Amerika mı İsrail’i, İsrail mi Amerika’yı yönetiyor (2)

  • 21.01.2013 00:00

 Geçen hafta bıraktığım yerden devam. Amerikan Başkanı Barack Obama’nın Savunma Bakanlığı için eski Cumhuriyetçi ve Nebraska Senatörü Chuck Hagel’ı aday göstermesi sonrasında Amerikan kamuoyunda başlayan tartışma bir kere daha Amerikan siyasetini anlamak için John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt tarafından kaleme alınan İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası başlıklı kitabın okunmasının elzem olduğunu gösterdi.

Önce kitabın hikâyesi ile başlayalım.

2002 yılında Amerika’da yayın gösteren prestijli The Atlantic dergisi John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt’dan İsrail lobisi ve bu lobinin Amerikan dış politikası üzerine etkisi konusunda bir makale yazmasını rica eder. Bahsi geçen iki yazar Amerika’nın en önemli üniversitelerinden olan Chicago ve Harvard’da akademisyenlik yapan ve ana akım görüşleriyle bilinen kişilerdir. Yani tırnağı kırılsa bunu İsrail lobisinden bilecek, yeminli komplo teoricilerinden bahsetmiyoruz. Mearsheimer ve Walt teklifi kabul eder ve makaleyi yazmaya başlar. Makalenin hazırlanması için geçen iki yıl sürecinde derginin editörleri ile sürekli temas hâlinde olurlar. 2005 yılında makaleyi tamamlar ve taslak hâlini dergiye gönderirler.

Aldıkları cevap şaşırtıcıdır, Atlantic dergisi makaleyi yayımlamama kararı aldığını yazarlara bildirir.

Bunun üzerine gelen bir teklif üzerine makaleyi İngiltere merkezli London Review of Books dergisinde yayımlarlar. Ve elbette kıyamet kopar. Zira makale basit ama Amerikan siyaseti için tabu olan bir soruya, bu soruyu tabu hâline getirenlerin hoşlanmayacağı bir cevap sunmaktadır.

Sorumuz aslında oldukça basit: Amerika’nın İsrail’e verdiği şartsız, koşulsuz ve kesintisiz destek Amerika’nın stratejik çıkarlarına hizmet ediyor mu? Ve nasıl oluyor da Amerikan siyasetinde her konuda, örneğin idam cezası, kürtaj, eşcinsel evliliği, sağlık sistemi, vergi oranları, eğitim, göçmen politikaları üzerine ayrışan ve epey keskin tartışmalara dâhil olan Amerikan siyasetçileri sadece ve sadece tek bir konuda, yani Amerika’nın İsrail’e koşulsuz desteği konusunda hemfikir olabiliyor?


Chuck Hagel
’ın normal koşullardan malumun ilamı olarak sayılması gereken “Bir Amerikan senatörü olarak benim işim İsrail lobisinden emir almak değil, Amerikan çıkarlarını savunmak” sözlerinin kendisine yönelik saldırılarda en çok kullanılan argüman olması Amerika gibi demokratik ve bağımsız bir ülkede nasıl mümkün olabiliyor.

John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt bu soruya son derece güçlü ve nüanslı bir cevap sunuyor. Ucuz komplo teorilerinin varsaydığı gibi dünyayı ve Amerika’yı bir kaç Yahudi tarafından yönetildiği iddiasında değiller. Zaten İsrail lobisini tanımlarken de kozmik odada faaliyet gösteren, bir düğmeye basınca dünyayı değiştiren bir güçten bahsetmiyorlar. Benzer bir şekilde bu lobinin Amerikalı Yahudileri temsil ettiğini de söylemiyor ve 2004 yılında düzenlenen bir anketin de gösterdiği üzere Amerikan Yahudilerinin yüzde 36’sının duygusal açıdan kendilerini İsrail’e “çok” ya da “hiç” bağlı hissetmediklerini not düşüyorlar.

Aksine zamanla ve özellikle 1967 yılından sonra keskinleşen bir hegemonyadan bahsediyorlar. Bu tarihten itibaren Amerika’nın dünya üzerinde başka hiçbir ülkeye vermediği desteği İsrail’e veriyor olmasına rağmen İsrail’in karşılığında Amerika’nın taleplerini bile dinlemeyen kötü bir müttefik olduğunu kanıtlıyorlar. Örneğin İsrailli siyasetçilerin çoğu zaman Amerikan taleplerini reddetmesine rağmen (yerleşimlerin durdurulması ve Filistinli liderlere yönelik suikastlardan vazgeçilmesi veya Çin gibi Amerika’nın rakip gördüğü ülkelere askeri teknolojiler sağlaması), İsrail’e sunulan desteğin tartışmasız devam ettiğini gösteriyorlar.

Yani İsrailli bir siyasetçi olarak Amerika’yı yerden yere vuran açıklamalar yapmanız normalken ve Amerika’nın taleplerini reddetmeniz mümkünken, Amerikalı bir siyasetçi olarak Amerika’nın İsrail politikasını eleştirmeniz mümkün değil. Daha doğrusu eleştirip ana akım siyasette kalmanız olası değil.


Bu iki akademisyene göre, Amerika’nın İsrail politikası hem ahlaken hem de stratejik olarak yanlış. Amerika’nın İsrail’e sunduğu bu destek Amerika’nın çıkarlarına aykırı ve yine uzun vadede aslında İsrail çıkarlarına da aykırı.

Peki, bu noktaya nasıl gelindi? Bu hafta Türkiye’de bir konuşma düzenleyen ünlü düşünür Noam Chomsky’nin iddia ettiği gibi Amerikan-İsrail ilişkisinin mevcut durumu emperyalizmin doğası gereği gelişen bir kaçınılmazlık mıydı? Yoksa Amerika’nın İsrail’e bağımlılığı tarihsel süreçte bazı rastlantılar sonucu gelişen bir durum muydu? Nasıl oldu da bir zamanlar Arapların özellikle İngiltere ve Fransa gibi ülkeler karşısında bir umut olarak gördüğü Amerika, Araplara tümden sırtını döndü?

Haftaya bu sorunun cevabını Lübnanlı tarihçi Usama Makdisi’nin Faith Misplaced: The Broken Promise of U.S.-Arab Relations: 1820-2001 başlıklı kitabı üzerinden cevaplamaya çalışacağım.


cerenkenar@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums