Kartelci Fırıncılar Konseyi Diktatörlüğü

  • 18.12.2011 00:00

 1997 yılı; Rekabet Kurumu’nun rekabetin korunması hakkında kanunun çıkmasından üç yıl sonra işe başladığı tarih... Tam o sıralarda Türkiye’de yine ekmek fiyatları sorunu var. Fırıncılar ekmeğe zam yapmak istiyor ama kendi aralarında da bir türlü anlaşamıyorlar. Öte yandan ‘Halk Ekmek’ gibi gereksiz (!) belediye uygulamaları da ayrı bir baş ağrısı. Sonunda zamda büyük oranda kendi aralarında anlaşıyorlar, ekmeğin vatandaşın hayli canını sıkacak yeni fiyatını ‘konsey’(!) belirliyor. Ama tam burada başka bir sorun çıkıyor. Aralarında birkaç meslektaşları bu zammı uygulamak konusunda mızıkçılık ediyor. Tabii kızıyorlar bunlara ama çare yok. Her cemiyette, toplumda böyle hainler olabilir. Sorun tam çözümsüzlüğe giderken ve bu hainler hakkında daha kestirme ama maliyetli çözümler konuşulmaya başlanmışken Ankara’da bu ‘işlere’ bakan bir kurumun işe başladığını duyuyorlar ve içlerinden bir heyet oluşturup çiçeği burnunda Rekabet Kurumu’nun yolunu tutuyorlar.

Şikayetleri şu: ‘Efendim, biz fırıncılar olarak artan maliyetler falan... Sonuçta ekmeğe hep birlikte zam yapmaya ve her yerde şu kadar gram ekmeği şu kadar liradan satmaya karar verdik. Ama bu birlik ve bütünlüğümüzü bozan, dilimiz varmıyor ama maalesef oyunbozanlar (hainler) var aramızda...Devletimiz var olduğundan beri oyunbozanların, hainlerin hakkından gelmiştir. Bu kurumun da tüccarın, sanayicinin, ticaret erbabının birliği, dirliği ve düzeni için kurulduğunu duyduk. Şu içimizdeki hainleri tez elden sindirmeniz arzımızdır.’  

Evet, aynen böyle... Fırıncılar aralarında toplanıyor ve içlerinden bazıları zam yapmayıp rekabet etmek istediği için, bu rekabetçi fırıncı kardeşlerini, Rekabet Kurumu’na şikayete gidiyorlar. Yıl 1997. Bana bu hikayeyi Prof. Erol Katırcıoğlu anlattı. Erol Hoca yıllardır bu konularda kafa yorar ve yazar. Tabii Erol Hoca’nın bunu gülerek anlattığını tahmin edersiniz.

O zaman bu çok haklı(!) şikayet karşısında Rekabet Kurumu yetkilileri ne yaptı sır. Sanıyorum bu hayli önemli devlet sırlarından birisi olarak ileride meraklı tarihçileri ilgilendirecektir. Ama ‘kartelci fırıncılar konseyi’ meselesi hala ekonomimizin önemli bir sorunu ve aynı zamanda bu, ahlaki, kriminal toplumsal bir sorun da.

Bugün Rekabet Kurumu’nun ne denli önemli bir kurum olduğunu, Rekabet Kanunu’nun da, en az Medeni Kanun kadar hayatımızın içinde olması ve doğru, etkin uygulanması gereken bir kanun olduğunu da en çok bugünlerde anlıyoruz. Türkiye, Rekabet Kanunu’nu ancak 1994 yılında çıkarmış, üstelik Rekabet Kanunu çıktıktan ancak üç yıl sonra Rekabet Kurumu’nu kurabilmiş. Niye; çünkü Türkiye’de piyasa mekanizmasının doğru dürüst işlemesini isteyen, tüketicinin hakları ile kendi kârlılığını ilişkilendiren, insana değer vererek, doğayı koruyarak, arkadan dolanmadan, çalmadan-çırpmadan iş, üretim yapacak bir sanayiciyi o zamana kadar doğru dürüst ortaya çıkaramamışız da ondan. Yazımızın başlığı ‘Kartelci Fırıncılar Diktatörlüğü’ ama bu yalnız bir simgesel anlatım. Türkiye’de ekonomide birçok alanda bu ‘konseyler’ ekonomiyi de siyaseti de belirledi uzunca zamandır. Hatta siyaseti bunlar finanse ettiği için istediklerini yaptırdılar, istedikleri kanunları çıkarttırıp bir taşla iki kuş vurdular. Birinci kuş tabii ki yasa dışı kârlarını artıracakları ‘yasal’ düzenlemelerdi ikincisi ise siyaset kurumunu, bu kurumun kalbi olan yasama üzerinden itibarsızlaştırıp, bürokratik vesayetin devam etmesini sağlamak oldu. Böylece bürokrasinin sürekliliği sağlanırken siyasetin eli kolu kırılarak, koalisyonlar garabeti altında, istikrarsızlık sağlandı. Ama bu demokrasinin istikrarsızlığı idi. Yoksa oligarşik diktatörlüğün istikrarı ve devamı tabii ki vardı.

Eski Türkiye niye gidici

Bugün şu konuştuğumuz şike, rating operasyonlarını yapacak hukuksal dayanakları polise, savcılara verecek hukuk sistemimiz var. Ama bu sistemin doğru işlemesi için siyaset kurumunun polisin, savcıların arkasında olması gerekir. Zaten bu olduğu için bu operasyonlar yapılabildi ve sonuç alınmaya başlandı. Ama yeterli mi; tabii ki değil. Sovyetlerde insanlar 10 rubleye Moskova’dan Kiev’e uçuyorlardı ya da eğitim, sağlık, barınma sorunlarını kamu yoluyla hallediyorlardı ama bozulan muslukları, dökülen evleri için aylarca sıra bekliyorlardı. Çünkü muslukçuların demokrasisi yoktu ve Sovyetler bunun için yıkıldı. Ama Türkiye’de de sanayicilerin, fırıncıların demokrasisi (piyasası) olmadı, bunların diktatörlüğü (karteli) oldu. İşte bu yüzden ‘eski’ Türkiye de gidici...   

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums