- 13.03.2016 00:00
Barış, yüzleşme, demokratik bir yeniden yapılanma adına yılların emeğini, çabasını, kazanımlarını yerle bir etmek için daha ne yapabilirsiniz bilmiyorum, ama yapabilirsiniz; mesele ‘güç’ ise eğer, gücünüz var.
Devlet, siyaseten çok kullandığınız ‘Tek Parti’ dönemine rahmet okutacak kadar elinizde, avucunuzun içinde. Genelkurmay’la ilişkiler ‘Tak-Şak’ dönemini kıskandıracak derecede ‘yolunda’. Kadrosunu sürekli büyüttüğünüz emniyet teşkilatı ve Özel Harekat, yerle bir ettiğiniz kentlerin duvarlarına ırkçı sloganlarla birlikte büyük harflerle ‘reis’in adını yazıyor.
Kendilerine JİTEM değilse de ‘Esadullah’ türü isimler yakıştırıyor. Yargı, arada AYM çatlak ses çıkarsa da, ne muradınız varsa yerine getiriyor. ‘Görürsünüz siz’ dediklerinize ‘gösteriyor’. El koyuyorsunuz. Kapatıyorsunuz. Batırıp bırakıyorsunuz. Susturuyorsunuz. Sindiriyorsunuz. Korkutuyorsunuz.
Çok güçlüsünüz. Toplumun yarısı ‘arkanızda’ asker ve hep de öyle olacak varsayıyorsunuz. Destekçileriniz ‘milli irade’ ve karşı çıkanlar da direkt veya dolaylı şekilde ya ‘hain’, ya ‘terör işbirlikçisi’, ya ‘paralel’, ya da ‘Gezici’.
Kendinizi ‘devlet’ sanıyorsunuz. Zaten ‘millet’ de sizsiniz. Ve bunu da bir ‘ölçü’ haline getirdiniz, adını da ‘yerli ve milli olmak’ koydunuz. Sizin gibi düşünenler, ‘devletten ve milletten yana’ sizin gibi düşünmeyenler ise artık yukarıda saydığım ‘devlet ve millet düşmanı’ sıfatlardan hangisine uyarsa…
Güçlüsünüz, evet, yaparsınız. Değil mi ki, Cizre’yi dümdüz ettiniz, yaktınız, yıktınız, yanık ceset kokularına boğdunuz. Sur’da insanları çırılçıplak soyup fotoğraflarını çektiniz.
Yüzlerce insanın öldüğü, binlercesinin evinin başına yıkıldığı, karda kışta yerini yurdunu terketmeyi başaranın ölmediği için kendini şanslı saydığı operasyonlar hakkında ‘son derece başarılı’ açıklamaları yaptınız. “Şimdi sıra İdil’de, Nusaybin’de, Yüksekova’da” dediniz, dediğinizi de yapıyorsunuz; izliyoruz. Madem ki ‘yaparız’ diyorsunuz, yaparsınız.
Yaparsınız. Değil mi ki toplumu atomlarına ayrıştırdınız. Birinin tepesine vurduğunuzda diğerlerinin sesi çıkmıyor. Sizin gibi düşünmeyen herkesi susturmak için boğazını sıkıyorsunuz sırayla. Sesi kısılanlar “Hukuk? Adalet? Düşünce ve ifade özgürlüğü? Özgür medya?” diye feryat ettiğinde ötekiler “Ama onlar da teröristmiş’ diyor, ya da ‘paralel”, veyahut ‘solcu’. Nazi Almanya’sında sıra kendisine geldiğinde ses çıkartacak kimsenin kalmadığını gören Alman papazın ibretlik hikayesini yaşatıyorsunuz ülkeye. En büyük ‘başarınız’ da galiba bu.
Yaparsınız. Gücünüz var. Devletimiz ‘güçlüdür’ ne de olsa ve o devlet, sorunlu hukuku, yasaları, anayasası ile ayaklarınızın altında kırmızı halıdır.
HDP’yi kuşattınız. Sesini soluğunu kestiniz. Dahasını da yapmanız gerektiğini düşünüyorsunuz. Madem öyle düşünüyorsunuz, yaparsınız. Meclis’te hırsızlıktan, arsızlıktan, adli suçlardan fezlekesi bekletilen vekiller şöyle dursun, siyasetini ‘yerli ve milli’ bulmadığınız, ‘terör örgütü’ muamelesi yaptığınız HDP’li vekillerin dokunulmazlığını da kaldırırsınız.
Meclis kapısına polisleri dayayabilir, o vekilleri yaka paça içeri de tıkarsınız. Yaparsınız. “Yok, öyle bir fotoğraf vermeyelim” diyorsanız eğer, bu zorbalığa daha ‘şık’ görüntüler de bulabilirsiniz. Keyfiniz nasıl istiyorsa…
Daha ne kaldı yapmak istediğiniz, bilmiyorum. Ama yaparsınız. Yapabilirsiniz. Bunu biliyorum.
Kafası “Benden sonrası tufan” diye çalışanlardansınız. Hani tarihte çoktur örneği. Hepsi de çıkardıkları tufanda tarihin karanlık sayfalarına savrulmuşlardır.
Yorum Yap