Türkiye’nin ‘Orta Vadede’ çözümü daha özgün olmalı

  • 14.10.2011 00:00

 Ekonominin yalnız ekonomi olmadığını en çok bugünlerde anlıyoruz galiba. Krizi çözmek ya da en az hasarla atlatmak için atılan her adım, başka bir yüzüyle, politik bir duruşu, amacı içeriyor. AB’nin krizden, siyasi ve mali birlikle mi, yoksa kemer sıkma politikaları ile mi çıkacağı tartışması özünde ekonomik değil, politik bir tartışma. Anglosakson dünyası, kapitalizmin içinde bulunduğu krizin, hâlâ neoliberal iktisadın çürümüş tahtaya dönüşen zemininde çözüleceğini sanıyor. Bütün iktisadi ve politik denklemler, ulusal ekonomiler üzerinden kuruluyor ve denk-lemlerin krizde artan bilinmeyenleri, çözümsüzlüğü çoğaltan yeni çözümsüz denklemler üreterek hepimizi kaosla örülü bir çıkmaza doğru sürüklüyor.

Dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Programı açıklarken önümde IMF’nin, Eylül ayında yayınladığı ve ‘yavaşlayan büyüme, yükselen riskler’ adını verdiği son raporu da vardı. Sayın Babacan’ın küresel ekonomi çözümlemeleri ile IMF’nin yükselen risk öngörüleri oldukça çakışıyordu.

Bu da normal; veriler ortada. Ancak oldukça iç karartıcı veriler IMF’yi, bir zamanlar ‘az gelişmiş’ ülkelere önerdiği çözüme doğru itiyor. Tabii ki raporda IMF, dünya için böyle bir reçete önermiyor ama önümüzdeki yıllar için öyle tahminlerde bulunuyor ki, söylemek istediğini ya da dilinin altındaki baklayı (çözümü) anlıyorsunuz. IMF, yavaşlayan büyüme, yükselen riskler raporunda, 2012’den başlamak üzere, (raporun adı çok şeyi anlatıyor zaten) özellikle gelişmekte olan ülkelerde ciddi büyüme düşüşleri olacağını öngörüyor. Daha önce yayınladığı, 2010-Ekim ve 2011-Nisan raporlarına göre büyüme tahminlerini düşürüyor. Hadi 2010-Ekim’i geçin ama 2011-Nisan’dan Eylül’e ne değişti de büyüme tahminleri çakıldı. Bu sorunun yanıtı yok ancak, IMF’nin bunu yapmakla neyi anlattığının yanıtı var: IMF, çiçeği burnunda Nobelli iktisatçılar gibi, ‘rasyonel beklentiler teorisine’ adeta iman ediyor. Ve bu iman gereği, ne kadar düşük büyüme ilan ederse, başta hükümetler olmak üzere, bütün küresel ekonomi oyuncularının buna uygun davranacağını ve büyümeyi düşürecek hamleler yapacaklarını hesap ediyor. Örneğin Türkiye için IMF’nin 2012 öngörüsü 2.2, yok artık demeyin, böyle!

Dosya:http://91.93.103.35/icerik/111013-110632-a2.jpg

IMF, gelişmekte olan ülkelerin büyümesini özellikle düşük tahmin ediyor.

IMF: Türkiye güzel hayal bile görmesin! 

Çok ilginç, 2009 yılına gidelim, yine Ekim ayının başı, İstanbul’da Dünya Bankası ve IMF’nin yıllık toplantıları yapılıyor. Hak-İş’in düzenlediği ‘Emek Yönünden Küreselleşen Ekonomi ile IMF ve Dünya Bankası Politikalarının Değerlendirilmesi Sempozyumu’nda tesadüfen IMF temsilcisi J. Decressin ile aynı oturumdayız. O yıl biz, Doç. Dündar Demiröz’le yaptığımız bir çalışmada, Türkiye’nin 2010 büyümesini yüzde 8’in üzerinde bulmuştuk. Ben bunu söyleyince IMF temsilcisi, ‘bu çok güzel bir hayal ama Türkiye bu hayali görmesin bile’ demişti. Çünkü IMF, o yıl Türkiye’nin 2010 büyümesini 3.4 olarak tahmin ediyordu. Ama bizim OVP’nin de tahmini 3.5’ti. Sonra bu 6.8’e revize edildi. Burada ne kadar haklı çıktık meselesini anlatmaya çalışmıyorum.

Anlatmak istediğim şu: IMF ve benzerleri hâlâ eski ezberlerle bu krizin savuşturulacağını sanıyor. Bunun için de içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu ve ‘gelişmekte olan pazar’ adını verdikleri ekonomilerin yüksek hızla, onların denetiminden bağımsız büyümesini istemiyorlar. Krizden yine ‘azgelişmişlerin’ küçülmesi ve denetimi ile çıkılacağı beklentisini de hızla yayıyorlar. Doğrusu ben bu ‘beklentiden’ bizim ekonomi yönetiminin de etkilendiğini düşüyorum. Sayın Babacan, OVP’yi açıklamaya tasarruf yetersizliğinden şikâyet ederek başladı; artan yatırımlara karşın eksilen tasarrufların krize yol açacağı çok eski bir Keynes masalıdır. Küresel yatırımları çekecek demokrasiyi ve yatırım ortamını sağlarsanız bu şikayetinizi büyümenizi düşürmeden bertaraf edersiniz. Ekonomi yönetimi, ÖTV zamlarını OVP açıklaması ile aynı güne getirerek, ‘biz bu dönemde ayağımızı yorgana göre uzatacağız, herkes bunu yapsın’ mesajı verdi; yani sıkı maliye politikası beklentisi yarattı. Bütçede savurganlığı önlemeye, denetime ve istikrara evet ama yatırımlara frene hayır. Hükümet, IMF raporlarından daha çok, Türkiye’nin dinamiklerine ve geometrik hızla gelişen sanayisine dönük özgün programlarla ekonomiyi yönetmeyi denemeli. Çünkü yeni Anayasa’yı yapacak bir siyasi iradeye ve demokratik reformlara, yüksek büyümeyi ve istihdamı öne çıkartacak yeni bir büyüme stratejisi eşlik edebilir ancak.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums