- 16.02.2016 00:00
Havuz medyası ‘işi’ bitirdi bile... Fırtına obüslerimiz YPG mevzilerini vurdu. Onlarca YPG militanı öldü. Bir bordo bereli birliği Suriye’ye girdi, 300 YPG’liyi ‘etkisiz hale getirdi’ vb...
İşareti alan ‘yorumcular’ da YPG’nin vurulmasıyla hangi güçlere ne tür mesajlar verildiği üzerine ‘büyük devlet büyük lider’ coşkusu pompalanan analizler (!) döktürüyor.
Bunların en ‘aklı başında’ görünenleri, “Bizim de haritamız var, kendi haritamızı dayatalım” diyor, malum. Bülent Arınç’ın çözüm süreciyle ilgili bildiklerini ‘namusuna’ teslim ettiği Yalçın Akdoğan da “Tribünlerde seyirci değiliz” dedi. Beştepe ve Çankaya saraylarından ise zaten ‘başkomutan’ edalarında mesajlar veriliyor.
Kulislerden Saray’da düzenlenen güvenlik toplantılarında Halep yakınlarındaki Azez’e askeri müdahale planları yapıldığı bilgileri sızdırılıyor. Hâlâ “Araları çok da iyi değil galiba. Fuat Avni dedi ki...” haberlerine konu olan Başbakan Davutoğlu’nun, AKP’nin baştan sona yanlış Suriye -ve Ortadoğu- politikasının mimarı olduğunu unutmuş gözükerek.
Bir parantez olsun: Sayın Erdoğan’ın Davutoğlu üzerinde en büyük kozunun, Suriye’deki gidişatı işaret ederek “Hep senin yüzünden...” pozisyonunda bulunması olduğunu düşünüyorum. Belki Davutoğlu’na kalsa “Tamam, yanlış yaptık, düzeltelim bari” diyecek; diyemiyor...
Diyemedikçe, Suriye yanlışları daha da derinleşiyor. Tabii ‘değerli’ yalnızlığımızla birlikte...
En son Saray’dan kime yükselmişti ‘Eyyy!!’ nidaları? Amerika’ya, evet. “Ya PYD ya Türkiye” denilerek. Cevap ABD Dışişleri Bakanlığı sözcü yardımcısından gelmişti: “PYD’yi terör örgütü olarak görmüyoruz, desteklemeye devam edeceğiz”. Bu desteğin hikmeti ABD’nin Kürtlere olan sevgisi filan değil, malum, IŞİD’e karşı yürüttüğü etkili mücadele.
Peki AKP’yi “Suriye’ye girelim” noktasına getiren ne? PYD ve askeri gücü YPG veya omurgasını oluşturduğu Arap-Kürt ittifakı Demokratik Suriye Güçleri Türkiye topraklarına mı saldırıyor? Türkiye’ye karşı düşmanca bir tutumları, söylemleri mi var? Hayır. Yaşadıkları toprakları IŞİD’e karşı savunuyor, IŞİD’i yenilgiye uğratıyorlar.
Denilebilir ki bu Esad’ın işine yarıyor. Ve Esad’ın devrilmesi AKP ve Erdoğan’ın temel önceliği. Hâlâ mı? Ve bedeli Suriye iç savaşına bodoslama taraf olmak mı? Türkiye’nin bunda çıkarı ne? AKP’nin çıkarı üzerine söylenecek her biri diğerinden kötümser pek çok olasılık var ama Türkiye’nin bunda görünen hiçbir çıkarı yok...
Suudi Arabistan ve Katar dışında AKP’nin ‘hassasiyetini’ ne anlayan (!) ne de paylaşan var. Bu, hal-i pür melalimizi ziyadesiyle anlatan bir gerçek.
Bu belirsiz, maceracı ve İttihatçıların Turancılığını akla getiren, geleceğimiz adına kaçınılmaz olarak endişelenmemize neden olan politikanın alternatifi, “Ne yani, bir şey yapmayalım, seyir mi edelim?” sorusundaki demagojik hamaset değil elbette ki.
Bugünün dersi, yanlışı başka yanlışlarla derinleştirmeyin, Türkiye’yi, sonuçları yıkımdan başka bir şey getirmeyecek bir savaşa sürüklemeyin, buna hakkınız yok olsun.
Bu ‘hakkınız yok’ vurgusunun altını çizmek isterim. Çünkü seçimlerde aldığı sonuç, AKP’ye kafasına göre takılma hakkı vermiş olmak anlamına gelmiyor. Varlığını pek hissedemesek de parlamento henüz açık, değil mi?
Arada savaş çıkartmazlarsa devam edeceğim.
Yorum Yap