Devlet-kalkınma-demokrasi üçgeninde seçim vaatleri

  • 17.04.2011 00:00

Artık o eski seçim vaatleri yok. Süleyman Demirel’in 1991 seçimlerinde “kim ne veriyorsa beş fazlasını vereceğim” sözü seçim vaatlerinin şahikası olarak tarihe geçti ama Demirel o seçimlerde seçmenden, ekonomiyi düze çıkarmak için 500 gün avans istemiş, emeklilik yaşını düşürme sözü vermiş, enflasyonun düşeceğini iddia etmiş ve yüzde 27 ile iktidara gelmişti. Ancak bu müthiş vaadlerini Özal’ın vefatı nedeniyle yerine getiremedi ve Çankaya’ya çıkmak zorunda (!) kaldı. Ama Demirel’in keşfettiği Tansu Çiller de herkese bir araba ve bir ev vaadiyle tarihe geçerken, bu tarihsel vaadini her mahallede yüz trilyoner, her köylüye bir traktör gibi görece daha ‘gerçekçi’ vaatlerle de tamamlamıştı. Ama bu ekonomik vaadleri aşan ve atlamamamız gereken bir siyasi vaat var. Mesut Yılmaz, 1999 seçimlerinde “Susurluk’u çözeceğiz” deyiverdi. Bence Mesut Yılmaz’ın Susurluk’u çözeceğim demesi demokrasi tarihimizdeki en büyük siyasi vaatlerden birisidir.

Aslında gerçekçi seçim vaatlerini, belki ilk defa, DP’nin 50’li yıllardaki atağında görürüz. Daha sonra Turgut Özal’ın ünlü ‘83 ruhu’ DP’nin 50’li yıllardaki çıkışını yakalar. Bu anlamda Menderes DP’si ile Özal ANAP’ı arasında önemli bir paralellik vardır. Buraya geleceğiz ama tam burada Ecevit’in “köy-kent” projesi ve Erbakan’ın “ağır sanayi” hamlesi gibi bireysel zenginleşmeyi değil de topluca kalkınmayı öne çıkaran ve seksenli-doksanlı yıllardaki vaatlere göre, hayli idealist sayılabilecek vaatleri hatırlamamız gerekir.

Aslında seçim vaatleri bize Türkiye’de demokrasinin ve ekonominin o günkü halini de vermektedir. Mesela Demirel’in ve öğrencisi Çiller’in seçmeni yok sayan ve “ne söylersem yer bunlar” anlayışı çürümüş, seçimi ancak bir formalite sayan, bireyi hiçleştirirken devleti yücelten çok ilkel faşist bir propaganda anlayışıdır. Bu anlayışı şöyle özetleyebiliriz: “Kitleler seni ulaşılmaz, muktedir ve her şeyi yapabilecek ceberut-baba devletin bir parçası olarak görür dolayısıyla ne söylersen inanacaklardır. Onlara inanmayacağın şeyleri de söyle buna ilk önce onlar inanır sonra seni de inandırırlar.” Bu propaganda yönteminin babası tabi ki Hitler’in iktidarı sürdürmesinde büyük pay sahibi olan Goebbels’dir. Ama bu anlayış, aynı zamanda, iktidara gelenin, yaptıklarından ve yapmadıklarından hesap vermemesi üzerine oturur. Yani seçmen sizin vaatlerinize kanar, sizi iktidara getirir ama siz vaatleri yerine getirmezseniz bunun hesabını vermezsiniz. Demokrasinin kurumsallaşmadığı, iktidarla seçmen arasında bir hesap alıp verme diyalektiğinin gelişmediği toplumlarda seçim vaatleri tabii ki Demirelvari bir “hoşlukta” karşımıza gelir.

1950’li seçimlerinde ve DP’yi sonra yeniden iktidara getiren bütün seçim kampanyalarında DP, doğrudan seçmeni birinci tekil şahıs olarak görmüş ve ekonomiden, siyasi katılıma kadar tüm sorunlarda ‘vatandaşın’ sorununu öne çıkarmıştır. Yine DP, vatandaşı öne çıkaran bir kalkınmacı anlayışı, CHP’nin aksine, öne çıkartır. Fotoğraflardaki DP afişleri, 1957 seçimlerine ait ama bu anlayış bütün DP dönemlerine hâkim olan anlayıştır. Tam burada Turgut Özal’ın ‘83 ruhuna’ geçmek gerek. Turgut Özal’ın anlayışı, üstü örtülü bir şekilde, devleti arkaya iter. Yani dün Başbakan Erdoğan’ın vurguladığı devleti değil, insanı öne çıkartan siyasetin Özal’la utangaçça başladığını görürüz. Ama bu anlayış, dönem gereği, öne çıkmaz. Mesela Özal’ı iktidara getiren en önemli çıkışlar, orta direği güçlendirmek, işsizliği önlemek, bürokrasiyi ve devleti gereksiz alanlardan çekmek gibi basit ama DP anlayışını devam ettiren vurgulardır.

 

Devlet merkezli kalkınmadan vatandaş merkezli kalkınmaya geçiş

Bu anlamda dün Başbakan’ın açıkladığı AK Parti seçim beyannamesi vatandaş merkezli bir kalkınmayı öne çıkarması bakımından DP ve ANAP etkileri taşıyor ama bunlardan da çok ciddi bir kopuş gerçekleştirerek ilk defa ekonomiyi birey (yurttaş) merkezli bir alan olarak görüyor. İlk önce beyannamedeki ekonomik hedeflerin işsizlikten, büyümeye kadar gerçekleşebilir hedefler olduğunu söyleyelim. Ama burada, hedeflerden çok daha önemli olan, temel ekonomik sorunların çözümü için ana reform alanlarının seçilmiş olmasıdır. Örneğin beyanname, çok ciddi bir eğitim reformunu öne çıkartıyor ve meslek liselerini hem nitelik hem de nicelik olarak reformun merkezi yapıyor. Yine meslek danışmanlığı müessesesi en az Aile Sosyal Destek Programı kadar önemli bir tasarı. Bunun dışında, Ar-Ge ve Sanayi Stratejisinin ileri teknoloji odaklı oluşturulması, doğuda GAP’ın endüstriyel tarımı öne çıkartacak şekilde tamamlanması ve sulanabilir alanların 8.5 milyon hektara çıkarılmasının hedeflenmesi ancak ve ancak sivil ve demokratik bir Anayasa’nın marifeti ve istikranın demokrasi ile sağlanması yoluyla varılacak menziller. Çünkü bunları ancak Doğrudan Yabancı Yatırımları çekerek yapabilirsiniz; bu da demokrasi ile olur.

Türkiye’nin Avrasya’nın teknoloji üssü olması hedefi önemli. Ama AB’nin demokratik bir üyesi olması hedefi de en az bu kadar önemli. Bu vurgunun daha güçlü olması gerekirdi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (4)

  • Mehemmed zaza
    Mehemmed zaza
    9.12.2012 06:49

    Sayin Altan ask olsun! Yani erdogan bunlari bilmiyor mu saniyorsun? Benden senden iyi bilir.onun yazdigi uludere,pozanti,suriye olaylari nin yapilis ve savunma tarzi yukarida yazdiklarindan farkli degil ki.arada tek fark var o da simdi yasayan insanlarin önemli bir kismi padisahin yalanlarina kanmiyor.iste ben buradan haykiriyorum bu padisah islam dusmani Bir kapitalisttir.

  • Ad Soyad Giriniz...
    Ad Soyad Giriniz...
    9.12.2012 09:48

    Sayin Altan ask olsun! Yani erdogan bunlari bilmiyor mu saniyorsun? Benden senden iyi bilir.onun yazdigi uludere,pozanti,suriye olaylari nin yapilis ve savunma tarzi yukarida yazdiklarindan farkli degil ki.arada

  • Ecdatlı
    Ecdatlı
    9.12.2012 21:22

    Ahmet abi, Ecdadına ne kadar güzel sahip çıkıyorsun !vay bizim gibi ecdadsızlara.. Kemalistler şöyle yaptı ,muhafazakarlar böyle yapıyor. Senin ne yaptığını anlamadık.? hangi Ecdatdansın?

  • ahmet
    ahmet
    10.12.2012 10:57

    altana bakarsan osmanlı 700 sene birbirini kırmaktan başka iş yapmamış, bu yazılanları yapan hangi devlet 700 sene yaşayabilmiş. laafff

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums