- 21.06.2015 00:00
Bazen gözünüz dalar gider olmadık bir yerde. Belki bir otobüste evinize giderken, vapurda, minibüste veyahut, yürürken ya da. Belki kitap, gazete okurken, TV izlerken, memleket meseleleriyle meşgulken kafanız. Birden ve öylesine, gözleriniz belirsiz bir noktaya takılmış, dalıp gitmiş bulursunuz kendinizi…
Olur ya bazen, birine takılır gözleriniz. Bilemezsiniz o an, nedendir, tanımadığınız, bilmediğiniz, ilk defa gördüğünüz biridir oysa. Birine mi benzetmişsinizdir, giysileri mi tanıdık gelmiştir yoksa ya da bir sözü, bir sözcüğü, duruşu mu olmuştur nedeni takılıp kalmanızın…
Bazen bir eski resim, siyah beyaz, yıpranmış, arkasında hatıra niyetine dolmakalemle bir şeyler yazılmış olan resimlerden hani… O resimlerden artık sadece sahaflarda bulunabiliyor. Sahi, hatıraları insanın, neden eskiciye düşer? Belki bir şehir görüntüsüdür resimdeki, belki fotoğraf makinesine soluklarını tutmuş poz veren çoluk çocuklu bir aile, belki bir vesikalık resim… Bir resim… Öylesine bir resim… Olur mu sizde de mıh gibi çakılır kafanıza bir şeyler. Fırtınalar kopar içinizde, ruhunuz kanar belki…
Bazen olur ya, bir yerlerden bir türkü çalınır kulağınıza. Bazen izlediğiniz filmin bir sahnesinde durur zaman. Çocukluğunuz ayaklanır, gençliğiniz. Hayatınız bir film şeridi gibi akar önünüzden. Gözleriniz dolar. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istersiniz. Sadece ağlamak… Kafanızı güvenle yaslayacağınız bir omuz özlersiniz. Özlersiniz... Belki ilk defa o anlarınızda anlarsınız özlemek ne demek, hasret yani, sığınacağınız kocaman bir yürek, bir omuz, sizi teselli eden biri…
Olur ya bazen, ruhunuz yorulmuştur. Belki memleket meselelerinden. Hayat gailelerinden belki. Omuzlarınız çökmüştür. Kendinizi yalnız, bir başına ve çaresiz hissedersiniz… Üstünüze üstünüze geliyor gibidir hayat…
Olur ya, eski mektuplarınıza bakmak istersiniz bazen. Eski resimlerinize. Çocukluk resimlerinize. Bakamazsınız… İçinizdedir. Bir parçasıdır varlığınızın. Tutulur kalırsınız. Tuhaf bir isyan duygusu dolar içinize. Bir ‘keşke’ duygusuyla kuşatılırsınız. Kendinizi paramparça hissedersiniz…
Olur ya hani, bazen gözünüz dalar gider olmadık bir yerde. Olur ya, gözleriniz takılır kalır birine. Eski bir resim ruhunuzu kanatır. Bir türkü, bir film saklı hasretinizi ayaklandırır. Kendinizi yalnız, bir başına, çaresiz hissedersiniz. Olur ya, hayat üstünüze üstünüze gelmektedir. Eski resimlerinize, mektuplarınıza bakmak istersiniz hani. Bakamazsınız…
Babanızı özlemişsinizdir…
O benim içime döndüğümdür. Kanadığım, yaralandığım, paramparça olduğum. Memleketimdir. Özlediğimdir. Kızımın her ‘baba’ deyişinde gözlerimden taşan hayatımdır. O benim uzaklara yaktığım ağıt ve o ağıdın bana anlattıkları ve ömrümce anlatacaklarıdır…
Yarın Babalar Günü. Boş vermeyin sakın. Babalar Gününüz kutlu olsun.
Yorum Yap