Dün yapılan TFF Genel Kurulu’nu, basın hangi haber kategorisinde takip edeceğini şaşırdıama genel olarak, dünkü genel kurul, ‘kategoriler’ üstü önemde sayıldı ve böyle muamele gördü. Aslında nereden bakarsanız bakın şimdiye kadar devam etmiş olan ve ‘birilerine’ hemekonomik hem de siyasi olarak güç veren bir düzen yavaş yavaş sona eriyor. Böyle olunca iç içe geçmiş birçok çıkar ilişkisi, çıkar örgütü ve yapı da son kozlarını oynuyor. Ekonomiden siyasete uzanan bu ilişkiler ağındaki oyuncuların, bundan dolayı, dünkü genel kurulda savunmaya çalıştıkları tezleri anlayabiliyoruz. Örneğin Aziz Yıldırım cephesi, 58. maddenin olduğu gibi durmasını istiyor ve bunu Fenerbahçe’nin resmi görüşü haline dönüştürmeye çalışıyor. Öte yandan çok başka saiklerle Galatasaray’ın isteği de bu. Ancak buradaki ayrıntıyı kaçırmamak gerek. Yıldırım cephesi, 58. maddenin korunmasını istiyor çünkü olası bir mahkumiyetin, maddi ve manevi zararının aynen Fenerbahçe’ye de yazılması temel amaçları. Kendisi ile Fenerbahçe’yi aynı yere koyuyor. Bu şu demek; ‘ben mahkum olursam, bütün bu sistem, Fenerbahçe küme düşeceği için, ekonomik olarak çöker. Fenerbahçe’nin kendisini toparlayıp eski durumuna gelmesi ise en az birkaç yıl süreceğinden, hepiniz, Türkiye futbol endüstrisi, milyar dolarlık cirolardan olursunuz. Yayıncı kuruluşlardan başlayan ve buradan ekmek yiyen sektörler, aileler (her türlü aile(!)) kişiler zor durumda kalır. Bundan dolayı beni aklamaktan başka çareniz yok’ İşte bu kadar basit bir hesabın olduğu ve bu basitliğin binbir hamasetle pazarlandığı bir genel kurula tanık olduk dün. Peki, böyle ‘kör gözüm parmağına’ bir aldatmaca ve şark kurnazlığı dünyanın kaç ülkesinde olabilir. Tabii işin bir de UEFA tarafı var. Bu tarafı düşündüğünüzde zaten Fenerbahçe’nin ve Türkiye futbol endüstrisinin olası zararlarını hesap bile edemezsiniz.

Falih Rıfkı’nın, ‘hakikate ne lüzum var; yalan Şark’ta ayıp değildir’ sözü inanın bu topraklarda yıllardır hem devletin hem de kamuoyunu oluşturan bütün güçlerin, -basının, eğitim kurumlarının- temel düsturu olmuştur. Yalan, yalnızca gerçeği tersinden ifade etmek, çarpıtmak değildir. Gerçeği yalnızca göründüğü gibi anlattığınız, onun arkasındaki neden-sonuç ilişkilerini açıklamadığınız zaman da yalan söylemiş olursunuz.

Türkiye’de basının işlevi var olan durumu olduğu gibi açıklamak olmamalıdır artık. Olduğu gibi olan durumu, zaten bugünkü teknoloji alıp avucumuzun içine koyuyor. Basın, olayların arkasındaki nedenleri, gizli niyetleri ve bunların olası sonuçlarını cesaretle gözler önüne sermelidir.

Tabii burada sosyal medya gerçeğini de görmemiz gerekiyor. İnanın şu TFF genel kurulunun ‘arka’ tarafını, ajanslardan çok twitterden öğrenebilirsiniz. Bugün twitter, çok esaslı küreselbir haber ajansı işlevini görüyor ve en iddialı ajanslara haber atlatıyor.

Örneğin dün dünyanın en büyük tahvil fonu Pacific Investment Management’ın başkanı Bill Gross, twitter’dan yolladığı mesajda üçüncü, dördüncü ve beşinci tur tahvil alım programlarının olacağını yazdı. Demek ki küresel finans sermayesi, Fed’in geçen günaçıklanan stratejisini sevinçle karşılıyor. Çünkü ellerindeki zehirli varlıklardan, tahvil alım programları sayesinde, kurtulacakları gibi 2014’e kadar sürecek yol haritası da belli oldu.