Bir film onlarca cenaze

  • 17.09.2012 00:00

 “İslam’ın ilk kurbanı Müslümanlardır... Bir Müslüman için yapabilmeciğiniz en büyük hizmet onu kendi dininden kurtarmaktır.”

Bu sözler hayatının ciddi bir kısmını İslam’ın ne kadar “geri” ve modernizm ile bağdaşması mümkün olmayan bir din olduğunu kanıtlamaya vakfetmiş Fransız tarihçi ve yazar Ernest Renan’a ait. Allah’tan dönemin Selefilerinin (Selefilik tanımını geniş tutan bazı kategorizasyonlar gelenek ve ulemaya karşı eleştirel bakışları ile bilinen ve kitabi yorumu önceleyen İslami reformistleri de Selefi olarak tanımlar) mizaç ve düşünce yapısı günümüz Selefilerinden epey farklıydı. Pan-İslamcılığın fikir babalarından telakki edilen Cemaleddin Afgani, Renan’ın bu anti-İslam kampanyasına karşı Fransız konsolosluğunu ateşe vermekten çok daha akıllıca bir yola başvurdu ve Renan’a bir cevap yazdı.

Afgani’nin Renan’a yazdığı mektup son derece kibar ve saygılı bir üslupla yazılmış ve özünde diyalog kurmayı amaçlayan bir metindi. Müslüman ve Arap âleminin bilimsel gelişme konusunda geri kaldığı konusunda Renan ile hemfikir olduğunu söyleyerek başlıyordu Afgani mektubuna. Ancak Renan’a yönelttiği bir soru ile devam ediyordu: “Bilimsel düşüncenin gelişmesi önünde engel kuran sadece İslam dini mi, yoksa bu din adına hareket eden insanların karakter, hâl ve tavırları mı?”

Afgani genellikle büyük bir aktivist olarak kabul edilmesine rağmen, özgün ve derin bir düşünür olarak Arap düşünce tarihinde anılmaz. Bu sıfatı öğrencisi Muhammed Abduh taşır. Ciddi bir mütefekkir olan Muhammed Abduh’un “İslam düşmanları” ile kurduğu ilişki de üstadından farklı olmayacaktır.

Uzun ve çetrefilli bir mücadelenin, sürgün yıllarının sonunda kariyerini Mısır Başmüftüsü olarak taçlandıran Abduh’un yaşadığı Kahire, İngiliz birliklerinin işgali altında bir Kahire idi. Abduh Müslüman âleminin geri kalmışlığı konusunda Müslümanlar’ın kendi eksiklikleri kadar, Batı sömürgeciliğini de suçluyordu. Müslümanlar’ın unuttukları “hakiki” İslam’ı bulma serüveninde reforma gitmesi gerektiğini savunan Abduh, “reform edilmiş İslam artık İslam değildir” diyen dönemin müstemleke valisi Lord Cromer ile ahbaplık kurmakta bir sakınca görmüyordu. Hatta Mısır’da uygulamaya çalıştığı sosyal ve adli reformlar konusunda Lord Cromer ile sınırlı da olsa bir işbirliği yapmaktan gocunmuyordu.

Tekrar Afgani’nin Renan’a yazdığı mektup ile devam edelim. Afgani Renan’a çok kritik bir soru daha yöneltiyordu, İslam’ı diğer dinlerden farklı kılanın ne olduğunu soruyordu Afgani. Her din farklı şekillerde hoşgörüsüzlük içerir, peki İslam’ı bu anlamda diğer dinlerden farklılaştıran ve ilerlemeye mani kılan nedir diyordu Afgani.

Komplocu düşünceden nasibini almamış zihinlerin bile açık bir provokasyon olarak gördüğü son film krizine gösterilen patolojik tepkiler sonrasında bir kere daha İslam’ın ve Müslümanların “geri kalmışlığını” tartışıyoruz. “İsa ile de dalga geçiliyor ancak Hıristiyanlar buna tepki olarak sokaklara dökülmüyor” derken aslında bir kere daha Müslümanlar’ın “istisnailiğine” vurgu yapıyoruz. Görüntülerden duyduğumuz utanç ile iyi Müslüman- kötü Müslüman dikotomisinde avuntu buluyoruz. Lakin bu patolojik tepkilerin dinî bir hassasiyetten ziyade tüm bölgeyi saran ve bizim de azade olmadığımız daha geniş bir anti-Batı ve anti-Amerikancılıktan beslendiğine yeterince vurgu yapmıyoruz.


YouTube
’da yayınlanan bir film sonrasında ilk adresin ve olağan şüphelinin Amerikan hedefler olması bir tesadüf olmasa gerek. Adeta bir refleks olarak Amerikan elçisini öldürmek, Amerikan fast-food zincirlerini ateşe vermek, İsrail bayrağı yakmak İslam’a özgü bir dinî ritüelden ziyade farklı ideolojilere bürünse de bizi hiç terk etmeyen bir üçüncü dünyacı davranış bozukluğu.

Afgani sorusunda haklıydı. Tüm dinlerin tabuları ve hoşgörü limitleri vardır. Ne Hıristiyanlar ne de Yahudiler kendi kutsalları ile dalga geçilmesi için davetiye gönderirler. Lakin bu durum Müslüman coğrafyanın bir sorunu olduğu inkârına da götürmemeli bizi. Bir sorun var burası kesin ve bu sorun Müslüman dünyasını zayıflaştıran ve çocuklaştıran bir sorun.

Bir Arap akademisyen arkadaşım “Müslümanlar olarak eşit mi olmak istiyoruz, yoksa bize çocukmuşuz gibi davranılmasını mı istiyoruz” diye soruyordu son hafta yaşanan korkunç olayların akabinde. Zaafımızı, hassas noktamızı bu kadar açık ederek, aslında düşman olarak gördüğümüz kişilerin ellerini güçlendiriyoruz. Müslümanları sokağa dökmenin ve Müslüman ülkelerde huzursuzluk yaratmanın en kolay formülünü aslında biz altın tepside sunuyoruz.

Müslüman âlemini bu sefer Oryantalizm ve Oryantalistler değil kendi haletiruhiyesi aktör olmaktan çıkartıp, pasif ve güdümlenmeye açık bir nesneye dönüştürüyor.


cerenkenar@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums