Geçmişi değil geleceği oyluyoruz

  • 6.02.2015 00:00

 90’lı yıllarda devlet “önceki 28 tanesini nasıl bastırdıysak...” kafasıyla Kürt sorununu ‘halletmek’ için ‘rutin dışına’ çıkmaya karar vermişti. Faili ‘meçhul’ cinayetler olağan haberler haline gelmişti. Binlerce köy yakılıp yıkılmış, milyonlarca insan yerinden yurdundan edilmişti. Binlerce askerin katıldığı harekâtlar düzenlenmişti. Katliam sanığı kişiler devletin verdiği dokunulmazlık belgeleri ve silahlarıyla uyuşturucu kaçakçılığından arta kalan zamanlarında Kürt avına çıkmış, ‘derin devlet’ devletin kendisi haline gelmişti...

Bu olağanüstü dönemin siyasilerine düşen rol, devletin yürüttüğü kirli savaşı meşrulaştırmak, gerekçeler bulmak, kamuoyunu ‘bölücülük’ ve ‘terörizm’ fobisiyle devletin arkasında tutmaktı. Medya da adeta ‘mehmetçik medya’ olmuştu.

Siyasilerin devletin bu ‘derin’ konseptinin gerekliliğini izah etmek için en çok başvurdukları argüman ‘12 Eylül öncesi’ idi. Devlet rutin dışına çıkmış olabilirdi, hukuk, temel hak ve özgürlükler askıya alınmış olabilirdi ama herhalde kimseler 12 Eylül öncesine dönmek istemezdi? Bu; hak, hukuk, özgürlük diyerek olup bitenleri eleştirenleri etkisiz kılmak için de başvurulan bir demagojiydi.

Olmadı. Olsaydı, 12 Eylül döneminde olurdu. Oysa sorunu ağırlaştıran 12 Eylül zihniyetiydi. Tarihi, toplumsal kökleri bulunan sorunlar belki bastırabilir, sindirilebilir ama yok edilemezdi. O sorunların ifade ettiği gerçekler, bir gün mutlaka kendisini dayatırdı. Öyle oldu.

Meseleyi Kürt sorunu bağlamından başka bir örnek üzerinden, mesela ‘irtica’ olarak kodlanan sorun üzerinden de tartışabiliriz. Nitekim 90’lı yıllar siyasi İslamcılığın yükselmesi işaret edilerek ‘irtica tehlikesi’ ile de mücadele edilen yıllar idi. Kürt sorunu ve ‘irtica’ üzerinden toplumu kutuplaştırmak isteyenlerin muradı, inkâr zihniyetinin hassasiyetlerini güncelleyerek canlı tutabilmekti. Bu konseptin zirvesi de malum, 28 Şubat müdahalesi oldu.

Yakın tarihi hatırlatmamın nedeni, bugün kendi kaderlerini ülkenin kaderi olarak dayatmak isteyenlerin aynı söylem ve argümanlara başvurarak geleceğimizi rehin almak istemeleridir.

Kendi çıkarlarını, oligarşik düzenlerini korumak için hukuku askıya aldılar. Yargıyı teslim aldılar. Kontrol ettikleri medya gücüyle yetinmiyor, bütün medyayı teslim almak istiyorlar. İktidarlarını beğenmeyen herkesi ‘hain’ görüyorlar. Tehdit ediyorlar, korku salıyorlar, şantaj yapıyorlar, devletin gücünü kendi çıkarlarına seferber ediyorlar... Ve, “90’lı yıllara geri mi dönmek istiyorsunuz” diyor, bu Türkiye’nin ‘Yeni Türkiye’ olduğunu söylüyorlar...

Bu Türkiye’de hak, hukuk, demokrasi, özgürlük, barış, onların keyfine, iktidarda olmalarına, dolup taşan havuzlarına sürekli para taşımamıza bağlı kalsın ve öylece de sürüp gitsin istiyorlar.

İstediğimiz ne 12 Eylül öncesine geri dönmek ne de 90’lı yılların karanlığına... Bu iktidar anlayışı, bize sürekli gerçek manada yüzleşmekten kaçındığı geçmişi gösterip geleceğimizi doğru inşa etme istek ve irademiz önünde engel haline gelmiştir.

Zihniyet ve uygulamaları, 90’lı yılların devletinin ihtiyaca binaen güncellenmiş bir versiyonu olmaktan dahası değil.

Yarın seçim var. Oyladığımız geleceğimizdir. Hayırlı olsun.  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums