Sende katılmalısın yaşamı savunmaya

  • 30.09.2016 00:00

 Cumartesi Anneleri olarak bilinen, çocukları ya da yakınları kaybedilen insanların bir tür pasif direniş olarak sürdürdükleri eylem tam 600 haftadır yaklaşık on bir buçuk yıldır devam etmektedir.

Ülke tarihine bakıldığında yaşam hakkı ihlallerinin türlü türlü örneklerine rastlarız. Gözaltında kaybetmekten, işkencede öldürmekten, faili meçhul cinayetten, asit kuyularına atılmaktan, sağ yakalayıp yargısız infaz etmeye kadar birçok yaşam hakkına devletin kasti davranışlarına tanık olmak mümkündür.

Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gerekse, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurulara ve sonuçlarına bakıldığında devlet yüzlerce davada yaşam hakkını ihlalden mahkum edilmiştir.

Bir ülkede demokrasinin olup olmadığının temel kriterlerinden birisi bireyin özgürlüğü ve yaşam hakkının güvencede olup olmadığıdır. Yaşam hakkı insan haklarında birincil olanıdır. Diğer haklar türev olarak ikincil haklardır. Çünkü diğer hakların kullanımı ve varlığı bu hakkın varlığına bağlıdır.

Devlet insanın yaşam hakkını korumak, güvencelere almak zorundadır. Bu anlamda hem negatif hem de pozitif yükümlülükleri vardır. Bu anlamda insanın hem kamusal güçler tarafından öldürülmeme hem de insan yaşamına dönük tehlike ve risklere karşı kamusal güçlerce yaşamın korunması ve güvenceye alınması gerekmektedir. Yaşam hakkı evrensel bir hak olarak bir yanıyla öldürülmeme hakkıdır.

Devlet trafik kurallarını düzenlerken örneğin bir kavşakta itfaiye aracı, polis aracı ve ambulansın geçiş üstünlüğünü ambulansa vermiştir. Çünkü insanın yaşam hakkı birincildir. Ancak trafik kurallarında insan yaşamına öncelik veren devlet, güvenlik uygulamalarında insanın yaşam hakkını fazlasıyla ihlal edebilmektedir.

1980 yılından bu yana işkencede öldürmelerden, gözaltında kayıplara, yargısız infazlara kadar yüzlerce örnek yaşanmıştır. En çok darbe ve OHAL dönemlerinde yaşam hakkı ihlalleri gerçekleşmiştir.

Yaşam hakkı ihlalinin bir başka boyutu ise ülkede süren ilan edilmemiş savaş nedeniyledir. 40 yıldan fazladır Kürt sorunundan kaynaklı çatışmalı süreç birçok asker, polis, gerilla ve sivil insanın can kaybını getirmiştir.

Bu anlamda devletin yaşama hakkının korunması yükümlülüğünün gereği olarak çatışmalı süreci barışçı bir yol ile çözüme kavuşturması gerekmektedir. Ancak devlet barışçı müzakereye dayalı yol ve yöntemler yerine güvenlikçi politikalarla sonuç almayı defalarca denemekte ancak sonuç alamamaktadır.

İşte bu çatışmalı sürecin devam ettiği bir dönemde Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi ''Barış içinde yaşama hakkı'' kampanyası başlatarak ilan edilmemiş savaşın sonuçlarının kanıksandığı, insan ölümlerinin artık doğallaştığı bir zamanda yaşam hakkına dikkat çekmek istedi.

Zamanlaması doğru bir kampanya ne yazık ki medyada hak ettiği yeri alamadı. Çünkü medya iktidarın savaş tamtamlarını çalmakla meşgul. Kraldan daha çok kralcı bir ruh hali ile hareket etmektedir. Bir dönem ölen asker ve polislerin yaşam öykülerini dramatize ederek haber yapmayı tercih etmişlerdi. Şimdilerde ise neredeyse öldürülen asker, polis, korucu, sivil insanların haberlerini görmezden gelmeye başladılar. Tabi ki bu iktidarın savaş politikalarına karşı toplumsal bir tepkinin oluşmasını önlemek için yapılmaktadır.

Medyanın görmek istemese de YSP'nin başlattığı bu kampanya öneminden kaybetmemektedir. Çünkü YSP'nin başlattığı imza kampanyasında ki çağrı hepimiz için önemlidir.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisinin çağrısı şöyledir. ''Demokratik, adil ve huzurlu bir ülkede yaşamak istiyorum. Ülkemizde ve bölgemizde bir süredir yaşadığımız savaş ortamı ve artarak devam eden şiddet nedeniyle bu isteğe güç verecek olan bir arada yaşama imkanımız ve umudumuz bugün ağır tehdit altında. Her ölüm duygusal kırılmayı büyütmekte, bizleri birbirimizden uzaklaştırmaktadır.

Geleceğe olan inancımızı tahrip eden bu duruma teslim olmak istemiyorum. Ölümlerin olağanlaşmasına izin vermiyorum. Ortak çabayla yaşamayı ve yaşatmayı mümkün kılan şartları yaratmak ve bu olumsuz gelişmeyi durdurmak istiyorum.

Konuşarak çözemeyeceğimiz bir sorunumuz olmamalı. Bütün temel sorunlarımızın demokratik ve katılımcı bir diyalog ve müzakere içinde ele alınmasını istiyorum.

“Barış içinde yaşam hakkıma sahip çıkmak” için, iktidarı, muhalefet partilerini, sivil kurumları ve bütün yurttaşları diyalog, barış ve kardeşlik diline ve davranışına sahip çıkmaya, güven ve huzur veren bir ülke ortamının yaratılmasına katkıda bulunmaya davet ediyorum.”

Sende katılmalısın yaşamı savunmaya diyerek yazıyı noktalarken kampanyaya en azından bir imza ile katılmanızı istersem çok şey istemiş olur muyum? İmza için  http://barisicindeyasamhakki.net/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums