- 15.01.2016 00:00
1 Kasım ‘olağanüstü’ seçimlerinin gerekçesi için ‘istikrar’ demişlerdi. ‘İstikrar’ için AKP’nin yine, yeniden tek başına iktidar olması gerekliydi. Sorunlarımızda ‘istikrar’ artarak ve her gün canımızı daha fazla yakarak devam ediyor; ama herhalde kastedilen ‘istikrar’ bu değildi?
Ekonomi kötü. Bunu ‘hissederek’ filan söylüyor değilim; yaşadığımız, gördüğümüz gerçek bu. Doların ateşi düşmüyor. Gizli ve açık zamlar vatandaşı kara kara düşündürüyor. Borcu harcı olan ne yapacağını bilemez halde. Orta kesim, çökme sinyalleri veriyor. İşadamları antidepresan müptelası olmuş. Bu göstergelerin ‘kötü’ olduğunu söylemek için ekonomist olmak gerekmiyor sanırım.
‘Terörle mücadele’ diyorlardı. Dilimizde tüy kalemimizde mürekkep bitti ama ‘kimsenin aklına ihtiyacımız yok’ diyorlardı, artık direkt ‘hain’ diyorlar ve bildikleri gibi yönetmeye devam ediyorlar. İyi de hepimiz aynı geminin içindeyiz. Ve gemiyi batırıyorsunuz. Türkiye, ‘kör terör’ün açık hedefi haline geldi. Durup dururken değil. Ülkeyi Ortadoğu’nun ‘sıcak’ sorunlarının ‘sıcak’ bir tarafı haline getirdiğiniz için oldu bu.
‘Kör terör’ün manası, mesela her an herhangi bir yerde patlayan bir bombanın kurbanı olabilme ihtimalidir. IŞİD, bu ‘kör terör’ün en azgın, ölçü, sınır tanımaz temsilcisi olarak artık Türkiye’yi sadece militan devşirme, lojistik temin etme ve örgütlenme alanı değil doğrudan ‘eylem alanı’ olarak da görüyor. 2013 yılından beri yüzlerce insanımızın canına kastetti. Eğer o insanları hâlâ ‘onlar solcuydu, şunlar Aleviydi, diğerleri HDP’liydi’ diye alçakça tasniflere tabi tutmuyorsanız… Sultanahmet’te hayatını kaybeden turistler için ‘onlar da gavurdu’ demeyecekseniz…
“Baldıran zehri içtik, kefen giydik, elimizi değil gövdemizi altına koyduk” laflarıyla ve ‘asla geri dönüş yok’ sözleri vererek başlattığınız çözüm sürecini yerle bir ettiniz. “Bir dakika” diyen, “barış” diyen, “çözüm” diyen, “bu kafayla olmaz” diyen kim varsa ‘ihanetle’ suçlar oldunuz. Son olarak uyguladığınız ‘abluka’ siyasetini eleştiren akademisyenlerin bildirisi vardı hedefinizde. ‘Alçak, hain, aydın müsveddesi, mandacı’… Baştan sona hakaret, yargısız infaz, linç ve hedef gösterme… Ve bu tutumun sahibi, anayasal olarak ‘milletin birliğini-beraberliğini temsil etmekle’ yükümlendirilmiş olan cumhurbaşkanı…
Karşımıza geçmiş ellerinde tuttukları devlet sopasıyla rengarenk bir toplumu Saray ve AKP’ye ‘devlet’ diyerek, ‘millet’ diyerek biat etmeye zorluyorlar.
Saray da yeniden ‘iktidar’ olmak da yetmedi. Hep dahasını istiyorlar. 13 yılda kurdukları ‘havuz’ düzeninde işledikleri suçlar ve ülkeyi nereye sürükledikleri konuşulmasın, tartışılmasın, sorgulanmasın ve yargılanmasın diye…
‘İstikrar’ diyerek yeniden iktidara geldiler. Sahi, ‘istikrar’ derken ne anlamalıydık bundan?
Kürtçe’de bu tip durumlarda söylenir, ‘Di vî karî de şaşiyek heye’. Yani ‘bu işte bir acaiplik var’.
Yok mu?
Yorum Yap