Kısa Süren bir Dostluk: AK Parti- Hizbullah İlişkisi/02.04.2012

  • 18.09.2012 00:00

 Çok değil bundan 5-6 sene önce Türkiye’nin Lübnan Hizbullah’ı ile ilişkisi Avrupa Birliği üyeliği önünde engel teşkil etme noktasına gelmiş, Amerika’nın endişelere gark olmasına sebebiyet vermişti. İsrail’in yaşadığı panik kelimelerle yansılatamayacak düzeydi. Her güne Amerikan basınında İsrail lobisi menşeli “Türkiye eksen değiştiriyor” temalı makaleler ile uyanıyorduk. İran’ın Türkiye üzerinden Hizbullah’a sevkiyat yaptığı yönünde istihbaratlar havada uçuşuyor, Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni İran saflarına katılmak ile itham ediyordu.

Konunun Hizbullah kanadında bambaşka bir hava hüküm sürüyordu. Hizbullah destekli gazeteler Tayyip Erdoğan övgüleri ile dolup taşıyor, “Türkiye’nin nihayetinde Siyonist rejim ile ittifak halinde olan rejimden kurtulduğunu” muştuluyordu okurlarına. Hizbullah lideri Tayyip Erdoğan için tüm Müslüman âlemini dua etmeye çağırıyor, Hizbullah mitinglerinde Türkiye bayrakları dalgalanıyordu.

Eski dostlar düşman oldu ifadesini kullanmak pek uygun olmaz şu anda. Ancak işlerin değiştiği kesin. Peki, ne oldu da Erdoğan Hizbullah nazarında “Gazze fatihliğinden” “emperyalist saflara” düştü?

Öncelikle Lübnan Hizbullah’ını biraz tanıyalım ve zamanında Türkiye derin devleti ile samimi ilişkiler içinde olan ve domuz bağıyla infazları ile meşhur örgüt ile farklılığını teslim edelim.

Lübnan Hizbullah’ı 1982 yılında İran desteğiyle güney Lübnan’da kurulan, ününü Amerikan üslerine düzenlediği saldırılar ile kazanan, sonrasında ise geniş tabanlı bir halk tabanına sahip olan bir örgüt. Lübnan iç savaşı sonrasında tüm militer gruplar silah bırakırken, Hizbullah İsrail’e karşı direniş gösterdiği gerekçesiyle bu karardan muaf tutuldu. Önce 2000 yılında, daha sonrasında 2006 yılında İsrail’e karşı silahlı mücadelesi etkin oldu ve İsrail geri çekilmek durumunda kaldı. Bu günler Hizbullah’ın Ortadoğu’da popülaritesinin zirvede olduğu zamanlardı.

Hizbullah’ın mevcut askerî gücü, Lübnan ordusundan kat be kat fazla. İran ve Suriye’den finansal, askerî ve siyasi destek alıyor.

Suriye gösterilerinin başlaması ile Hizbullah tavrını açıkça Esed’den yana koydu. Baas rejiminin İsrail konusundaki tavrı nedeniyle uluslararası “Siyonist” bir komploya maruz kaldığını ısrarla savundu. Bundan önce Tunus, Mısır ve Libya devrimlerini “selamlayan” Hizbullah iş Suriye’ye gelince çark etti.

Gösterilerin ilk günlerinde Hizbullah destekçisi yayınların Katar ve Türkiye aleyhindeki haberlerinde bir mahcubiyet havası vardı. Katar ve Türkiye’nin bu zamana kadar Hizbullah’a verdiği destek ve Hizbullah tabanında bu iki ülkeye dair sempati Katar ve Türkiye’nin “emperyalist pakta” dâhil edilmesini zorlaştırıyordu. Ancak Türkiye ve Katar’ın ısrarla Esed’i görevi bırakmaya davet etmesiyle birlikte işin rengi değişti.

Bir yandan Hizbullah kendi yayınlarında Türkiye ve Katar’ı mevcut dış politikaları yüzünden İsrail güdümlü bir ittifakın parçası olmakla suçlarken, diğer yandan bu ülkelerin iç siyasetine ağır eleştiriler getiriliyor. Ece Temelkuran’ın Hizbullah’ın güçlü ilişkiler içinde olduğu bir gazete olan Al Akhbar‘da her hafta Türkiye’nin “otokrat” bir rejimle yönetildiğini yazması bu anlamda ilginç değil. Çok değil bir sene öncesine kadar Türkiye’yi “çoğulcu demokrasisi” nedeniyle bölgede bir vaha olarak gösteren yayınlar, bugün başka bir Türkiye resmi çiziyor.

Ancak unutulmaması gereken nokta şu ki, Türkiye ve Katar değil, Hizbullah bu tavrı nedeniyle Arap sokağında destek kaybediyor. Katar ve Türkiye dış politikalarında bu güne kadar pragmatik olmakla beraber, Arap sokağının nabzını tutmak konusunda başarılı oldular. Filistin meselesindeki tavırlarıyla, İsrail’e karşı mücadelesinde Hizbullah’a karşı destekleriyle Arap sokağına ters düşmediler. Ve bugün yine Suriye halkının yanında tavır alarak hem tutarlı hem de Arap dünyasında karşılığı olan bir siyaset geliştiriyorlar. Hizbullah ise bundan önceki devrimlere verdiği desteğe rağmen neden şu an Esed’in yanında yer aldığını açıklamak konusunda acziyet gösteriyor. Tüm söylemini ezilen halkların sesi olmak üzerine kurmuş bir örgütün, ezenin kendisine maddi destek veren Esed olduğu bir durumda ezilenin dramına sessiz kalması Nobel ödüllü Yemeli aktivist Tawakkul Karman’ın dediği gibi bir “utanç” vesilesi oluyor.

Hizbullah Arap sokağında kan kaybediyor. Sadece Suriye’de değil, Ürdün gibi Filistinli nüfusun hayli yüksek olduğu ülkelerde de Hizbullah’a destek düşüyor. 2006 yılında Hizbullah bayrakları dalgalanan Arap sokaklarında bugün Hizbullah’tan Hizbuşşeytan olarak bahseden pankartlar yer buluyor.

cerenkenar@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums