- 4.01.2015 00:00
Bu sonucu AKP dahi beklemiyordu. Başbakan Davutoğlu hedeflerini yüzde 45 olarak açıklamıştı. Herkes şaşırdı. Tabii en çok da muhalefet partileri.
Ancak muhalefet partileri için şaşkınlıklarına mola verip muhasebe yapmanın zamanı, herhalde bu zamandır.
Muhalefette kalmak alışkanlık yaptıysa ‘böyle iyi’ diyorlarsa, o ayrı tabii.
CHP, MHP ve HDP’de 1 Kasım seçimlerinin 7 Haziran’ın ‘tekrarı’ olacağı havası hâkimdi.
Saray ve AKP kurmaylarının ülkeyi bir ‘plan’ dahilinde yeniden seçime götürmesinin nedenlerini de AKP’nin bu dayatmadan ne tür sonuçlar elde etmeyi amaçladığını da doğru ve gerçekçi çözümlemekten uzak kaldılar.
Öyle ya, seçmen 3-4 ayda tercihlerini neden değiştirsindi ki?
Malum, bu seçime ihtiyacı olan AKP idi. Teslim etmek gerekir ki devlet ve medya imkânlarını da seferber ederek çok çalıştılar.
Buna karşılık muhalefet partileri, bu ‘tekrar’ seçimin ne kadar mantıksız ve gereksiz olduğunu düşündükleri için kendilerini fazlaca yormaya gerek görmediler.
7 Haziran’ın hemen ertesinde kamuoyuna verilen ‘fotoğrafın’ etkisini, anlamını, olası sonuçlarını da çözümleyemediler.
Toplam çoğunlukları (yüzde 60) elverdiği halde TBMM Başkanı’nı bile seçememiş, ilk günden AKP’siz koalisyon ihtimallerini boşa çıkarmış ve uzatmalı AKP hükümetinin hukuk, ölçü tanımayan operasyonlarını ‘kınamak’ ve ‘izlemek’ ile yetinmiş, parlamentoyu çalıştırmak konusunda kayda değer bir çaba göstermemişlerdi.
Rahatlıkla AKP’nin oluşturduğu gündemin peşinde sürüklenmekten başka bir şey yapmadılar, yapamadılar diyebiliriz. AKP’ye ‘karşı’ idiler ama bu, ülke yönetimine talip olmak için de kamuoyuna güven vermek için de ‘yeterli’ bir siyaset tarzı değildi.
CHP, Sayın Kılıçdaroğlu ve bazı vekillerin çabaları bir yana, seçimden ziyade 2 Kasım’da yeniden gündeme gelecek koalisyon formülleri üzerinde yoğunlaşmıştı.
MHP, Sayın Bahçeli’nin ‘hayır’a endeksli tutumunun bedelini ödedi. AKP, milliyetçilik ve ‘terörle mücadele’ argümanlarını da ellerinden alınca kendilerini derin bir boşluğun içerisinde buldular.
HDP’nin ‘özgün’ bir durumu vardı. ‘Terör örgütü’ muamelesi gördüler. Ciddi saldırılara uğradılar. Serbest bir seçim çalışması yapma imkânı bulamadılar.
Kanlı bir kuşatma altında seçime hazırlandılar. Ambargoya maruz kaldılar.
Bu nedenle HDP’ye ‘iyi çalışmadılar’ eleştirisi yöneltirken bu gerçeği göz ardı etmek insafsızlık olur.
Bu partinin başka problemleri var; başlı başına ele alınmayı gerektiriyor.
Muhalefet partilerinin asıl çuvalladıkları konu, AKP’nin ‘şantaj’ siyasetinin olası sonuçlarını öngörememeleri oldu.
Seçmeni AKP’nin tehdit ve şantajlarıyla baş başa bıraktılar.
Anket araştırmalarında kaç puan ilerleyip gerilediklerinin hesaplarını yaptıkları kadar sokaktaki insan üzerinde estirilen korkunun tesirlerini boşa çıkarmaya zaman harcayabilselerdi, sonuçlar belli olmaya başladığında bu kadar şaşkına dönmeyebilirlerdi.
AKP için söylenecekler çok. O yüzden araya sıkıştırmayacak, Bertolt Brecht’in sözünü anımsatmakla yetineceğim: “Sen kazandın ama biz haklıydık!”
Yorum Yap