Şu 2012 yılı...

  • 1.01.2012 00:00

 Murathan Mungan bir şiirinde ‘Biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini’ der. Evet, değişimi takvimler belirlemiyor ama bugünleri anlatan tarihçiler bizim bu günlerimizi anlatırken söze ‘şu 2012 yılı’ diye başlayacaklar.

İnsanlık tarihinde böyle yıllar vardır. Bu yıllara denk gelen zamanlar, yılların birikimini ve bu birikimlerden doğan gerilimleri boşaltan deprem yıllarını ortaya çıkartır.

İşte tam da böyle bir yıla adım attık. Bu yılı nasıl yaşayacağız? Bunun için 2011’in sonuçlarına bakalım:

Kapitalizmin en büyük birlik projelerinden biri olan AB bu haliyle bitti. 2011’in en önemli sonuçlarından birisi buydu.  AB’nin karar alıcı organlarında ciddi revizyonların olacağı, başta para birliği olmak üzere, AB’nin çimentosunu oluşturan yapıların da değişim yılı olacak 2012... Böyle olunca, 2012’de euro-dolar paritesi, en dikkat çeken ekonomik verilerden birisi olmaya aday.  Paritenin 1 olması ya da yer değiştirmesi olasılığı da her zaman tartışılacak. Bu durum, Türkiye’nin de dâhil olduğu parasal anlaşmaların ve birliklerin oluşmasına öncülük edecek. Biz, 2012’in ilk aylarında hatta belki de 2012’nin bütününde kur endişesi yaşayacağız ama bu gerçekten artık gelip geçici bir endişe. Çünkü 2012 yılı, aynı zamanda, Euro ve dolara dayanan ve dinamiklerini 1944’teki Bretton-Woods Anlaşması’ndan alan, para sisteminin çözülmeye başladığı bir yıl da olacak.

Geride bıraktığımız yıl, ABD’nin yeni politik hattının daha kapsamlı bir anlatımla, yeni Anglosakson paradigmasının ortaya çıkamadığı bir yıldı. Çünkü Obama, ABD’de hala gerçek anlamıyla iktidar olamadı ve Britanya’da da Blair’in politik hattının hala etkisinin sürdüğünü söyleyebiliriz. Blair, yılın son günü, ‘Ortadoğu’da Arap ayaklanmaları giderek radikalleşiyor bir şey yapmalı,’ diyordu. Ancak, hem ABD’de hem de Britanya’da bu durumun 2012’de sürmeyeceğini, ABD’de, krizden çıkma emarelerinin güçlendiği oranda, Obama’nın etkinliğinin artacağını ve 2012 sonundaki seçimleri de yeniden kazanacağını düşüyorum. Böyle olunca, gelişmekte olan Asya ve Çin kalkınmasına eklemlenen bir Anglosakson paradigmasıyla 2012’de tanışmış olacağız. Bu anlayış, Avrupa’da Merkel ve Sarkozy gibilerden farklı olarak, AB’nin Türkiye’yi de içine alarak, Rusya ile komşu olmasını ve İran’daki yumuşak geçişi tercih ediyor. Aynı zamanda bu çizgi, tıpkı İran gibi, İsrail sorununu da, bu ülkeyi Türkiyeli bir AB’ye komşu yaparak çözmek isteyecektir.

Gelelim Ortadoğu ve Irak meselelerine; ABD’nin Irak’tan çekilmesi ve Arap Baharı tabii ki 2011’in en öne çıkan politik olayları. Ama ortada Irak ve Suriye gerçekleri var. Bizce iki ülkenin da anahtarı 2012’de Türkiye’de olacak. Ancak bunun için, Türkiye’nin yeni Anayasa sürecini hızla tamamlaması ve siyasi belirsizlikleri ortadan kaldırması lazım. Tam burada Kürt sorununun, bu barışçı geçişi istemeyen kesimlerin en önemli araçlarından birisi olacağını söylemeye gerek yok. Bu anlamda, Kürt sorunu bölgesel hatta küresel bir sorundur.

Mısır’da İhvan’ın iktidarı, hiç şüphesiz, yeni bir dönemi başlatacak ve İslam’ın etkinliğini ve meşruiyetini politik yönde yukarı çekecektir. Ancak bu gelişme de, Ortadoğu’dan başlayarak savaşa dayalı bir çözüm isteyen güçlerin oyun alanlarından birisi olacak.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums