- 2.02.2015 00:00
Caddelerinin, sokaklarının partilerin bayrak ve flamalarıyla dolu olduğu şehirlerden geçerek Dersim’e geldiğiniz zaman dikkatinizi çekmemesi mümkün değil: Dersim’de yollara asılmış parti bayrakları neredeyse hiç yok. Sadece halk arasında ‘Palavra Meydanı’ olarak bilinen Cumhuriyet Meydanı’ndaki HDP seçim bürosu çevresinde bayrak ve flamalar var. Ama duvarlar sol parti ve grupların eski, yeni afişleriyle dolu.
Dersim değil Türkiye’nin seçimi tartışılıyor
Bayrak ve flamalar bir yana, Dersim’de size yakında seçim olacağını düşündürecek bir atmosfer de yok. Oysa Dersim’de seçim zamanları her yerde bu atmosferi hissederdiniz. İşsizlik nedeniyle (işsizlik Dersim’in en önemli sorunu olmayı sürdürüyor maalesef) gece-gündüz dolu olan kahvelerde, kafelerde hararetli tartışmalar olur, meydanlar boş kalmaz, fazla büyümeden önlense de gerginlikler yaşanırdı. Herkesin benzer nedenlerle ‘çok önemli’ olduğunu bildiği, söylediği 7 Haziran seçimleri neden Dersimlileri heyecanlandırmamıştı peki?
Bu sorunun sürpriz bir cevabı yok. Görüştüğüm insanların tamamı, meselenin, herkesin son derece net olmasıyla ilgili olduğunu vurguladı. Sol parti ve gruplar HDP adaylarını destekliyorlar. Bu, ‘rekabet’ ortamını ortadan kaldırmış. AKP’ye bir ‘ders’ vermek gerektiği konusunda herkes zaten mutabık. AKP’nin buradan milletvekili çıkarması olasılığı bulunmadığı gibi, önceki seçimlerde aldığı oylarda görülen artışın da düşeceği söyleniyor. Tabii, AKP’nin oylarının genellikle burada çalışan dışarıdan gelmiş güvenlik personeli ve memurlardan geldiğini belirtmeliyim.
Birer vekil
Merkezde HDP güçlü ve kendinden emin. CHP de bunun farkında ve esasen ilçe ve köylerde oy potansiyeli var. Bu nedenle her iki parti de seçim çalışmalarını ilçe ve köylerde yoğunlaştırmış durumdalar. İsimlerini yazmayacağım ama bazı CHP üyesi, CHP’li belediye meclisi üyesi Dersimliler de bana açıkça HDP için çalıştıklarını söyledi. “CHP’nin oylarının birkaç puan ileride veya geride olması önemli değil; ama HDP’nin barajı geçmesi hayati önemde” diyorlar. HDP’nin olmadığı bir mecliste AKP’nin ‘çok rahat’ olacağını vurguluyorlar. HDP iki milletvekilinin ikisini de kazanabilmeyi hedefliyor. Ancak yaygın kanı, HDP ve CHP’nin birer milletvekili kazanacağı yönünde. Dersimliler Dersim’den ziyade Türkiye genelindeki seçim atmosferi ile daha çok ilgili. Bu yüzden konuştuğum hemen herkes bana özellikle İstanbul’daki durumu sordu.
Davutoğlu’nun mitingi
Dersim’de iken Başbakan Davutoğlu’nun mitingi vardı. Plakası değiştirilen resmi araçlarla konvoy yapılacağı söyleniyordu. Mitinge çevre il ve ilçelerden minibüslerle insanlar taşınmıştı. Ancak yine de ‘miting alanı’ doldurulamamıştı. Davutoğlu’nun miting yaptığı alan, şehrin mütevazı stadyumunun arkasındaki kapalı spor salonunun önündeki halı saha büyüklüğündeki boşluk idi. Oysa madem ‘kalabalık’ beklenmiyordu, Palavra Meydanı’nda konuşsa, hiç değilse herkes oturduğu kahveden onu dinleme imkânı bulur, sesini duyurmuş olurdu.
Dağdakiler baskı yapıyor mu?
Köyden henüz gelmiş bir Dersimliye dağdakilerin kendilerine herhangi bir parti lehine ya da aleyhine baskı yapıp yapmadıklarını soracak oldum, sözü ağzımdan alıp, Başbakan Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yöndeki iddialarını yalanladı: “Hayır. Baskı, tehdit filan yok. Karşılaştığımızda, normal sosyal yaşama katılmak istediklerini söylüyor, barışı savunduğu için HDP’yi işaret ediyorlar, ama asla baskı, tehdit söz konusu değil”.
Dersimlilerin “Dersim’de seçim sonuçları ne olur?” gibi bir heyecanı yok ama 7 Haziran seçimlerinin Türkiye’nin yakın geleceği açısından ifade ettiği anlamın bilincindeler. Bana anlattıkları olasılıkları, senaryoları, öngörüleri yazmaya yerim yetmez. Seçimden sonra tekrar gelmeye söz verdim tabii.
Dersim’de Suriyeliler?
Sokaklarda Suriyelileri gördüğümde şaşırdım. Kendi halinde, yoksul Dersim’e de mi gelmişlerdi? “Hayır” dedi hemşehrilerim, “Burada bir tek Suriyeli bile yok. Buraya gelip ne yapacaklar? O gördüklerin Davutoğlu’nun mitingi için çevre illerden getirilmişler.”
Aklınızda olsun, Dersim’i görmeden doğamızın güzelliklerinden haberdar sayılmazsınız.
Dersimliler ümitvar
Dersimliler AKP’nin oylarında ciddi bir düşüş olacağında hemfikir. Özellikle daha önce AKP’ye oy veren Kürtlerin HDP’ye yöneldiğini dile getiriyorlar. Mehmet Bidav, bu öngörüsünün nedenini öncelikle AKP’nin Kürt sorunu ve Alevi talepleriyle ilgili tutarsızlığına bağlıyor ve yolsuzluk, hırsızlık yapan bir parti olduğunun anlaşılmasının da payına vurgu yapıyor. Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Cengiz, demokratikleşme sürecinin devam etmesinin HDP’nin barajı geçmesine bağlı olduğunu söylüyor. Hasan Kılıç, “Türkiye’de iki siyasetçi var” diyor ve devam ediyor: “Biri Recep Tayyip Erdoğan ve diğeri de Selahattin Demirtaş. Toplum aklı ve vicdanıyla hangisini doğru ve dürüst buluyorsa tercihini ona göre yapmalı.” Aydın Karataş ise “Rejim sorunu var, HDP’nin barajı aşması diktatörlüğün önünü kesmek için hayati önemde” diyor. Cemal Taş, HDP’nin oluşturduğu ittifak ve dayanışmayı sürekli kılmasının önemli olduğunu belirtiyor ve insanların ‘umut’ etmeye duyduğu ihtiyacın altını çiziyor. Yaşar Moğoltay HDP’nin bu seçimde Türkiye’nin geleceğiyle ilgili çok önemli bir sınav verdiğini söylerken, emekli öğretmen Ali İhsan Erdoğan, 7 Haziran’ın Türkiye için bir milat olabileceğini vurguluyor...
YARIN: DİYARBAKIR
Yorum Yap