Demokrasi ‘bahşedilen’ değil kazanılandır

  • 10.12.2015 00:00

 Güç ve iktidarı elinde tutanların ‘fıtratında’ var; eleştiriden, muhalefetten, yaptıklarına, söylediklerine itiraz edilmesinden, protesto edilmekten hazzetmezler. Kısaca, keyiflerince iş yapmak istedikleri içindir bu. Hele bir de elinde tuttukları gücü kişisel ikballeri için kullanmışlarsa, bu ‘hazzetmeme’ hali genellikle bildiğimiz nefrete dönüşür. Çünkü en genel anlamında ‘muhalefet’, öncelikle sormak, denetlemek demektir.

Demokrasisi oturmuş olan ülkelerde yöneticiler, hazzetmeseler de muhalefete, eleştiriye, itiraz ve protestoya tahammül ve dikkat ederler. Çeşitli biçimlerde denetime açık bir şeffaflık anlayışıyla hareket ederler, hesap verirler. ‘Kapatalım, susturalım, yasaklayalım gitsin şu muhalefeti’ diye düşünseler bile bunu yapmaya ‘muktedir’ değillerdir. Ne tabi oldukları hukuk ve yasalar buna elverir ne de kendilerine ‘vekaleten’ o güç ve yetkileri veren toplum buna müsaade eder.
Sadece bir şeklî yönetim biçimi olarak değil, aynı zamanda bir ‘kültür’ olarak demokrasisi oturmamış, olgunlaşmamış ülkelerde ise durum farklı. Şeklî bir demokrasi vardır, mesela belirli periyotlarla seçim yapılmaktadır, ancak gücü elinde tutmaya ‘alışmış’ ve bırakmak da istemeyenler demokrasinin bir düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, medya özgürlüğü, eleştiri özgürlüğü demek olan kültürel bilinç ve duyarlılığının gelişmemesi için gayret ederler. Öyleleri için demokrasinin ‘seçimler yapılıyor, meclis açık, hükümet işbaşında’ şeklinde algılanması yeterdir, fazladır bile…

Bunu sağlamak için en ‘kullanışlı’ konsept, toplumun sürekli kendisini korumak, etrafında kenetlenmek zorunda hissedeceği bir ‘devlet’ algı ve anlayışını canlı tutmaktır. Devlet, topluma eğitim, sağlık, güvenlik gibi konularda hizmet vermekle yükümlü insan icadı bir ‘araç’ olarak anlaşılsın istemezler. O ‘kutsal’ bir şeydir, ‘yüce’dir, kendimizi ‘adamamız’ gerekendir.
Bu ‘devlet’ kültüne genellikle ‘milliyetçilik’ de eşlik eder. Devlet ve milliyetçilik konseptlerinin ‘etkili’ olması için de hayatımızdan, gündemimizden, zihinlerimizden eksik edilmeyen tehditler, tehlikeler, düşmanlar olmalıdır. Bu tehdit, tehlike ve düşmanlara karşı devletin emir ve talimatlarına her an hazır ve nazır olmak gereği vardır. Savaşılacaksa savaşılacaktır, çile çekilecekse çile çekilecektir…
Durum böyle olunca, eleştiri, itiraz, sorma, sorgulama ve bir bütün olarak ‘muhalefet’ için eşittir ‘ihanet’ demek kolaylaşır. ‘Lider’ etrafında kenetlenmek gerekirken, yüce devlet tehdit ve tehlikeler altındayken, ‘demokrasi’ diye tutturmak, insan hak ve özgürlüklerinden dem vurmak, ‘nereye gidiyoruz?’ diye sormak, ‘lideri’ ve uygulamalarını sorgulamak, duruma göre sizi ‘terörist’ ya da ‘vatan haini’ yapabilir…

Açık ki bu yönetme biçiminin demokrasi ile alakası yoktur. Böyle bir ülkede ‘demokrasi’, sadece görünüşü kurtarmaya indirgenmiştir.
Böyle bir dönemden geçiyoruz. Kemalist statüko zihniyeti ‘güncellenmiş’ versiyonuyla işbaşında ve birileri artık dolaylı da değil açık açık devleti (siz AKP okuyun) eleştirmenin ‘ihanet’ olduğunu söylüyor, yazıyor.
Demokrasi ‘bahşedilen’ değil, ‘kazanılan’, uğruna direnilen, mücadele edilendir. Bu haliyle AKP, sahici bir demokrasi inşa edebilmemizin yaşamak, göğüslemekle yükümlü olduğumuz bedelidir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums