Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?

  • 15.06.2012 00:00

 Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümü üzerinde çok spekülasyon yapıldı; iddialar bitmek bilmedi. Ama sonuç alıcı adım da hiç atılmadı. Belki ilk defa umutlanmamıza sebep olacak gelişme var:

 

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) konu hakkında kapsamlı çalışma yaptı ve ayrıntılı rapor hazırladı. Kamuoyuna açıklanan özeti bile tüyler ürpertici. Reva görülen muamele belli etmese de, iki dönem başbakanlık yapmış ve cumhurbaşkanlığı makamındayken hayatını kaybetmiş insandan bahsediyoruz.

Ölümünden önceki süreç, kriz esnasında ölümü hızlandırmak için yapılmış izlenimi veren olaylar ve iddiaların üzerine 20 yıldır gidilmeyişi... Olayın üç aşaması da yoğun şüphe içeriyor ve öfkeye yol açıyor. Cumhurbaşkanının ölümü hangi ülkede böylesine geçiştirilebilir? Geriye doğru gidelim: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, DDK'yı harekete geçirene kadar herkes kulağının üstüne yattı. Burası yakın zamana kadar öyle bir ülkeydi ki, halkın büyük çoğunluğu cumhurbaşkanının ölümünü şaibeli bulduğu halde soruşturulamıyordu. Hatta belki birileri bunu psikolojik savaşın unsuru olarak kullanıyordu. "Cumhurbaşkanını öldürdük, kimse bize dokunamadı" ifadesi cümleye dökülmüyordu ama her hallerinden okunuyordu. Menderes'i asanla Özal'ı 'öldüren' el arasında benzerlikler kuruluyordu. Ve orada kalıyordu. İddialar karşısındaki derin sessizlik ve duyarsızlık tek başına ölümü şüpheli kılmaya yeter.

Otopsi yapılmaması, herhangi bir araştırmaya gerek duyulmaması, hatta kan örneklerinin kaybedilmesi örtme operasyonu intibaı veriyor. Özal'ı herkesten habersiz kimsesizler mezarlığına gömmedikleri kalmış. DDK'nın kayıt altına aldığı şeyler, devlet ciddiyetinden uzaklık mı yoksa bazı şeyleri perdeleme çabası mı, soruşturmalar sonucunda ortaya çıkacak. DDK'nın akıl tutulması dediği şeyin bir aklı evvellik olma ihtimali daha güçlü.

Gelelim diğer aşamalara: Özal'ın ölümüyle Köşk'te kriz geçirdiği an arasında geçen sürede yaşananlar şüpheleri büyütüyor. Orta ölçekli bir ilçede kaymakam hayati tehlike atlatsa daha iyi şartlarda müdahale şansına sahip olurdu. Ambulans yok, doktor bulunmuyor, hangi hastaneye gidileceğine yolda karar veriliyor; daha doğrusu karar değiştiriliyor. Gidilen hastane uyarılmadığı için uzmanlar değil asistanlar müdahale ediyor. Yapılan müdahaleler sağlıklı biçimde raporlanmıyor. Cumhurbaşkanının ani vefatı üzerine yapılması gereken tavzih edici işlemlerin hiçbiri icra edilmiyor.

Mezarı açılıp ölümü tetikleyen dış etkenler olmadığı sonucuna varılsa dahi, şüpheler tamamen yok edilmeyecek. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünde de kaza her zaman ihtimal dahilinde. Fakat 'kurtarmama' operasyonu gözden kaçmıyor. Hastaya müdahale etmeyerek ya da yanlış operasyonlarla da katil olmak mümkün. Tatmin edici sonuç ancak krizle ölüm arasındaki sürecin aydınlatılmasıyla gerçekleşecek. İhmal mi yoksa kasıt mı olduğu anlaşılacak.

Şüpheleri yoğunlaştıran diğer etkenler ise Türkiye'nin siyasi atmosferi ve Özal'ın yokluğunda yaşadıklarımız. 93 yılında üst üste meydana gelen şaibeli ölümler içimize kurt düşürüyor. Uğur Mumcu, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, 33 er gibi olaylar aynı yıla 'denk' getirildi. Sonrasında Türkiye bambaşka bir ülke haline geldi. 'Adı konulmamış darbe'nin ülkeye maliyeti yüksek oldu. Şurası gerçek ki Özal yaşasaydı, hadiselerin akışı bambaşka olabilirdi. (Not: Haberi Aksiyon dergisinde üç hafta önce okuyanlar yeni gelişmelere şaşırmamıştır.)

 

b.korucu@zaman.com.tr  
http://twitter.com/blntkorucu  

15 Haziran 2012, Cuma

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums