Büyük reel krize (dönüşüme) hoş geldiniz!

  • 11.11.2011 00:00

 Bütün bu olan bitenden sonra şu Avrupa krizi haberleri, artık dünya basınında, Yunan krizi ya da borç krizi başlığı ile verilemiyor.

Kapitalizmin bu en büyük krizinin esasında reel bir kriz olduğunu ve bu krizin ekonomik olandan başlayarak siyasi bir dönüşümün yapıcısı olacağını hep söyledik. Karşımızda tek tek ülkelerle sınırlı olmayan küresel bir dönüşüm var. Avrupa’nın statükocu hükümetleri, krizi Avrupa’nın küçük ülkelerinin borç krizi olarak göstermeye çalıştılar.

Oysa buraya birdenbire gelmedik. Hadi, bu konuda şimdiye kadar yazılmış makaleleri, kitapları falan bir kenara koyun, varsayım olarak, ideolojik yaklaşım olarak niteleyin ama her gün güncellenen veriler, istatistikler var.

Aşağıda göreceğiz grafik, Eurosat’ın 2009 sonunda yayınladığı bir istatistikten alındı. Avrupa’nın ABD ile birlikte sabit sermaye yatırımlarındaki artış oranlarını bize veriyor. AB ülkelerinin, Euro’ya geçtiği 2000 yılı başından, krizin hemen öncesi olan 2007 yılına değin yatırımlarındaki artış oranlarına dikkat edin. Şu anda krizin tam göbeğinde olan üç ülkeye dikkat edelim. Yani İspanya, İtalya ve  Fransa’nın yatırım artışları hem AB ortalamasının hem de ABD’nin üzerinde.

 Burada iki önemli nokta var: Birincisi reel alandaki bu yatırım artışlarının finansmanı bize krizin bir borç krizi gibi gözükmesini sağlıyor. Yani bu üç ülkenin banka sistemi, çok yüksek borçlanma çevrimi oluşturarak bu yatırımları finanse etti. Şimdi bu borçlar ortada duruyor ve krizin zehirli kaymağını oluşturuyor.

 İkincisi bu üç ülke, bu yatırımları hangi alanlara ve hangi ölçeklerde yaptılar. Özellikle İtalya ve Fransa’da bu yatırım artışlarının geleneksel sektörlere dönük olduğunu, bu sektörlerde sabit sermayenin hızla artmasına karşın kar oranlarının da aynı hızla düştüğünü görüyoruz.

 İtalya ve Fransa’da hükümetlerin bir türlü yapmadıkları reformlar, özellikle İtalya’da kayıt dışının ‘eski’nin yeniden üretilmesine bağlı olarak artması, bugünkü krizin yolunu açtı.

 Sabit sermaye yatırımlarındaki artışa paralel olarak kar oranlarının düşmesi ve bunun da krizle son bulması kapitalizmin doğası gereğidir.

Özellikle ABD’de 1940’dan bu yana kar oranları ve sabit sermaye artışı grafiklerine baktığımızda bunu net olarak görürüz.

Ancak ABD ve Japonya gibi ekonomiler, düşen kar oranlarına bağlı olarak bir müddet sonra sermaye yatırımlarını yeni teknolojilere yönlendirmeyi başarmış ve kar oranlarındaki düşüşü böyle telafi etmişlerdir (Teknoloji rantı ve finans kapital getirisi).  Sermayenin bileşimindeki emekgücünün düşerek sabit sermayenin artması ve bunun sonucunda kar oranlarının düşerek krizin kronikleşmesi sistemi sona   götürebilir.

Ancak özellikle ABD bu kaçınılmaz sonu çok hızlı teknolojik yenilikler yaparak geciktirmiş ya da aşmıştır. Yani ABD ekonomisi çok hızlı bir yenilenme dinamiği sağlayarak kar oranlarının düşüşünü kronik olmaktan çıkarmıştır. Japon ekonomisi ise daralmayı göze alarak, eski sektörlere yatırım yapmamış burayı finanse etmemiştir. Japonya, AB gibi bir krize girmemiş ama yıllardır durgunlukla bu yüzden mücadele etmiştir. Ancak ihtiyar Avrupa, ABD’nin ve Japonya’nın bu tarihsel becerisini gösteremedi.

Dosya:http://91.93.103.35/icerik/111110-115520-cemilgrafik.jpg

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir önceki Avrupa krizinin çocukları

Avrupa’da 1864-74 arasındaki daralma, 20. yüzyılın başına değin süren krize, kargaşaya ve dünya savaşına yol açmıştı. O zaman Avrupa’nın karşısında krizi aşacak tek bir yol vardı; savaş. Çünkü savaş, aynı zamanda, o zamanın ‘yeni’ sektörlerini ve teknolojilerini ortaya çıkaracak, yeni üretim araçlarını ve tekniklerini geliştirecek yegâne yoldu. Ancak savaş, aynı zamanda, imparatorlukların yerine geçen, ulus-devletlerin, onların kahrolası modernitesinin de inşası ve pazarları yeniden paylaşımı için de gerekliydi.

Böylece savaş, bir önceki büyük Avrupa krizinde, hem askeri bürokratik sınıfı ortaya çıkarıp onun iktidarını pekiştirdi hem de krizi aşıp paylaşımı sağladı.

Türkiye’de bürokratik sınıfın ve ‘modern’ kesimlerin o çok övündüğü modernleşme ve ‘muasır medeniyet seviyesi' hedefi, bir önceki büyük Avrupa krizinin doğurduğu savaşa dayalı düşmanlaştırma, bölme, ötekileştirme sacayağından oluşan ulus-devlet ideolojisinden başka bir şey değildir. Bugün savaş, bu krizi hem uzatır hem de tahmin edemeyeceğimiz derecede derinleştirir. Bu açıdan, şu sıralar İran’a yönelik tehdit ile doruğa çıkan topyekûn savaş senaryoları kapitalizmin çöküşüne yol açabilir ve bu yüzden de uzak ihtimaldir.     

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums