Tansiyonu düşürelim, normalleşelim. Peki nasıl?

  • 27.06.2015 00:00

 Seçim dönemlerinde kampanya yürüten, iktidara gelmek, oylarını arttırmak isteyen partilerin kendilerini seçmene beğendirmek istemeleri son derece doğal. Bu kampanya sürecinde yarışa katılan partilerin birbirleriyle sert polemiklere girmesi de öyle. Bu arada en çok tartışma konusu olanın iktidar partisi olması da eşyanın doğası gereği. Buna karşılık iktidar partisi de tabii ki yaptıklarını anlatarak, yapamadıklarının gerekçelerini ortaya koyarak neden hâlâ iktidarda kalmak istediğini izah eder, kendisini savunur. Sonuçta seçim gerçekleşir, seçmen iradesini ortaya koyar ve siyasetin ister istemez yükselen tansiyonu, süratle normale döner.

“Tabii ki bizde de öyledir” diyebilir miyiz? Seçimler oldu, bitti ve şimdi seçim kampanyası döneminde kimin kime ne dediğini, kimin kimleri nasıl suçladığını unutarak tansiyonu düşürelim diyebilir miyiz?

İyi niyetle ya da kutuplaşmadan, gerginlikten gına geldiği için gönlümüzden geçeni bu şekilde ifade edebiliriz, bu anlaşılabilir bir şey. Fakat bunu gündemdeki koalisyon formülleri için görüş beyan eden bazı yorumcuların ciddi ciddi söylüyor olmaları çok ilginç...

Bu durumda öncesi bir yana 2013 yılında patlak veren Gezi olayları için dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya çıkan toplumsal gerginliği daha da derinleştirmeye çalışmasını, “bu bir darbe girişimidir” deyip 10 gencin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı, yüzlercesinin tutuklandığı olayları unutacak mıyız? Farklı kimliklere, inançlara, değerlere sahip insanların birbirlerine yönelik taşıdıkları önyargıların yer yer nefrete dönüşmesine, yüzleşme adına yürütülen çalışmaların bir tekmede harcanmasına “oldu bir kere” mi diyeceğiz?

17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması ile birlikte Erdoğan ve iktidar partisinin düpedüz en temel hukuk ve adalet değerlerini yerle bir etmesine de boş verecek miyiz mesela? ‘Paralel devlet’ adı altında hukuken hâlâ kanıtlanmamış bir gerekçe ile yürütülen algı ve tasfiye operasyonlarını, göz göre göre bir ‘tek adam’ rejimi oluşturulmaya çalışılmasını ‘siyasette olur böyle şeyler’ kapsamında mı ele alacağız? İnternetin devletin keyfi denetimi altına alınmasını, MİT’in hiçbir şekilde faaliyetleri nedeniyle hesap vermeyen, denetlenemeyen bir kurum haline getirilmesini, polisin olağanüstü yetkilerle donatılmasını da unutmamız mı gerekecek?

Kim oldukları müphem ‘iç ve dış mihraklar’ söylemlerini, neredeyse bütün muhalefet odaklarının “hain” olmakla suçlanmasını, “terörist” ithamının akıl almaz düzeyde ucuzlatılmasını da mı unutacağız? Mesela hâlâ ‘terör örgütü üyesi, yöneticisi’ iddiasıyla içeride olan Hidayet Karaca ve Mehmet Baransu gibi gazetecilere ne olacak diye sormayacak mıyız? İktidarın siparişiyle iş yapan sulh ceza hâkimliklerinin gayet ‘özel’ icraat ve statülerini sorgulamayacak mıyız?

AKP ve Erdoğan, 30 Mart yerel seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçimlerini kutuplaşmadan iktidar devşiren tehlikeli bir anlayışla kazandı. 7 Haziran seçimlerini de aynı kafa ile kazanacağını hesapladı. Ancak bu sefer kaybettiler.

Seçimler bitti. Hızla tansiyonu düşürmemiz, normalleşmemiz gerek. İyi de yukarıda özetlediğim tabloyu unutarak nasıl olacak bu iş?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums