Ay… Cemile…

  • 14.09.2015 00:00

 Başbakan Ahmet Davutoğlu 10 Eylül’de katıldığı bir TV programında, 8 gün abluka altında tutulan Cizre için “Tek bir sivil kaybı yok” dedi. “Halkın ihtiyaçları karşılanmaktadır” dedi. “Sokağa çıkma yasağı halkın zarar görmemesi içindir” dedi. Sokağa çıkma yasağı ve abluka durumunun ne zaman biteceği konusunda ise “ne zaman bitmesi gerekiyorsa o zaman biter” dedi. Galiba o da bilmiyordu.

Sayın Başbakan neden kısa sürede ‘yalan’ olduğu ortaya çıkan bu tür açıklamalar yapıyor? Siyasetçilerin çok kolay yalan söyleyebildiklerine dair toplumda bir ön kabul var, tamam, ama yine de bu kadar kolay mıdır yani? Adı ‘yalancı’ya çıkmak siyasetçi de olsa bir insan için bir utanç vesilesi değil midir?

‘Ay… Anne’

Bakanların, milletvekillerinin, insan hakları heyetlerinin sokulmadığı Cizre’de abluka kalkınca, yasakların ve yalanların perdeleyemediği, karartamadığı Cizre gerçekleri de gün ışığına çıktı. Keskin nişancıların kapısının önünde vurduğu çocuklar… Kalp krizi geçirip hastaneye kaldırılamadığı için yakınlarının kollarında can veren yaşlılar… ‘Burası Suriye değil’ türü başlıklarla anons edilen Cizre haberleri, kurşun ve bombaların delik deşik ettiği Cizre sokakları, mahalleleri…

Annesinin kokmasın diye cesedini derin dondurucuda sakladığı minik Cemile’nin annesinin kollarında can verirken son sözleri “Ay… Anne” olmuş. Ay… Cemile… Ay…

Kürtlerin dizginlerinden boşanmış zulümlere karşı feryadıdır: Te goştê canê me xwar, tû ji hestiyê meç i dixwazi? (Canımızın etini yedin, kemiklerimizden ne istiyorsun?)

Mem ile Zin ve Beko

Cizre, Mem û Zin’in yurdudur. Mem ile Zin’in aşkında ‘mutlu son’ yoktur sanılır. Onlar Cizre’deki türbelerinde yüzyıllardır birlikteler oysa ve türbeyi her ziyaret edenin dualarında.

Mem ile Zin, birer iyilik, doğruluk, masumluk ve inanmak timsalidir.

Ve onların hikâyelerinde bir de Beko vardır.

Beko, fitne-fesadın, riyakarlığın, insan suretindeki her türlü kötülüğün timsalidir; lanetlenir.

Cizre, tarihinin en karanlık dönemlerinde bile Kurdi duyarlılığını sahiplenen, koruyan, savunan Botan’ın merkezidir ve ‘fıtratındaki’ direniş ruhu Mem û Zin’den beslenmekte, Beko’lar tanımasından ileri gelmektedir.

‘Teröristleri temizliyoruz’ gerekçesiyle Cizre’ye uygulanan işgal ve abluka ile Cizre halkını ‘kazanmış’ mı oldunuz?

12 Eylül gibi…

Bu ‘abluka’ uygulaması yeni de değil AKP’nin keşfi de. Hayır, ‘İsrail’den öğrenmişler’ demeyeceğim; zira benim aklıma 12 Eylül’ü getirdi.

12 Eylül öncesi sıkıyönetim zamanlarında binlerce polis ve askerin katılımıyla buna benzer harekatlar düzenlenir, köyler, ilçeler, mahalleler ablukaya alınır ve ev ev aramalar yapılır, binlerce insan gözaltına alınırdı.

Karakolların, kışlaların yetmediği yerde stadyumlar gözaltı mekanları haline getirilirdi.

Gazeteler ‘Şafak Operasyonu’ türü manşetlerle çıkardı.

12 Eylül sabahı bütün Türkiye’yi ‘abluka’ altına aldılar.

Türkiye o ‘ablukayı’ yardı. Bu ablukayı da yaracak…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums