- 8.02.2015 00:00
Seçimlerin üzerinden bir ay geçti. Ancak ‘şükür’ mü demek gerekir, memleketin başında bir hükümet var ve hiç de seçim kaybetmiş, düşmüş bir geçici hükümetmiş gibi davranmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da seçim şokunu atlatmış, eski formuna kavuşma çabasında.
Olağan olan, seçim sonuçlarının kesinleşmesinin ardından Cumhurbaşkanı’nın teamüllere uygun olarak en fazla oy alan partilerin liderlerine sırasıyla hükümet kurma görevi vermesidir. Önceki cumhurbaşkanları bir-iki gün içerisinde bu süreci başlatmışlardı, ama Erdoğan ağırdan almayı tercih ediyor. Söz konusu olan Erdoğan olunca ister istemez ‘acep nedendir?’ diye düşünüyor insan ve akla “Saray’da erken seçime ilişkin uygulamaya sokulan bir zamanlama planı mı var” olasılığı geliyor. Erdoğan, mevcut hükümete kendi gözetiminde yarım kalmış işlerini tamamlaması için zaman kazandırmak istiyor olabilir. Yüksek Askeri Şûra toplantısına mevcut hükümeti işbaşında tutarak girmek istiyor olabilir. Bunlar aklımıza gelen ihtimaller; belki bilemediğimiz başka ‘yangından kurtarmak’ gereken işler de vardır; kim bilir?
Zaman’dan Habib Güler’in haberinden öğreniyoruz ki, AKP hükümeti, son bir ay içerisinde 663 üst düzey atama yapmış. Ve Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı başta olmak üzere birçok kurumda yapılan bu kritik atamalar, Danıştay’ın 2004 tarihinde verdiği karara göre hukuka aykırı. Hukuk, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar, değerler, malum, AKP’nin ayakları altında can çekişiyor. Meselenin bir de ahlaki boyutu var. Hukukla birlikte siyasi ahlak da ayaklar altında.
Üstüne üstlük bu düşmüş hükümet bir de savaş tamtamları çalıyor. Saray’dan verilen işaret üzerine “Kuzey Suriye’ye” askeri müdahale için ortam, zemin ve kamuoyu yoklaması yapıyor. IŞİD sınırlarımızda cirit atarken olmayan tehlike nedense (!) IŞİD’in püskürtülmesiyle birlikte Saray ve Saray Hükümeti’ni rahatsız eder oldu. Başbakan Davutoğlu konuşmalarında erdem, ahlak gibi kavramlar üzerinde durmayı çok seviyor ve onun erdemden, ahlaktan bahseden sözleri karşısında insan şaşakalıyor; bunları söyleyen zat AKP hükümetinin başbakanı mı diye…
Sayın Davutoğlu oturduğu koltukta bir ‘fark’ yaratmak için bugüne değin bir tek şey yaptı; bir ‘şeffaflık paketi’ hazırladı. Mal bildirimi ve imar düzenlemelerini içeren bu paketi iddialı cümlelerle kamuoyuna açıkladı. Sonra da Saray’dan zılgıtı yiyince paketi geri çekti. Aynı günlerde gündeme gelen patenti dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e ait Meclis’te siyasi etik komisyonu oluşturulması önerisi de unutulmaya terk edildi. Rüşvet zanlısı 4 eski bakanla ilgili de Saray’dan ‘ayar’ yediğini biliyor, hatırlıyoruz. Davutoğlu “vekilsin sen vekil kal” baskısı altında başbakanlık yapmaya çalışıyor. İşini kendi bildiği gibi yapmıyor, yapamıyor. Kendisini koltuğa oturtanın Saray olduğunu ama temsil etmekle yükümlü olduğu iradenin Türkiye olduğunu bir gün öğrenecek belki, ama korkarım geç kalmış olacak…
Yorum Yap