Bu sefer krizin çözümü savaş olmayacak!

  • 10.08.2011 00:00

Dün Dışişleri Bakanı Davutoğlu Esad’la görüşürken, Suriye ordusu, Türkiye sınırına yakın bir yerlerde operasyona devam ediyordu. Aynı saatlerde küresel krizin yeni ‘dip’ arayışları da  Davutoğlu-Esad görüşmesini gölgeliyordu.

Suriye şu sıralar kriz konjonktürüne bağlı olarak, kendisine müdahale edilemeyeceğini, eğer edilirse, İran ve İsrail faktörlerinin devreye girmesiyle, ABD’nin baş edemeyeceği yeni bir Ortadoğu savaşı çıkacağını hesap ediyor. Bunun için dün Esad, yalnızca Davutoğlu’nu dinlemekle yetindi. ‘Bu kriz ancak savaşla çözülür, çünkü bu, en az 1929 krizi kadar büyük bir kriz’ diyenlerin aklına Suriye kaynaklı bir savaş gelmiyor değil, ama hem içinde yaşadığımız kriz hem de konjonktür çok farklı.  

Bu kriz, kapitalizm tarihindeki en önemli dönüşümlerden birini gerçekleştirecek kadar derin. Bu anlamda yaşadığımız dönüşüm, ne 20. yüzyılın başındaki ulus-devletleri oluşturan savaşlara ne de 1929 büyük krizinin İkinci Dünya Savaşı’yla sonuçlanan paylaşımına ve yeniden yapılanmasına denk geliyor. Her iki büyük dünya savaşı aslında birbirini tamamlayan paylaşım savaşlarıydı. Ancak bu savaşlar, bugünkü krizi oluşturan kapitalizmin dinamiklerini ortaya çıkardılar. Özellikle, ikinci savaş, bugün krizin kaynağı olan ABD’nin hegemonyasına dayalı sistemi oluşturdu.

Madeleine Albright, ABD Dışişleri Bakanıyken, ‘Güç kullanmak zorundayız, çünkü biz Amerikayız’ diyordu. Yani ABD, uluslararası hukuku çiğneyerek sistemin bekası için savaş çıkartabilir bu da meşrudur anlamına gelen bu anlayışı, ABD yıllardır sürdürdü. Bu anlayış, sürekli savaş halini anlatır aynı zamanda. Bu sürekli savaş hali, bugünkü krizi oluşturan ekonomik sistemin en önemli dinamiği olarak var oldu.

İkinci savaştan sonraki ABD egemenliği, savaş olgusunu, hâkim ulus-devletlerin çatışması olmaktan çıkartarak,  küresel ve sürekli bir şiddet hâkimiyetine dönüştürmüştür. Bir müddet sonra dünya sistemi, refah devletinden (welfare state) savaş devletine (warfare state) geçmiştir. Bu şu anlama geliyor; ulus-devletler, ABD egemenliğinde, insan haklarını, hatta mülkiyet haklarını ihlal eden ve şiddetle, terör yaratarak egemenliklerini sürdüren bir aşamaya geçmişlerdir. Bu geçişin tarihi, 1970’lerin başıdır.

Grafikte bu trendi görüyorsunuz. Bugünkü krizin siyasi kaynağı olan toplumsal kargaşa ve savaşlar, doksanlı yıllara kadar sürekli artmış ve sistem kendisini savaşa dayalı olarak üretmiştir. Ancak doksanlı yıllardan itibaren Latin Amerika’dan başlamak üzere savaşların azaldığını görüyoruz. Savaşların azalmasına karşın sistem, düşen kar oranlarını finansal yapıyı ‘şişirerek’ telafi etmiş ve bizi krize götüren 600 trilyonluk balon yaratılmıştır.

KRİZ YALNIZCA ‘ESKİ’ SEKTÖRLERDE VE FİNANSAL YAPIDA

Bugün yaşamakta olduğumuz büyük dönüşüm, aslında geride kalan ve savaşa dayalı sektörlerle bu sektörleri besleyen finansal yapıya kriz olarak yansıyor. Mesela marka ve teknolojiyi öne çıkaran bilişim devleri, ürün üstüne ürün çıkartıyor ve yok satıyor. İletişim teknolojileri, fizik, nükleer fizik, gen teknolojileri, tıp ve ileri bilgi işlem teknolojilerinde, bunların ürüne dönüştürülmesinde niye kriz yok... Kriz, silah sanayilerini oluşturan, sanayi kapitalizminden kalma sektörlerde ve onları besleyen finansal sistemde... Ama bu sorunlu yapıyı, 20. yüzyılın başından beri sürükleyen gelişmiş ulus-devletler de bugün çok ciddi siyasi kriz içindeler. Suriye’yi ve İsrail’i yaratan da onlardır ama şimdi hem Suriye’den hem de İsrail’den kurtulmak o kadar kolay değil. Suriye’deki iç savaşa varan siyasi krizi, siz bugün Yunanistan’ın ve Akdeniz Avrupası’nın ekonomik krizinden ayrı tutamazsınız.

Bu açıdan savaş, tam da bu krizi ve onun siyasi yapılarını üreten bir dinamiktir. Savaşa dayalı Askeri Keynescilik, 1929 krizindeki ‘talep yetersizliğini’ aşmıştır ama bugün krizi oluşturan dinamik, savaşı oluşturan bütün ekonomik ve siyasi yapıların yerinde durmalarında ısrar ediyor. Bu açıdan bugün savaş çözüm değil tam aksine krizi derinleştirecek bir yöntemdir. Çünkü bu kriz, ne bir teknoloji tıkanıklığı ne de talep yetersizliği krizidir.

İşte bundan dolayı, Suriye’deki BAAS rejimi belki Esad’a rağmen savaş tercihi yapacak. Siz Esad’a savaş kartını göstererek ona geri adım attıramazsınız; ona demokrasi kartını göstermek gerek. Türkiye de bunu yapıyor. Esad’ı kendi halkı kafese koyacaktır!    

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums