- 18.06.2016 00:00
Eğitim sistemi ve onun önemli bir parçası olarak orta öğretimin sorunlarını bir köşe yazısının sınırları içerisinde bütünüyle ortaya koymak mümkün değil. Liselerdeki ‘isyan’ hiç değilse bu sorunların gereğince tartışılmasına vesile olsa… Ne var ki mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ‘tahrik’ olarak damgalandıktan sonra konunun ‘gereğince’ ciddi ve köklü bir reform gerektiren çözüm perspektifleriyle birlikte tartışılmasını beklemek ‘imkansız’ hale geldi diyebiliriz. Çünkü bu sorunların müsebbibi AKP ve AKP’ye ‘yanlış yaptık’ filan dedirtmek deveye hendek atlatmaktan daha zor bir iş.
Erdoğan, ‘liselerde tahrik var’ dediği açıklamasında devamla ‘Türkiye’nin yeni Gezi’lere, yeni paralellere değil, büyümeye, kalkınmaya ihtiyacı var’ demişti. Büyüme, kalkınma eğer toplumsal refah düzeyinin artması anlamına geliyorsa kimsenin itirazı olmaz herhalde. Hele ki ekonomide kriz grafiğinin tırmanışta olduğu dikkate alınacak olursa. Ne var ki liseli gençlerin dile getirdiği mesele ‘ekonomi’, ‘büyüme’ ya da ‘kalkınma’ değil.
Bu açıdan baktığımızda ‘Gezi, paralel, tahrik’ sözcüklerinin aynı cümle içerisinde kullanıldığı bu açıklama ancak ve sadece dikkatleri dağıtmak amaçlı bir algı çarpıtmasından başka bir anlam ve değer ifade etmiyor.
Çünkü liseli gençler kendilerine ‘Osmanlı’yı rol-model olarak dayatan, bilimsel, akademik değeri sıfırın altında, ezbere dayalı, kendilerini hayata hazırlamaktan uzak, ezberci, şabloncu eğitim-öğretim sistemine karşı çıkıyor, isyan ediyorlar. Bunun ‘Gezi’ ile, ‘paralel’ ile, ‘terör’ ve ‘tahrik’ ile yaftalanması ucuz bir tahrifat. Bu, klasik, tipik ve bildik bir ‘devlet’ refleksidir. Madem ki müesses nizama karşı bir sesin sahibisiniz, o halde ya ‘terör yandaşı’ ya da direkt ‘terörist’siniz… ‘Devlet’ kendinde ‘sorun’ aramak yerine hep olaya bu tarzda yaklaşmayı esas almıştır ve AKP’nin devleti de farklı davranmıyor…
Hiç değilse tarihe not düşmüş olmak için sorunun ne olduğunu özetleyerek yazmış olayım.
İlk ve ortaöğretimde sınav ve yarışma var, eğitim-öğretim değil. İlk ve orta öğretimde ‘hedef’ iyi bir liseye girebilmektir ve liselerde de üniversite kazanmak. Fırsat eşitliğinden eser olmayan bu yarışta liseler özellikle dershanelerin kapatılmasının ardından tamamen ‘üniversiteye hazırlık okulları’ haline gelmişlerdir. Çocuklarımız ve aileleri, hayatın başka boyutlarından bihaber bu anlamsız yarış pistinde ömür tüketmektedirler.
Veliler ve öğrenciler yeni eğitim-öğretim döneminde ne gibi değişiklikler olacak, bunun merak ve endişesi içerisindeler. Mesela 4+4+4 sisteminin kaldırılacağı söylenmektedir; peki yerine ne konulacaktır? Lise giriş sınavları ve yerleştirmelerdeki kaos, adam kayırma, torpil arama ihtiyacı ve ‘mecburi’ bağışlar velilerin içerisinden çıkamadıkları sorunlarının sadece bazılarıdır.
Zorunlu din dersi ile ilgili şikayet ve taleplerin gereği yerine getirilmediği gibi ‘seçmeli’ adı altında müfredata yeni din dersleri eklenmiştir.
Sistem yap-boz tahtasına çevrilmiş. Okulların başına ‘yandaş’ idareciler atanmış. ‘Kurumlarımız’ diye sahiplenilen bazı vakıflar sistemin gayrı resmi sorumlusu gibi hareket ediyor. Sosyal-kültürel etkinlikler engelleniyor, gençlerin kılık-kıyafetleri ile ‘mücadele’ ediliyor. Kapısında yığılıp kalacakları üniversitelerden başka bir ‘hedefleri’ yok ve o üniversiteleri okuyunca kendilerini bekleyen güvenli bir gelecek de yok…
Liseliler ne diyor sizce? Biraz kulak verseniz duyarsınız bence…
Yorum Yap