı Saddam portresi yıkılırken, rejim askerlerinin alkışlaması, dünya medyasının manşetlerindeydi. Necef bir haftada muhaliflerin eline geçti. Baas binası basıldı, rejim için çalışan memurlardan kaçabilen kaçtı, geri kalanlar öldürüldü. Hapishaneler boşaltıldı. Daha önce İran'a kaçmak zorunda kalmış olan Iraklı muhalifler savaşmak için geri döndü. Kuzeyde ise neredeyse 10 gün içinde, Musul dışındaki tüm iller Kürtlerin eline geçti. Kürt milliyetçiler "İslamcılar"ı ve solcularına, askerden kaçanlar eşlik etti. Baas rejimi için çalışan tüm korucular, devrime katıldı.

Saddam tehlikeyi gördü. Önce Kürtlere ve Şii muhaliflere kabinede pozisyon önerdi. Kazanacaklarından emin olan bu gruplar öneriyi reddetti.

Ve Saddam, ordusuna imha emri verdi. Hava güçleri ile muhaliflerin eline geçen şehirler bombalandı. Ağır silahları olmayan muhaliflerin bu saldırılar karşısında yapacakları bir şey yoktu. Baas ordusu için, kadın, sivil, çocuk farkı yoktu. On binlerce insan rastgele ateş sonucu öldü. Rejim ordusunun kimyasal silah kullanıldığına dair çok güçlü iddialar dile getirildi...

Muhaliflerin silah gücü tükeniyordu. Ağır silahları olmaması zaten dezavantajlı bir konuma sokuyordu onları rejimin hava gücü karşısında. Buna karşılık, kendilerini sokağa çağıran ve Saddam'ı lanetleyen uluslararası kamuoyuna döndüler ve yardım istediler.

O yardım asla gelmedi. Bush fikrini değiştirmiş, Irak'ın İran etkisine girme ihtimali en az Saddam kadar tehlikeli görünmeye başlamıştı. Dönemin Savunma Bakanı Dick Cheney ise, 'hangi tarafta olmak istediğiniz konusunda emin olamadığınız bir durum' diyerek özetlemişti olanları. Irak'ın bölünmesi, oluşabilecek bir kaos ortamı, radikal Şiilerin iktidara gelme ihtimali korkuttu Amerikalıları. Amerikan birlikleri Irak topraklarındayken, Saddam'ın hava gücüyle muhalifleri yok etmesini izlediler. Sonuçta Saddam kazandı. Muhalefet ezildi. Ambargolar ile Irak yontma taş devrinden hallice bir ülke haline geldi. Mezhepsel ayrım ve nefret derinleşti.

13 sene sonra Amerika, bambaşka gerekçelerle Irak'a müdahale etti. Saddam idam edildi.

Irak müdahalesinde açılan Pandora'nın kutusunda biriken günahlar, acılar ve nefret tüm şiddetiyle ortaya saçıldı.

Irak'ta Sünniler'in ve Kürtlerin öfkesini anlamak için Maliki'ye, Maliki'yi ortaya çıkaran karanlığı anlamak için ise Saddam'a bakmak zorundayız. Bakarken göreceğimiz şey sadece Irak tarihi de değil, aynı zamanda bugünün Suriye'si. Kaçırılan fırsatların sonucu gelen felaketler. Diktatörlerin daha tehlikeli unsurlar karşısında tercih edilebilir olduğu illüzyonunu oluşturduğu daha büyük tehlikeler. Yardım isteyen halklara vadedilen sözlerin tutulmaması sonucu biriken öfkeler. Kaos korkusu ile desteklenen kanlı statükonun getirdiği kanlı gelecek kaosları. Radikalizm korkusu ile gerçekleşen radikalizm.

Sadece Orta Doğu tarihini değil, dünya siyasetini en iyi açıklayan dizelerden biri, W.H. Auden'dan, Halil Berktay'ın çevirisi ile, “Ben de, bütün kamuoyu da çok iyi biliriz, zaten bütün okul çocuklarına öğretileni. Kime kötülük yapılırsa, o da kötülük yapar karşılığında.”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums