Türkiye yüksek faizle sorunlarını çözemez!

  • 28.10.2011 00:00

Biliyorsunuz, Merkez Bankası, 2010 yılının Kasım ayından itibaren, para politikası çerçevesinde iddialı sayılabilecek bir değişikliğe gitmişti.

Doğrusu, Merkez Bankası’nın Erdem Başçı ile birlikte gelen bu ‘iddialı’ değişikliğini ben kalıcı ve güçlü bir adım olarak değerlendirmiştim. Çünkü bu adım aynı zamanda, seçim sonuçlarıyla birlikte gelen yeni siyasi iklime uyuyordu. Bu siyasi iklim, Türkiye’de yeni Anayasa vurgusu ile somutlanan güçlü bir demokratikleşme iradesine, krizin ivmesiyle tutucu merkez Avrupa’nın çözülmesine ve Ortadoğu’da Arap Baharı’na dayanıyordu.

Başbakan Erdoğan’ın defalarca vurguladığı ‘sıfır faiz’ meselesi aslında, Türkiye’yi yıllardır boğazından tutan yüksek faiz ve kısa vadeli sermaye girişlerine dayalı büyüme ve finansmana, üretimsizliğe, teknoloji fakiri olmaya bir tepkiydi. Bu tepkinin, seçimlerden hemen sonra, bütünlüklü bir sanayi ve büyüme politikasına bağlı olarak, bunu destekleyen para ve maliye politikası çerçevesine dönüşmesini beklemek de hepimizin hakkıydı. Zaten Sanayi Bakanlığı’nın daha geçen yıl temellerini attığı ‘Sanayi Stratejisi’ bu yönde güçlü bir adım gibi gözüküyordu.

Ancak, tıpkı siyasi tarafta olduğu gibi ekonomide de, hiç beklenmeyen gelişmeler olmaya başladı. (Bu gelişmelerin nedenlerini umarım tarihe bırakmadan bu sıcak günlerde yorumlama fırsatımız olur) Giderek derinleşen ve siyasi bir krize dönüşmeye yüz tutan Avrupa krizinin Türkiye’yi hızla saracağı endişesi ekonomi yönetimine hâkim olmaya başladı. Bu endişenin OVP’ ye yansıdığını gördük.

İşte tam burada nihai amaçlar, kurumların geçici hedeflerinin altında kalmaya başladı. Örneğin bütçenin performansı nihai bir hedefmiş gibi algılanmaya başlandı. Aynı şekilde, fiyat istikrarının tek ölçüsü olarak enflasyon hedefinin tutturulması da ‘başarı’ olarak yeniden anlatılır oldu.

Oysa bu dönemde, gerçek başarı, Türkiye’nin bu krizi fırsata çevirmesi ve bu yönde küresel rekabeti öne çıkartacak, ihracata, yeni teknolojilere dayalı bir büyüme yoluna girmesidir. Ancak bu yola, bu ortodoks politikalarla giremeyiz. Böyle ancak günü kazasız-belasız atlatırız.

Erdem Başçı, Merkez Bankası’nın bu kriz döneminde aktif-günlük politika geliştirmesi bakımından en güçlü merkez bankalarından birisi olduğunu söyledi. Bu doğru, gerçekten böyle, ama bu gücün, başta işsizlik olmak üzere cari açık gibi çok önemli ve yapısal ekonomik sorunların çözümü doğrultusunda kullanılması gerekir.

Fiyat istikrarını ekonominin tek amacı ya da sağlıklı bir büyümenin başlangıcı gören bir yaklaşımın, zaten bu küresel kriz şartlarında, elinde yüksek faiz silahından başka bir şey kalmaz. Bence Merkez Bankası, bu dönemde enflasyondan, sigaradaki maktu vergilere itiraz edecek kadar korkmasın.

Dosya:http://91.93.103.35/icerik/111028-011519-cemil1.jpg

 

Sigara kaçakçılığı gerçeği

İşte tam burada da sigara meselesinin öyle vergi artışı-indirimi gibi basit bir mesele olmadığını söylemek gerek. Şu kapalı alanlarda sigara içilmesi yasağı, yalnızca bir sağlık sorunu değildir. Bu mesele, Türkiye için bir demokratikleşme sorunudur. Çünkü sigara tekelleri, Türkiye’yi, geçmişte olduğu gibi, bugün de, ‘satın alınabilecek’ bir pazar olarak görüyor. Sigara endüstrisi artık, kriminal bir sektör olarak, demokrasinin olmadığı, piyasa mekanizmasının, tekellerin ve yağmacı devletin elinde olduğu azgelişmiş ülkelerde kendine yer bulmaya çalışıyor. Türkiye burada da bir sınav veriyor. Hükümetin bu yöndeki kararlı adımlarına CHP önce direndi. Ama burada da bir mutabakata gidiyoruz. Mesela CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, yazdığım bir yazı ile ilgili olarak aradı ve sigara ile mücadele konusunda, Ulusal Tütün Kontrol Programını sonuna kadar destekleyeceğini belirtti.

Bunlar önemli gelişmeler ancak, tablomuzda da gördüğünüz gibi, Türkiye, sigara fiyatında ve sigara vergilerinde Avrupa’nın çok gerisinde. Sigara tekelleri, vergi artarsa kaçakçılık artar diye propaganda yapıyor; aslında sigara kaçakçılığının arkasında bu tekeller var. Kuzey Avrupa’da sigara fiyatları güneyin iki katı ama kaçakçılık güneyde fazla. Amerika’da ve İngiltere’de sigara tekellerinin haklarında açılmış onlarca kaçakçılık davası var. Türkiye sigaradan daha faza vergi almalı. Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) sigaradaki vergi artışının 300 bin kişinin ölümünü engelleyecek bir uygulama olduğunun altını çizerek, vergi artışının geri alınmasına karşı çıktı. Sigaradaki vergi artışı enflasyona yol açmaz; insanlara sigarayı bıraktırır ve bütçede sosyal harcamalara yer açar.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums