- 6.01.2015 00:00
Kana kana içtiğiniz suyun bardakta kalan damlalarının ne kadar kıymetli olduğunun farkında mısınız? Eminim değilsiniz, zira ben değildim.
Selsebil Kuyuları Projesi'nde görevli gençleri tanıyıncaya kadar bir damla suyun bile çok kıymetli olduğunu bilerek yaşamıyordum. Elbette teorik olarak biliyoruz, oruç tuttuğumuz bilhassa yaz günlerinde bir nebze hissediyoruz. Ama bunun hayatımıza yön veren bir bilgi haline gelmesi için o gençleri dinlemek paylaştıkları fotoğraf ve görüntüleri görmek gerekiyor. Bulanık, çamurlu suyu ab-ı hayat gibi yudumlayan çocukların gözünün içine bakınca ancak amiyane tabirle jeton düşüyor.
Her gün belki litrelerce suyu basit ve normal bir hareket gibi döküyor, israf ediyoruz. Bardağın dibindeki son damlayı içmeye çalışmak ya da musluğu mümkün olan en kısık şekilde açmak ilk adım. Önemli ama yeterli değil. Aslolan susuzluğu tabii afet gibi yaşayan insanlara el uzatabilmek. Selsebil Kuyuları hareketini organize eden gençler ağıt yakmak ve üzülmenin yeterli olmadığını, eyleme geçilmesi gerektiğini anlatıyor bizlere. “Aslında Afrika su kaynakları yönünden fakir değil. Ancak ekonomik yetersizlik yüzünden suları yüzeye çıkartamıyor. BM verilerine göre dünyada 1 buçuk milyar insan temiz suya ulaşamıyor. Dakikada 15 kişi temiz su bulamadığı için ölüyor. Sorumluluğumuzu azaltmak üzere işe koyulduk.” 100 kuyu hedefiyle çıktıkları yolda şimdi karşılaştıkları ilgiden aldıkları güçle ‘neden daha fazla olmasın?' diyorlar. 11 gönüllü genç kız, su kuyusu açılan ülkelere yaptıkları gezi sonrasındaki izlenimleri ve ilk elden şahit olduklarıyla kampanyaya hız veriyor.
Bu ve benzeri iyilik hareketlerini organize etmek amacına ulaştırmak çok kolay değil. Büyük yapıların parçası olmaktan onların imkânlarını kullanmaktan başka yol yok. Teki 4 bin dolar civarında mal olan kuyularla ihtiyaç sahiplerine ulaşmak daha meşakkatli. Herhangi ayni ve nakdi yardımı ulaştırmanın zorluğuna, kuyu için uygun şartları haiz yeri bulmak, küçük çaplı da olsa inşaatı takip etmek ekleniyor. Gerekli parayı toplamak operasyonel zorluklar yanında basit kalıyor. Kimse Yok mu Derneği herkese isteyene imkânı sunuyor. Bugüne kadar 2744 kuyuyu hizmete açan Dernek, inşaatı devam eden 267'si ile birlikte 3038 kuyuya ulaşacak. Beş milyon insan KYM sayesinde temiz içme suyuna kavuşmuş. İhtiyaç sahibi bir milyar insan düşünüldüğünde denizin yanında küçük damla gibi. Ama hiç yoktan iyi değil mi? Susuz kalmış hayvana su verdiği için bağışlanan günahkâr kadının hikâyesini anlatan bir Peygamber'in (sas) takipçileriyiz. Yalnızca bir çocuğun bile temiz suya ulaşarak hayatta kalmasına vesile olmak çok kıymetli olmalı.
Su sadece sağlık ve hayat demek değil Afrika'da. Aynı zamanda umut, hayatın her aşamasına sirayet eden. Kimse Yok mu yetkililerinden dinlemiştim; su yoksa okulun dahi anlamı yokmuş. Zira çocuklar bilhassa da kızlar su taşımaktan okula gidemiyor. Kilometrelerce uzaktan su taşımak için kafileler halinde yola koyulan çocukların canları ve ırzları da tehdit altında. Açılan kuyu, her gün o yolu gitmemek, saldırıya uğrama riskini azaltmak ve bir aşama sonra okula gitmek belki de. Onlara bir yudum su yanında kocaman bir umut verebilmek ne güzel. Katkı yapan herkesi ama öncelikle de gençlerin duyarlılığını kutlamak lazım.
Yorum Yap