Amerika mı İsrail’i, İsrail mi Amerika’yı yönetiyor? (1)

  • 14.01.2013 00:00

 

Ve Amerikan Başkanı Barack Obama tüm baskılara ve yoğun bir karşı propagandaya rağmen Savunma Bakanlığı için eski Nebraska Senatörü Chuck Hagel’ı aday gösterdi...

Obama’nın eskiden Cumhuriyetçi partide siyaseten yapmış bir ismi bu makam için aday gösteriyor olması en çok Cumhuriyetçileri memnun eder diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Hagel’ın adaylığına en şiddetli muhalefet Cumhuriyetçi partinin şahin kanadından geliyor.


Peki, Hagel ismi neden tartışmalı?

Chuck Hagel başarılı bir işadamı, deneyimli bir siyasetçi ve sözü dinlenen bir dış politika uzmanı. Ancak Hagel’ın Savunma Bakanlığı için uygun bir isim olup olmadığı tartışması sırasında masada olan gündem maddeleri bunlar değil. Vietnam gazisi Hagel, savaşın acımasızlığını ve Amerika’nın uzak diyarlardaki maceralarının bedelini yakından bilen bir isim. Göğsünde hâlâ Vietnam savaşından hâtıra şarapnel parçaları taşıyor.

Ve belki de bu yüzden, savaşın son çare olduğuna inanıyor Hagel. Destekçileri kendisinin “tavuk şahinlere” (yani savaşı hiç tecrübe etmeden savunuculuğunu yapanlara) karşı mücadele eden bir“cesur güvercin” olduğunu söylüyor. Hagel ısrarla pasifist olmadığını ancak askerî müdahalenin de ancak ve ancak tüm diplomatik seçenekler denendiğinde ve bunların tükenmesi hâlinde başvurulacak bir istisnai araç olduğunu savunuyor.

Bu bile başlı başına Hagel’ı mevcut Amerikan siyaseti için sıradışı kılmaya yetiyor. Bazı görüşleri neo-con fırtınası ile zehirlenen ve iyice sağa kayan Amerikan merkez siyaseti için marjinal bulunuyor. Örneğin İran meselesinde askerî bir çözümden ziyade siyasi diyalog çağrısı yapan, hatta ve hatta İran’a konulan ambargolar konusunda bile eleştirel olan bir siyasetçi Hagel. Savunma Bakanlığı’nın bütçesinde kısıntıya gidilmesini savunuyor. Afganistan’dan Amerikan birliklerinin çekilmesi gerektiği kanısında. Irak ve Afganistan müdahalelerine en başta destek vermiş olsa da, bu konuda en erken eleştirel pozisyon alan isimlerden.

Ancak asıl mesele Hagel’ın İsrail konusundaki görüşleri ve zaten tartışma da bu noktada dönüyor. İşi gazetelere çarşaf çarşaf Hagel karşıtı ilanlar verme noktasına getiren İsrail lobisi izansız suçlamalarla Hagel’ı itibarsızlaştırma kampanyası güdüyor. Senatör Lindsay Graham Hagel’ın Amerikan tarihinde “İsrail devletine en düşmanca tavır alan savunma bakanı” olacağını iddia etti. Hatta ve hatta Hagel anti-semitist olmakla itham ediliyor. Hagel’ın suçu Edward Said ile kol kola İsrail sınırına taş atmak falan değil, yanlış anlaşılma olmasın. Bu suçlamanın arkasında yatan sebep Hagel’ın İsrail lobisi ifadesi yerine bir keresinde Yahudi lobisi demiş olması. İsrail düşmanı olduğunun en büyük “kanıtı” olarak ise “Bir Amerikan senatörü olarak benim işim İsrail lobisinden emir almak değil, Amerikan çıkarlarını savunmak” sözleri gösteriliyor.

Hagel’ın Savunma Bakanı olduktan sonra icraatlarının ne olacağı, mevcut Amerikan siyasetinden ne ölçüde sapıp sapmayacağı bir yana, bu tartışmanın asıl vahameti Amerikalı bir siyasetçinin rüştünü ancak ve ancak İsrail’e koşulsuz liyakat göstermek üzerinden ispat edebileceğinin bir kere daha açık seçik ortaya çıkmış olması.

Hagel’a şiddetle muhalefet yapan İsrail lobisi de biliyor ki Hagel Savunma Bakanı olduktan sonra ilk iş olarak Mescid-i Aksa’da namaz kılmayacak. Veya Hamas lideri Halid Meşal onuruna Beyaz Ev’de resepsiyon vermeyecek. Mesele somut siyasi ayrılıklardan öte bir durum. Mesele Amerikalı bir siyasetçinin Amerika ve İsrail’in çıkarlarını her durumda ve koşulsuz olarak özdeş görmüyor olması. Mesele Amerika’nın İsrail’e bağımlılığının sorgulanıyor olması.

Mesele “efendiye” karşı gösterilen “cüretsizlik” ve “hadsizlik”...

Amerika’da atanan bir savunma bakanına dair tüm tartışmanın başka bir ülkeye koşulsuz itaat üzerinden dönmesi, örneğin şu an dünya ölçeğinde yaşanan en ciddi kriz olan Suriye politikasının bile ciddi ciddi tartışılmıyor olması, Amerika’nın tam bağımsız bir ülke olmadığı anlamına geliyor.

Amerika tarihinde bir bağımsızlık mücadelesi verdi. Görünen o ki yeni bir bağımsızlık mücadelesi vakti yakın.

Haftaya John Mearsheimer ve Stephen Walt tarafından kaleme alınan İsrail Lobisi ve Amerikan Dış Politikası kitabı üzerinden aslında Amerikan siyasetinde belirleyici olanın İsrail lobisi olduğu (yani tam tersi olmadığı) ve bu durumun nasıl hem Amerikan hem de uzun vadede İsrail çıkarlarına aykırı olduğunu tartışmaya devam edeceğim.


cerenkenar@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums